Sonbahar yüreğimizi yakıyor!..



Bu nasıl bir süreçtir Allah'ım?
Son bir ayda teröre kurban verdiğimiz şehitlerimizin sayısını hatırlamaya çalışırken, acı haberin en büyüğü Afyon'dan geldi.
Cephanelik patladı, 25 Mehmet daha şehit oldu.
Önce inanamadık, ''Nasıl olur?'' dedik. Ama çok geçmeden, savaşta bile verilemeyecek şehit sayısının gerçek olduğunu öğrendik.
Mehmetlerin yakınlarıyla birlikte biz de kahrolduk.

***

Kaza mı, yoksa sabotaj mı?
Genelkurmay'a göre patlama, el bombalarının sayımı sırasında, bilinmeyen bir nedenle oldu. Bu açıklama zihinleri soru işaretleriyle doldurdu.
Bakan Veysel Eroğlu ise patlamanın nedenini Genelkurmay'dan önce buldu:
“Facia, sayım sırasında el bombalarından birinin kazayla patlaması sonucunda yaşandı'' teşhisini koydu.
“Kaza mı, ihmal mi, yoksa sabotaj mı?'' sorusunun kesin cevabı, şu satırların yazıldığı saate kadar meçhuldü!
Acı gerçekse 25 Mehmet'in henüz hayatlarının baharında, yok yere şehit olduklarıydı.

***

AKP iktidarı ülkeyi yönetemiyor.
Koskoca Türkiye bunların elinde, kontrolden çıkmış uzaktan kumandalı bir oyuncak gibi, bilinmeyene doğru sürükleniyor.
Birlik ve beraberliğin en gerekli olduğu günlerde bile Başbakan Erdoğan toplumu gerdikçe geriyor.
İktidar, kendisi gibi düşünmeyenlere kızıp ötekileştirmeye devam ediyor.
Memleket ne yazık ki çok sıcak, kavurucu, hatta kahredici mevsimlere doğru gidiyor...

***

Felaket tellalının biri, “sonbaharda suikastlar olacak'' diyor.
Hatta ünlü bir gazeteciyi hedef alan ölüm planını kendisinin bozduğunu öne sürüyor...
“İranlı ajanlar suikastları yapacak ama Başbakan Erdoğan'ın üstüne atılacak!'' diyor.
Çok geçmeden İranlı ajanların Türkiye'deki faaliyetleri, gizli kamera çekimleriyle, televizyonlara servis ediliyor!
Ansızın gündeme SADAT adlı, son derece karanlık bir kuruluş geliveriyor.

***

CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk'ün, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, SADAT hakkında özetle şu çarpıcı bilgiler yer alıyor:
“Suriye'de iç savaş çıkaran Suriyeli ve yabancı eylemcileri eğitmek ve silahlandırmak üzere, SADAT adlı bir şirket kurulduğu ve merkezinin İstanbul Beylikdüzü'nde olduğu biliniyor.
SADAT şirketinin AKP tarafından, 28 Şubat sürecinde ordudan atılan veya emekli olan AKP çizgisindeki askerlere kurdurulduğu ve Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı da emekli Özel Harpçi Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin yaptığı öne sürülüyor.
SADAT'ın çeşitli yerlerde açtığı eğitim kamplarında bugüne kadar 2 bin 800 kişinin, gayri nizami savaş eğitimi aldığı, ayrıca SADAT kurucularının, şirketi faaliyete geçirmeden önce AKP hükümetiyle görüş alış verişinde bulunduğu iddia ediliyor.
Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Tanrıverdi'nin, niçin böyle bir şirket kurduklarını anlatırken, “İslam ülkelerinde kanlı bir değişimin başladığını, istikrarın çok uzun zaman alacağını, bu süreçte onlara yardımcı olmak amacıyla yola çıktıklarını'' söylediği dile getiriliyor.
Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre SADAT, 3 önemli alanda faaliyet yürütüyor. İddialara göre Körfez'den gelen dolarlarla, Türkiye'deki çeşitli kurum ve kuruluşların örtülü ödeneğinden ayrılan paraların bir kısmı, Suriye muhaliflerine SADAT tarafından ulaştırılıyor. Ayrıca gerilla harekatı, sokak savaşı, sabotaj, suikast, keskin nişancılık gibi konularda eğitim veriliyor, her türlü silah tedarikinin yanı sıra bunların mahalline sevki ve eğitimi de sağlanıyor.
Ali Rıza Öztürk basına yansıyan bu bilgileri soru haline getirerek, Başbakan'ın cevaplandırmasını istiyor. Soruları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait bazı tesislerin, eğitim vermesi amacıyla SADAT'a tahsis edilip edilmediği de bulunuyor.

***

İddialar vahim, korkunç, tüyler ürpertici.
Başbakan Erdoğan'ın, CHP Milletvekili Öztürk'ün sorularına acilen cevap vermesi gerekiyor.
Çünkü SADAT'ın kağıt üzerindeki faaliyetleri bile, insanı ürkütmeye yetiyor.
YARIN: Efsane polis şefi, Yurt Partisi Genel Başkanı Saadettin Tantan'dan tırmanan terör ve ardındaki gerçeklerle ilgili sarsıcı açıklamalar...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)