Sabotaj işime gelmez ama o da bir ihtimal


Önceki sabah CHP’nin 60 yeni yerel yönetim projesinin tartışıldığı toplantının açılışına katıldım. Genel Başkan Kılıçdaroğlu bazı parti yetkilileriyle birlikte birkaç gazeteciye kahvaltı verdi. Önce Kılıçdaroğlu’nun yanına oturmuştum, ama bir sıra erkek olunca yerimi Şükran Soner’e vererek “Avrupa Birliği standartlarına uyalım, bir taraf sırf erkek bir taraf sırf kadın olmasın” dedim. Hep birlikte güldük.

Kahvaltı erken saatteydi, gazeteleri görememiştim henüz. Bu nedenle Güneş Gazetesi’nde Kılıçdaroğlu ile yapılan konuşmadan haberim yoktu. O konuşmada Kılıçdaroğlu Afyon’daki patlama için “komutanlarla konuştuğunu belirterek, olayın yüzde 99 sabotaj olduğunu” söylüyordu.

Kahvaltıda Kılıçdaroğlu’nun diğer yanında Hürriyet’ten Yalçın Doğan oturuyordu. Bir ara fısır fısır konuştuklarını duyunca her zaman yaptığım espriyi tekrarlayarak “Haber atlatma yok ama” diye seslendim. Gülerek “Yok canım” dediler.

Ben espri diye söyledim o sözü ama, meğer gerçekmiş, Kılıçdaroğlu Yalçın Doğan’a, Suriye’de düşen uçağın parçalarının MİT tarafından incelendiğini söylemiş. Ayrıca sabotaj konusundaki sözlerini de tekrarlamış.

Helal olsun, Yalçın Doğan göz göre göre hepimize haber atlattı. Kıskandım doğrusu.

Öğleden sonra sevdiğim ama ne yazık ki yandaş olan bir gazeteci dostum aradı. “Seninki (Kılıçdaroğlu’nu kastediyor, ben yandaş diyorum ya o da bana CHP yandaşı demeye getiriyor) Afyon olayı için sabotaj demiş, çok işine gelir değil mi?” diye sordu.

Bu tür çıkışlarına her zamanki gibi “Saçmalama” dedikten sordum “Niye işime gelecekmiş ki?” dedim.

“Niyesi var mı, buradan hükümete yüklenme fırsatı çıkar.”

Fesuphanallah çektim “Bak, anlamadığın şu, terörle veya başka nedenlerle insan hayatları yitiriliyorsa bunu iktidara karşı kullanmaya kalkmak ahlâki de vicdani de değildir, ama bu yanlış politikaların veya ihmallerin sorgulanmayacağı anlamına da gelmez” cevabını verdim. Sonra da ekledim “Ayrıca sizlerin daha milletin afyonu patlamadan kazadır kaza diye çırpınışlarınızı da ahlâki ve vicdani bulmuyorum; demek ki sizler de bu işin bir şekilde hükümete yansıyacağını düşünüyorsunuz ve önceden tebdir alıyorsunuz.”

Yandaş dostum “Bozulma hemen, televizyonda değiliz” dedi, telefonu kapattık.

“İşine gelir tabii” lafı elbette çirkin. Ancak Kılıçdaroğlu’nun sözlerini de göz ardı edemeyiz.

Çünkü Kılıçdaroğlu bir gazeteciye “off the record” yani yayınlanmamak kaydıyla söylüyor bu sözleri ve dayanağı ise bir komutanla yaptığı konuşma.

Kılıçdaroğlu bu konuşmayı önceki gün de dün de yalanlamadı. Ama daha fazla ayrıntı da vermedi.

Buna karşı Genelkurmay’dan da yalanlama gelmedi. Başbakan ise Kılıçdaroğlu’nu “Madem biliyorsun o zaman tam açıkla” diyerek eleştirdi. Erdoğan olayın henüz incelendiğini söyledi. Demek ki Afyon olayı medyada yer aldığı şekliyle “tamamen kaza” olmayabilir. Sabotaj ihtimali her şeye rağmen bir kenarda duruyor.

