Yoksul ve Esir Ülkelere Örnek Olacağız!

İzmir Vardiya Bizde Platformu’nun 79. ‘’Sessiz Çığlık ‘’ eylemi Konak Tariş Satış Mağazası önünde gerçekleşti.

Eylem her hafta olduğu gibi Andımız’ın okunmasıyla başladı. Sözcü Erhan Çatkın, haftanın değerlendirmesini yaptı.

İP Genel başkan Yardımcısı Hasan Basri Özbey, İP İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Hüseyin Tugay Şen ve İP Konak Belediyesi Başkan Adayı Bülent Karagöz bir grup partiliyle birlikte eyleme destek verdi.

Hasan Basri Özbey kısa bir konuşma yaptı. Özbey konuşmasında, ‘’ Devletin zirvesi yaptığı toplantıda; basına sızan ses kayıtlarına göre, Suriye’ye savaş açmanın komplo ile gerekçelerini yaratmaya çalışıyor. Türbelerin ve vatan topraklarının bombalanmasından söz ediyor. Bu konuşmalar vatana ihanet olmuyor da basına sızdıranlar bu suçu işlemiş oluyor. Sonları yaklaştı. İşledikleri her suç cezasız kalmayacaktır ‘’ dedi.

Özbey, konuşması ardından seçim çalışmaları nedeniyle eylemi terk etmek zorunda kaldı. ‘’ Mustafa Kemal’in Askerleriyiz ‘’ sloganıyla uğurlandı.

Milli Kütüphane Vakfı Başkanı Av. Ulvi Puğ, bir konuşma yaptı. İzmir’in, işgalcilere ilk kurşunu atan Hasan Tahsin’in memleketi olduğunu, AKP’nin tüm Türkiye’yi ele geçirse bile İzmir’i kazanamayacağını söyledi. Konuşmasını, Nazım Hikmet ve Can Yücel’den söylediği şiirlerle renklendirdi.

Türkiye Emekli Subaylar Derneği Bornova Şubesi başkanı Çetin Köker, Atatürk’ten alıntılar yaparak bir konuşma yaptı.

Atratürk 1934 yılında İzmir’de yaptığı bir konuşmada; ‘’Arkadaşlar yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimler için aydınlatma ve bilinçlendirme yoluna gideceğiz. Hedefimiz cahil kitleyi de aydınlatarak ve bilinçlendirerek yolumuzda yürümek ve onu mutluluğa çıkarmaktır. Cumhuriyetimizi ve çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma isteğimizi köstekleyecek herhangi bir referanduma gitmek yalnız cehalet değil ihanet olur. %80’i ümmi (Cahil) bırakılmış bir ülkede, devrimler plebisitle (halkoylamasıyla) olmaz ‘’ diyerek, devrimlerini yok etmek isteyenlerin oyununa gelinmemesi ve nasıl tavır sergilenmesi gerektiğini göstermiştir.

İsmet İnönü’ye gönderdiği mektupta; karayolu, demiryolu ve denizcilikte acınacak durumda olduğumuzu, 317 doktor, 434 sağlık memuru ve 134 ebe sayısıyla %80’i köylerde yaşayan, nüfusunun yarısı hasta konumunda ve okul çağındaki çocukların ancak ¼’ünü okutabilen, işgalcilerin yakıp yıktığı yoksul bir ülkeden söz eder.

‘’ Bütçemiz ve gelirimiz yetersiz, iktisadi çıkmazdan kurtulmak için hedefimiz milli iktisattır. Bağımsızlığın sürekli, olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı ‘’ diyerek savaşta kazanılan bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılmadığında varacağı noktayı göstermiştir.

‘’ Bu ana kadar ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Gerekli yöntemi birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir ‘’Görev Bu’’ Bu görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim. Allah yardımcımız olsun ‘’ diyerek, ‘’ Mustafa Kemal’in askerleri olan bize, görev vermiştir. O’nun verdiği görevleri, yaşadığımız sürece yerine getireceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın ‘’ diyerek konuşmasını bitirdi.
Eylem, Balyoz Davası’ndan içeride yatmakta olan subayların isimlerinin okunması ve katılımcıların ‘’Burada’’ söylemiyle sona erdi.

Eylem, içerideki son asker çıkana kadar, Cumartesi günleri saat 13.00’de aynı yarde yapılacağı duyurusuyla sona erdi.







Haber ve fotoğraf ; Osman Gazi Oktay

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)