İngiliz Muhiplerinden – Soros Muhiplerine


ADD GENEL MERKEZİ; ADD ÖNCEKİ GYK ÜYESİ VE GENEL BAŞKAN YARDIMCILARINDAN SN. PROF.DR. AHMET SALTIK'IN YAZILARINA "ADDWEB" DE YER VERMEYEREK, KEMALİST UYANIŞTAN NE DENLİ RAHATSIZ OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA GÖSTERMİŞTİR.

SN. SALTIK IN YAKINMASI, KONU İLE İLGİLİ KENDİSİNE GÖNDERDİĞİM "AÇIK MEKTUBU" BİLGİ VE DEĞERLENDİRMENİZE SUNUYORUM.

MAHMUT ÖZYÜREK



Sayın Genel Başkan Tansel Çölaşan,

ADD Genel Yönetim Kuruluna,

Bu bir e-dilekçedir ve GYK'da görüşülerek yasal yanıtı beklenmektedir.


ADD webine kezlerce yolladığımız (arşivimizde kayıtlı) hiçbir yazı, son Haziran 2014 genel kurulu sonrası ADD webine konmuyor..
(Öncesinde de yazılarımıza ciddi bir ambargo uygulanıyordu..)

Hiçbir yanıt da verilmiyor ve yayımlanmama gerekçesi belirtilmiyor.

Bu tutum ADD geleneklerine ve Tüzüğüne, hukuka, hakkaniyete..... uygun mudur?
Ya da bunlara uygun değilse neye uygundur?

Bu keyfi ve kabul edilemez tutumu sürdürecek misiniz? Niçin?

ADD üyelerinin bir hukuku, birbirine asgari saygı - sevgi yükümü yok mudur?

ADD'nin bir yayın kurulu ve yönergesi yok mudur?

Gönderdiğimiz makaleler bu kurulda görüşülmüş müdür?

Gerekçeli red kararları varsa bunları bize neden iletmiyorsunuz?

Hiç olmazsa kuralları - çizginizi öğrenir ve becerebilirsek kendimizi bu kurallara uyuma zorlarız??

Sayın Genel Başkan ve GYK'nun Sayın Üyeleri,

Bu bir e-dilekçedir.

ADD'yi Genel Başkan böylesine kişisel dışlamalarla yönetemez; buna izin verebilir misiniz??

Bu dizelerin yazarının ADD'ye hizmeti çeyrek yüzyıla yakındır ve kapsamını- niteliğini
Genel Başkan çevresindeki değerbilir kıdemli ADD GYK üyelerinden öğrenebilir..
Sorunun GYK gündemine alınmasını ve değerlendirilerek alınacak kararın bize ulaştırılmasını diliyoruz.

Not : Güncel bir makalemiz ektedir.
(Ortadoğu Yangını Nasıl Söndürülebilir?)

Sevgi ve saygı ile. 08.10.12

Dr. Ahmet SALTIK

ADD Çankaya Şubesi Delegesi
ADD 2004-2006 Dönemi Genel Başkan Yardımcısı


Saygın Öğretmenim;

“Öğretmenim” kelimesini bilinçli olarak kullanıyorum. Çünkü sizin bilim insanı kimliğiniz yanında “Kemalizm” konusundaki eylem, etkinlik ve ürettiğiniz değerler bizler için hep öğretici, eğitici, yol gösterici oldu.

ABD, tarafından kullanılan, özünde birbirinden hiç de farklı olmayan, gerici ve cihatçı yapılanmaların, yani AKP ile IŞİD’in çıkarttığı yangın, bu yangının yarattığı kaos ortamını açık bir isyana dönüştürerek, ülkemizi savaş alanına çeviren PKK’nın durdurulması ve ortadan kaldırılması yakıcı bir özgörev olarak önümüzdedir.

Bu özgöreve ilişkin düşün ve görüşlerinizin “ADD e-ileti” sayfalarında yer verilmemesi, yazılarınıza “sansür” uygulanması, yayına konulmamasına ilişkin yakınmanızı okudum. İçim acıdı.

Anımsarsınız ADD 2006 Olağan Genel Kurulunda genel başkan adayı olarak DTCF konferans salonunda yaptığınız konuşmada siz, “ADD üzerinde okyanus ötesinden planlanan bir operasyon” dan söz etmiştiniz. Yine aynı genel kurulda Genel Başkan adayı olan saygın Kemalist Ertuğrul Kazancı ise “AB ile masaya oturmak dahi ihanet-i vataniyedir” demişti.

O Genel Kurulda 1000’i aşkın delegeden hiç biri kalkıp “siz ne demek istiyorsunuz? Bu ağır bir suçlamadır/söylemdir, belgeniz bilginiz varsa açıklayın” demedi, diyemedi..

Aynı genel kurulda Atatürkçü/Kemalist bilinç değil, Rütbe/cübbe tutkusu ağır bastı. Bilinen sonuç ortaya çıktı.