Gerçi Uludere ve Suriye’de düşen uçak konusunda da onca iddiaya rağmen tatmin edici bir açıklama yapılmadı, bu olaylar hâlâ birer muamma olarak duruyor. Afyon olayı da böyle olabilir.

*****


İslami bisikletimiz hayırlı olsun! Artık “Millet Ay’a giderken biz yaya kaldık” demeyeceğiz... (Gani Yıldız)

*****


Haliç Üniversitesi’nde Mütevelli Heyeti seçimi 15 Eylül’de

Sinan Artan’ın Mütevelli Heyeti Başkanlığı makamını usulsüz biçimde doldurduğunun ortaya çıkması üzerine YÖK’ün incelemeye aldığı Haliç Üniversitesi’nde yeni Mütevelli Heyeti 15 Eylül’de seçilecek. Aldığım bilgilere göre YÖK 15 gün süre verdiği Mütevelli Heyeti seçimi için bazı öneri ve uyarılarda da bulundu. Yeni heyette eski yönetimden isimlerle bu isimlere yakın kişilerin yer almaması istendi.

Bu da önce Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Gündüz Gedikoğlu’nun yeniden Mütevelli Heyet başkanı seçilmesinin istenmediği biçiminde yorumlandı.

Ancak Haliç Üniversitesi’nin “hami üniversitesi” konumundaki İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Gedikoğlu hakkında herhangi bir suçlama olmadığını, ayrıca vakıf başkanlığını da sürdürdüğünü belirterek “Bizim için bir sakıncası yoktur, ayrıca seçilmesi de yerinde olur” görüşünü bildirdi.

Ayrıca İstanbul Üniversitesi’nin kendilerince belirlenen üç kişiyi de Mütevelli Heyeti seçimlerinde aday olmaları için vakıf yönetimine bildirdiğini de öğrendim.

*****


YÖK Yeni Yüzyıl Üniversitesi’ni mercek altına aldı

Üniversite ve yüksek okullarda yeni öğretim yılı yaklaşırken kendi içinde sorun yaşayan bazı vakıf üniversiteleri YÖK’ün incelemesine takılıyor.

Haliç Üniversitesi’ndeki usulsüzlükten sonra bu kez de Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde yaşanan olumsuzluklar YÖK’e şikâyet edilince okula denetçiler gönderildi.

Aldığım bilgilere göre Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde, 21 öğretim görevlisi ile 25 idari çalışanın işlerine noterden ihtarname çekilerek son verildi.

Bunun usulsüz olduğunu belirten öğretim görevlileri YÖK’e başvurarak şikâyetçi oldu.

Vatan Hastaneler Grubu’nun sahibi Azmi Ofluoğlu’nun kurduğu vakfa ait üniversite henüz 3 yıllık, ancak 4 kez rektör değiştirdi.

Şikâyetçi öğretim görevlileri üniversitenin bir bilim yuvası gibi değil ticarethane gibi yönetildiğini savunarak özellikle mütevelli heyeti başkan vekili olan Ekrem Çalkılıç’ın tutum ve davranışlarını rapor ettler.

İddialara göre eski bir gazeteci olan Çalkılıç rektörü de atlayarak öğretim kadrosu üzerinde tek başına tasarrufta bulunuyor. Rektöre haber vermeden akademik kadro üzerinde oynayan, dekanların işine son veren yerine yenisini alan Çalkılıç’ın “Parayı biz veriyoruz, o halde kararları da biz alırız” dediği ileri sürülüyor.

Şikâyetler üzerine Yeni Yüzyıl Üniversitesi’ne gelen denetçiler hem akademik hem de idari kadronun ifadelerini aldı. İfadelerin bir günde bitirilebilmesi için herkes okulda tutuldu ve işlem 23.00’e kadar sürdü.

Bu arada YÖK‘ün Yeni Yüzyıl Üniversitesi’ne bu yıl 1930 öğrenci kontenjanı tanıdığı, şu ana kadar bunlardan 1040’ının başvuruda bulunduğu belirtildi. Üniversite yöneticileri şu anda öğrenci kayıtlarında ve öğretim yılının açılışında herhangi bir sorun olmadığını belirttiler.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)