Tayyip Erdoğan’la neyi öğrendik


1) Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığıyla ülke yönetiminde korku yaratmanın, ahlak ve hukuktan çok daha etkili olduğunu öğrendik.

2) Yargımızın kanuna ve hukuka değil, korku, çıkar ve ideolojik inanç üçgenine hapsolabildiğine şahit olduk.

3) Doğu Perinçek, Hanefi Avcı, Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal gibi namuslu aydınların, insanları diri diri mezara gömen Hizbullahçı katillerden çok daha tehlikeli (!) olduğunu öğrendik!

4) Darbeyi (o da iddia ya) zihinde geçirmenin, muhtıra verme ve hatta bizzat ihtilal yapmaktan çok daha büyük bir suç olduğunu öğrendik.

5) Devletimizin kof ve de halkımızın bir torba kömür ile bir paket bulgura onurunu peşkeş çekecek düzeyde olduğuna şahitlik ettik.

6) TSK’nın kurumuna bile sahiplenmekten aciz ürkek kadrolar tarafından yönetilen bir kurum olduğunu gördük.

7) Çıkar için her şeyini feda eder durumda olan ve bunu AKP iktidarları sürecinde kanıtlayan Holding medya yapılanmasının ne rezil bir şey olduğuna şahit olduk.

8) Ele geçirilen medya sayesinde dezenformasyonlarla algı yaratıp karanlığın nasıl aydınlık gibi sunulabileceğini ve siyasetin mühendisliklerle nasıl tanzim edilebileceğini gördük.

9) Türkiye’de değil işlevsel bir sivil toplum örgütü, refleks verebilen bir burjuva zümresi ile aydın sınıfın bile oluşamadığına tanıklık ettik.

10) İslam dininin emperyalizmi en iyi yayılma aracı ya da ideolojisi haline dönüştürüldüğü ve bazı cemaatlerin emperyal güçlerle nasıl özdeş olduklarını gördük.

***

Sen Silivri’ye değil Pensilvanya’ya git Hurşit!

Babası Turan Güneş Siyasal’da İdare Hukuku hocamdı ve hakikaten adamdı.

Üzgünüm ama oğlu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim!

Evet Prof.Hurşit Güneş’ten bahsediyorum.

Hurşit, Drej Ali tarafından neden vurdurtulduğu hala sır olan F tipi kalem erbabı Sabah yazarı Mahmut Övür’e, “CHP olarak Silivri Cezaevine gitmektense halkın sorunlarına eğilmeliyiz” buyurdu.

Bak Hurşit, Silivri’ye gitmek ya da oradaki dramla ilgilenmek bu ülkenin en önemli sorununa parmak basmaktır zira Silivri’de hukuk katlediliyor.

Dolayısı ile Silivri’ye ilgi gerçekte toplumun en hayati sorununa alaka göstermektir zira Silivri’de esir alınanların içinde milleti iradesi de vardır.

Realite bu iken Hurşit’in böyle konuşmasını aslında çok yadırgamadım çünkü hatırlayın bu Hurşit Kemal Derviş’in güruhundandır!

Bakın bugün Silivri yerine halka gidelim diyen bu Hurşit, genel seçimde tepeden inme aday yapıldığı Kocaeli’nde seçim kampanyası esnasında CHP’nin kahve toplantılarına, “Ben koca bir Profesörüm, kahve ahalisi ile muhatap olma ve orada konuşmam” diyen gerçekte halkı hor gören bir seçkincidir ki ben bu olayı (arşivimde var) aylar öncesinde yazmıştım.

Hurşit gölge etme, senin adresin belli, yallah Pensilvanya’ya!

***

İmamlar ordusu kuruluyor

Dünden iki haber:

1) Başbakan yeni eğitim dönemini Denizli’deki İmam Hatip Lisesi’nde açtı.
2) İmam Hatipler Harp Okullarına girebilecek.

Hatırlayalım İmam Hatipler meslek lisesidir ve adı üstünde imam yetiştirmek için kuruludurlar. Siz bu temel olguyu görmezden gelir, eğitim sistemimiz İmam Hatip’i hükümran kılmak isterseniz bunun adı İmam Hatip bölücülüğü olur.

Eski Başbakanlardan Erbakan şahidimdir, İmam Hatipler bu ülkede siyasal İslam ile onun temsilcisi olan partilerin arka bahçesidir. Atatürk Cumhuriyetine savaş ilanıdır.

Bütün bunlara rağmen medyaya yansıdığı gibi gerçekten İmam Hatiplere Harbiye’ye giriş imkanı veriliyorsa buna olur verenler tarih önünde sorumlu olurlar zira İmam Hatiplerin bu okullara alınması ile beraber daha ilk günden ayrışma ve çatışma iklimi Türk Ordusuna şırınga edilmiş olacaktır.

Ben Genelkurmay Başkanı olsam böyle bir teklife omuz vereceğime milyon kere istifa ederim çünkü böyle bir imza Türk Ordusuna sabotajdır.

***

Hatay ve Bursa’dan silkiniş manzaraları

Önceki gün Hatay’dan destansı fotoğraflar var.

Binler, onbinler AKP iktidarının baskı ve şiddetine rağmen toplanıp demokratik protesto haklarını kullanmak istedi lakin polis anında hücuma geçti.

Dahası, biber gazı sıktı, plastik mermi kullandı ve önüne geleni coplamaya başladı.

Ancak bütün bu baskılara rağmen protesto yapan grup küçülmedi tersine büyüdükçe büyüdü ve Tayyip ile ABD’yi lanetleyip Türkiye ile Suriye kardeşliğini haykırdı.

Ne yalan söyleyeyim Hatay’daki o manzara ümidi ve şevki kırılmaya başlayan bu satırların yazarını sevince boğdu.

Hakkını teslim edelim ki İşçi Partisi bu karanlık süreçte müthiş bir önderlik yapıyor.

Ve Bursa’da da Bülent Arınç yuhalandı!

Nerede mi?

Şehir cenazesinin kılındığı Camide!

Öyle ki Arınç o protestodan Camiden korumaların ablukasında kaçarak kurtulabildi.

Bursa gibi muhafazakar bir yerde Bülent Arınç üstelik camiden kovulur duruma geldi ise bu millette hala bazı kırıntılar var diye düşünmeye başladım.

Kanunsuzluğa elbette hayır ama demokratik tepki için artık durulacak zaman değildir.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)