Üç aşamalı süreç


Balyoz davasında hükmün açıklanmasından sonra gözler Yargıtay'a çevrildi. Avukat Celal Ülgen, "Yargıtay'da daireler önceden ayarlandı"görüşünde.

Balyoz davasında kararın açıklanmasının ardından “üç aşamalı” yeni bir süreç başladı. Dosya önce temyiz için Yargıtay’a gidecek. Yargıtay, sanık avukatlarının itirazlarını yerinde bulursa yargılama yeniden başlayacak. Ancak Yargıtay kararı onarsa, sanıklar bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne gidebilecek. Davanın avukatlarından Celal Ülgen, AYM’nin yargılamada “hak ihlali” tespit etmesi durumunda yargılamanın yeniden başlayacağı görüşünde. Temyiz aşamasına bakacak olan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin üye yapısının değiştirildiğine de dikkat çeken Celal Ülgen, “Yargıtay’dan ne bekleyebiliriz? Hiç. Kocaman bir hiç. Çünkü bu daireler önceden hazırlandı” dedi. Ülgen, mahkemenin hâkimleri hakkında ise Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nde tazminat davası açacaklarını söyledi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 365 sanıklı Balyoz davasında cuma akşamı kararını açıkladı ve 325 sanığı; 16 ile 20 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı. Şimdi gözler, ikinci adres olan Yargıtay’a çevrildi. Avukatlar, verilen cezaları temyize götürecek. Ancak öncesinde mahkemenin gerekçeli kararını açıklaması gerekiyor. 1315 sayfalık iddianame ile binlerce sayfalık ekleri bulunan dava dosyası büyük hacimli olduğu için mahkemenin gerekçeli kararını yazması zaman alacak. Gerekçeli kararın açıklanmasının ardından, sanık avukatları, karara iki yönden itiraz edebilecek. Bunlardan biri, yargılamada yapılan usul hatalarına ilişkin olacak. Yani delillerin eksik toplanması, bilirkişi incelemesi yapılmaması, savunma hakkının kısıtlanması gibi. İkinci olarak esas yönünden kararın bozulması istenebilecek. Burada ise “darbeye eksik teşebbüs” suçu olup olmadığı tartışılacak.


Avukat Celal Ülgen: Yargıtay’da daireler önceden ayarlandı

Balyoz davasında, “usul” yönünden çok sayıda tartışmalı nokta bulunuyor. Karara itiraz edeceklerini söyleyen avukat Celal Ülgen, Cumhuriyet’e bozma sebebi sayılabilecek usul hatalarını şöyle sıraladı:

“Avukat olmadan karar verilemez. Burada verildi. Delillerin tartışılması tamamen atlandı. İddianamede, ses bantlarına ve legal plana herhangi bir suç atfı yapılmadı. Bütün suçlama sahteliği defalarca kanıtlanan dijital verilerdeki sözde belgelere dayandığı için ve bu sözde belgelerle ilgili 2 bine yakın sahtelik tespit edildiği için; bu dijital verilerin delil sağlığı, delil bütünlüğü, delil olabilirlikleri, dosyayı konulan yabancı ve Türk üniversitelerinden alınan uzman raporlarıyla birlikte bir bilirkişiye gönderilerek inceletilmesi gerekirdi. Bu da yapılmadı. Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın ifadesinin alınması sanıklar tarafından risk taşınmasına rağmen ısrarla talep edildi. Bu da yerine getirilmedi.”

‘Yeni Dreyfus’lar yaşandı’

“Adeta, biz sizin suçluluğunuzu gözlerinizden anladık denilmek istendi” diyen Celal Ülgen, “Bu da engizisyon mahkemelerine özgü bir yöntemdir. Bu davalarda yeni Dreyfus’lar, yeni Rosenberg’ler yaşandı. 42 yıllık bir avukat olarak müvekkilerimin mahkûm olmasından çok Türk yargısının içine düştüğü bu açmaza, bu kara sise üzülüyorum. Adına karar diye yazılsa da karar değil. Kara bir leke. 12 Mart, 12 Eylül faşist cuntasının kurduğu mahkemelerin verdiği kararlardan daha kötü bir karar” değerlendirmesini yaptı.

Temyiz işlemine “terör ve darbe” suçlarına bakmakla görevli Yargıtay 9. Ceza Dairesi bakacak. Görüşmeler istenirse duruşmalı yapılabilecek. Dairenin önünde iki yol var. Daire kararı onarsa cezalar kesinleşecek. Ancak daire, usul ve esastan yapılan itirazlardan birini haklı bulursa, o yönden bozma kararı verecek. Dosya tekrar yerel mahkemeye gidecek. Davaya bakan mahkeme de Yargıtay’ın bozma gerekçesi kapsamında davayı yeniden görecek. Celal Ülgen, bu aşamaya ilişkin “Bozulan kısım yeniden yargı konusu olur. Örneğin daire, delillerin eksik tartışıldığı kanısına varırsa, mahkeme delileri yeniden tartışır ve sonuç da değişir” bilgisini verdi.

Eğer mahkeme dairenin bozma kararına direnirse, dosya bu kez Yargıtay Caza Genel Kurulu’na gidecek ve son sözü burası söyleyecek. Çıkacak karar da mahkeme için bağlayıcı nitelikte bulunuyor. Yargıtay aşamasının en az iki yılda tamamlanması bekleniyor. Ülgen, temyiz aşamasına ilişkin ise “Yargıtay’dan ne bekleyebiliriz? Hiç. Kocaman bir hiç. Açacağımız tazminat davasına bakacak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ile temyizi inceleyecek olan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, önceden bu davalara hazırlanmış. Ne bekleyebilirim bu dairelerden?” dedi.



İkinci aşama AYM

Balyoz davası Yargıtay’da kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesi süreci başlayacak. Ancak dava toplu olarak AYM’ye taşınmayacak. Her sanık bireysel olarak, dosyasını yüksek mahkemeye götürecek. Celal Ülgen, Anayasa Mahkemesi sürecinin nasıl gelişeceğini ise şöyle anlattı:

“Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yoluna gidilerek, bu kararın anayasanın temel hak ve özgürlükleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) düzenlediği haklardan birine aykırılığı için dava açılabilecek. AYM’ye başvuru, dosyanın temyizi niteliğinde değildir. Ya o anayasa maddelerine ya da AİHS’deki bir maddeye aykırılığının tespiti istenir. Mahkeme bu yönde bir tespitte bulunursa sözü edilen o dava için iadei mahkeme koşulları olur. Anayasa Mahkemesi, evet burada insan hakları ihlali yapılmıştır derse sanıklar hemen bu yargılamanın yeniden başlaması için dava açma hakkına sahip olur ve yargılama yeniden başlar. O açıdan büyük önemi var. İkinci olarak tazminat isteriz. Ama birinci başvurunun etkisi daha büyük. Anayasa Mahkemesi, diyelim ki başvuru sonucu yaptığı incelemede hak ihlali saptamadı. O zaman AİHM yolu gözükür.”

Ülgen, 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hâkimleri hakkında Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nde de tazminat davası açacaklarını belirterek, “Bu davayı hâkimleri bu kadar basiretsiz, bu kadar hukuk dışı davrandıkları için açacağız” dedi. Hâkimler ve savcılar hakkında görevlerinden dolayı açılan tazminat davalarında verilen para cezalarını devlet ödüyor.


Cumhuriyet
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)