PKK ile görüşülür mü?


TURGUT Özal’ın şu sözü siyasetçilerin “kılavuzu” olarak hafızalara kaydedilmeli:
“Demokrasilerde devlet halka sorarak değil, halka hesap vererek yönetilir!”
PKK sorununda çözüm için Kandil’le ya da İmralı’yla müzakere tartışmalarına “anahtar” söylemdir.
Liderin “halka sorarak” değil, doğru bildiğini yaparak -gereğinde- riski büyük kararlar alabilmesi gerekir.
Bunu yaparken “sorumsuz” olmadığını aklında tutmalıdır; demokrasilerde “halka hesap vermek” zorunluğu esastır.
Bunu yapabilenler lider kumaşından “devlet adamlarıdır.”
Halka sorarak, halkın kolayca değişebilen psikoloji rüzgârlarına göre yelken açanlar ise “devlet adamı” değil “bugün için siyaset yapan politika erbabıdır.”
Turgut Özal’a ait söylemi Taha Akyol’un Hürriyet’teki yazısında okudum.
.........................
Akyol, METROPOLL araştırmasına göre kamuoyunun ikiye bölündüğünü yazmış.
PKK’nın silah bırakmasını sağlamak üzere “Hükümet, PKK ile yeniden görüşmeli mi?” sorusuna cevap verenlerin yüzde 42‘si “evet görüşmeli”, yüzde 49‘u ise “hayır görüşmemeli” demiş.
Toplum MHP ve BDP’nin dışında ikiye bölünmüş durumda.
İşte bu nedenle Turgut Özal’ın söylemine dayanarak iktidarın cesur ve kararlı olması gerekiyor.

RÜZGÂRA KAPILMAMAK
TAHA Akyol “silahlı mücadele” konusunda da toplumun ikiye bölündüğüne işaret etmekte.
Satırları şöyle:
METROPOLL’ün araştırmasına göre, halkın yüzde 44’ü PKK’nın “askeri tedbirlerle” tamamen etkisiz hale getirilebileceğine inanıyor. Ama yüzde 50’si böyle düşünmüyor. Dünyada da etnik tabana dayalı terör hareketlerinin askeri tedbirlerle tamamen sona erdirildiğinin örneği yoktur. Takriri Sükun’lar, sıkıyönetimler yapamamıştır bunu. Hatta azdırmıştır sorunu.
Bugün, PKK ile eninde sonunda görüşmeyle bir sonuca varılacaktır. Bu konuda politikacılar da aydınlar da kamuoyundan gelen değişik yönlerdeki rüzgârlara göre değil, Türkiye’nin yararına, doğru bildiklerine göre davranmalıdır.
........................
Türkiye insanının yarısı “salt askeri tedbirlerle” çözüme ulaşılamayacağı görüşünde.
Bu da iktidarın, silahlı mücadeleye paralel olarak görüşme dahil diğer sivil ve politik adımları cesaretle atmasına uygun toplum psikolojisi zeminini işaretliyor.
“Siyaset malzemesi” yaparak bu girişimleri iktidarı yıpratmak için kullanacak olanların alanı geniş değil.

MASA BAŞINDA
AKYOL’un yazısında kullandığı “istihbari” deyimi de Kandil ve İmralı’yla müzakere dahil silahlı mücadeleye paralel yürütülecek sivil ve siyasi girişimler için iyi bir başlık.
Örneğin...
MİT’in ya da bağlı bulundukları üst kuruluşların Kandil ve İmralı ile görüşmeleri bu başlık altında sunulursa daha az tepki çeker, siyaseten kullanılacak yıpratma malzemesi tanımıyla -tam- örtüşmez.
Akyol’un satırlarıyla devam...
PKK ile her zaman “istihbari” görüşmeler olabilir. Önemli olan, silah bırakma amaçlı “müzakere”dir. Burada zamanlama hayati bir konudur. Terörün son derece tırmandığı bir konjonktürde müzakere yapmak, onun silah üstünlüğü altında masaya oturmak olur.
İçeriğe gelince... Dünya pratiğinde bu görüşmelerde örgütlerin silah bırakması karşılığında siyasi kanallar açılmakta, kademeli aflar çıkarılmakta ve bölgesel yönetim yetkileri artırılmaktadır.
Türkiye bakımından hayati derecede önemli olan şudur: KCK’nın bölgede hâkimiyet kuracağı türden totaliter içerikli bir özerklik, PKK’nın silah bırakması olmaz, geniş bir “kurtarılmış bölge” kazanması olur!
İçerik mutlaka Batılı demokrasi kurallarına uygun olmalıdır. Kürtlerin ne istediği de ancak o zaman özgürce ortaya çıkar; KCK tahakkümü altında değil.
............................
Akyol’un “KCK’nın bölgede hâkimiyet kuracağı türden totaliter (Starinist)” içerikli bir özerkliğe karşı çıkışı önemlidir.
“PKK’nın böyle silah bırakması kurtarılmış bölge olur” uyarısı dikkate alınmalı.
Ama...
Zamanlama konusunda Kandil’in elinin kuvvetli olduğunu düşünmüyorum.
Görüşmelere onun silahlı mücadele üstünlüğü havasında başlanmayacaktır.
Tam tersine Suriye Kürtlerini örnek alan “kurtarılmış bölge kurmak” hedefli saldırıları geri püskürtülmüştür.
PKK 1000’e yakın kayıp vermiştir.
Böyle olmasaydı BDP Eşbaşkanı Demirtaş ve Abdullah Öcalan “silahlı mücadele dışında çözüm konuşmaları yapar mıydı?”

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)