Yalnızlaşan Türkiye!..


Geçen haftaki en önemli gelişme BM Güvenlik Konseyi’ndeki manzaraydı..
Dışişleri Bakanı Davutoğlu manzarayı görünce; beklentimde yanılmışım demiş..
Davutoğlu’nun bu ilk yanılgısı değil..
Esad’ın Mübarek gibi paldır küldür devrileceğini zannederek de yanıldı..
Suriye’den çoluk çocuk kaçışı teşvik ederse uluslararası kamuoyu müdahale eder zannederek de yanıldı..
En son..
BM’deki Suriyeli sığınmacılar toplantısına ilgi olacağını düşündüğü için de yanıldı..
Uluslararası camianın 300 milyon dolar harcayan Türkiye’nin üzerindeki yükü hafifletileceğini zannetti; yine yanıldı..
Manzara şuydu..
ABD, Çin ve Rusya dışişleri bakanları Davutoğlu’nu dinlemeye dahi gitmedi..
Davutoğlu, boşa konuşmuş oldu..
Sözü dinlenen ülkeden, sözü dinlenmeyen ülke durumuna düştük..
*
İlk mülteci akınını düşünün.. Suriyeli muhalifler sınırımıza dayandığında onlara kapılarımızı açtığımızda neredeyse zil takıp oynayacaktık!..
Sayıları 80 bini geçince kara kara düşünmeye başladık..
İşin kötüsü..
Türkiye yalnız kaldı.. Yalnız bir ülke oldu çıktı..
BM’ye derdini anlatamadı.. Mülteciler konusunda destek bulamadı.. Konsey’in tavrı; ‘kendin ettin kendin buldun’ der gibiydi..



9 yıl sonra 1 Mart’ın itirafı
Başbakan’ın uzun TV söyleşisi sırasında dikkatten kaçan önemli sözleri vardı..
Bu, 1 Mart tezkeresinde hata yapıldığının itirafıydı..
Başbakan şöyle dedi; Ben 1 Mart tezkeresi konusunda hatalı bir pozisyon alındığını düşünüyorum. Türkiye o dönem Irak’a müdahale etme durumunda olsaydı durum farklı olurdu.
Evet çok farklı olurdu.. Birkaç defa yazdım..
Kandil olmazdı..
Bugün PKK diye bir derdimiz kalmazdı.. PKK yine olurdu belki ama küçük bir grup olarak var olurdu..
Ne kampı olurdu ne ağır silahları..
2003 yılını hatırlayın.. Türk ordusu 25 bin kişilik kuvvetle K. Irak’a girecek, geçiş noktalarında tampon bölge oluşturacaktı..
Başbakan’ın dediği gibi bugünkü durum farklı olacaktı..
*
Tezkerenin reddedilmesinde başrolü oynayan dönemin Meclis Başkanı Arınç’tı.. Hep merak ederim; bölgedeki gelişmelere bakınca Arınç bugün ne düşünüyordur..
Hataydı diyor mudur?



Başbakan Yargıtay’ı da eleştirecek mi?
Başbakan medyanın terör olaylarını veriş biçiminden şikayetçi..
Bırakın küçük göstermeyi hiç vermeyeceksiniz diyor.. Bence doğru bir yaklaşım değil.. Tam tersi, medya her gelişmeyi ıcığına cıcığına kadar vermeli ki sosyal medya üzerinden yürütülecek kampanyanın önüne geçilsin..
Eskiden fısıltı gazetesi vardı şimdi twitter var.. Sanal alemde bin tane kanal var..
Terör olayını gazeteler vermeyince duyulmayacak mı? Herkesin her şeyden anında haberi oluyor.. Ana medya vermezse kuşkular artar..
Yalandan dolandan geçilmez.. Abartıldıkça abartılır..
Meselenin bir başka boyutu daha var.. Medya görmezden gelirse devlet de görmezden mi gelecek? İstifini bozmayacak mı?
*
Adli yıl bugün başlıyor.. Yargıtay Başkanı, açılış kokteylini iptal etti..
Niye mi?
PKK terörü nedeniyleymiş.
Neden bu değil ama diyelim ki öyle...
O zaman medyayı eleştiren Başbakan’ın bugün Yargıtay Başkanı’nı da eleştirmesi lazım.. Medya Gaziantep’teki bombayı vermeseydi, Meclis bahçesindeki kokteylin iptalini öğrenenler ne düşünürdü?
Kokteyl bile yapılmadığına göre almış başını gitmiş demez miydi?



En hayırlı zam haberi
Zammın hayırlısı mı olur demeyin..
Olur..
Sigaraya bağlı hastalıklarla mücadele için Çalışma Bakanlığı her sigara paketinden 60 kuruş katkı payı alınmasını istiyor..
Bu doğal olarak fiyata yansıyacak..
Bir nevi zam.. Zam ama hayırlı zam..
Bu yolla 3 milyon lira gelir elde edilmesi hesaplanıyor.. Sigaranın neden olduğu hastalıklara harcanan para ise 2.8 milyon liraymış..
Başa başa gelecek..
Sigara tüketimi düştükçe, sağlık harcamaları da düşecek.. Başa baş durumu sürekli olacak..

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)