Gerek Sn Kazancı’nın, gerekse sizin öne sürdüğünüz sav/iddiaların gerçek olduğu ADD Genel Başkanlığının 2006/1 sayılı genelgesi ile ortaya çıktı. Sözü edilen genelgede, örgütün ayrıcalıklı simgesi haline gelen (ADD, hiçbir yerli ve yabancı “fon”dan maddi katkı almama onurunu taşıyan örgüttür.) tümcesi kaşla göz arası, bir hokus-pokusla kaldırıldı.

Anımsamakta yarar var sanırım. ADD Isparta Şubesi olarak “Avrupa Birliği (AB)’den hibe alan kurumu ve kuruluşlar “Anadolu’nun bağrına sokulmuş birer Truva Atı” olarak nitelemiş, Emekli Orgeneral Şener Eruygur’un 2. Başkanı, Prof. Dr. Fatma Nur Serter’in Yönetim Kurulu üyesi olduğu Çağdaş Eğitim Vakfı’nın AB’den uyduruk üç proje karşılığı 700.000 Avro hibe aldığı, AB’den hibe alan örgütlerde yöneticilik görevi üstlenenlerin aynı zamanda ADD de yönetici olmalarının Kemalizm’in evrensel ilkelerine aykırı bir durum ortaya çıkaracağını savunmuş ve karşı çıkmıştık.

O dönemde bu devrimci/Kemalist duruş, E. Kazancı, Siz ve sizin gibi düşünen saygın Kemalistlerin karşı durmalarına rağmen hakkımda “ADD Üyeliğinden kesin ihraç istemi ile disiplin kuruluna, ve ayrı ayrı 5.000 er liralık tazminat davası açılmasına” neden olmuştu.

Bunları neden anımsama gereği duydum? O günlerde siz bilim insanı kimliğiniz ve inceliğinizle, Sn. Kazancı’nın engin birikim ve deneyimi ile yaptığınız uyarı, karşılık bulmuş olsaydı, bu gün “ADD Atatürkçülüğün ve vatan savunmasının karargahı” konumunu korur ve sürdürürdü.

Peki ne oldu?

AB projesi ile bütün savunma hatlarını ve bağımsız bir devlet olma bilincini yitiren Türkiye, Atatürkçü direniş yerine “AB Atatürkçülüğü”ne teslim edilmiştir.

ADD’nin temsil etmesi gereken Kuvayı Milliye ruhu, temel özelliği Atatürk düşmanlığı olan G.Fuller'in Kuvayı Milliyesine dönüştürülmüş, İcazetsiz, bağlantısız ve devrimci Kemalizm terk edilmiştir.

“Vatan Savunmasında Emperyalizmle cepheden saflaşan” ADD , Atatürk'ün altı ilkesinin altısını da "Laiklik" olarak algılayan, halka hakaret eden, koyun diyen, seçim akşamı geldiğine feysbukta Aziz Nesin'in "Türklerin yüzde 60'ı aptaldır." sözünü paylaşan, "bu millete oh olsun" diyen mandacı-masonların yönetip yönlendirdiği bir örgüte dönüştürülmüştür.

Atatürkçülüğü çağdaşlaşma söylemiyle Batı uşaklığına indirgemeye çalışan sahtekarların ve laikliği milliyetçilikten kopararak, Atatürkçülük ile millet arasına mayınlar döşeyen, Sömürgecilerin kontrolünde olan Mason, Lions ve Rotaryenler üzülerek belirtelim ADD’nin üst yönetimini ele geçirmişlerdir.

Kan bedeli kurulup, yüceltilen ADD’nin üst yönetimi, “kötünün kötüsünü” engellemek için “ehven-i şer”den yana tavır koyan, Kemalizm’i salon toplantıcılığı olarak anlayıp, algılayan Rotary, Mason ve Lionsların elinde itibarsızlaştırıldı, eylemsizliğe, eyyamcılığa dönüştürüldü. Halkçı-devrimci özü boşaltıldı. Batının NGO örgütlenmelerine öykünen bir ADD yaratıldı. 1996 yılında TRT'de "Atatürkçülük" adına yaptığı konuşmalarda "Artık bağımsızlık kavramı değişti, devletler birbirine bağımlı" diyerek "Atatürkçülük" vaazı verenlerin, sizin söyleminizle “Okyanus ötesi” güçlerce parlatılıp nasıl ADD’nin en tepesine getirildiğinin tanığıyız hep birlikte.

Bu, sizin 2006 da Kongre salonunda kaybolup giden çığlığınızdan çok daha önce, yani 1997 yılından bu yana uygulanan bir programdı, Derneği güncel konularda sesi çıkmaz, eylemi görülmez, etkinliği duyulmaz bir NGO ya dönüştürme operasyonu 2014 de amacına ulaşmış oldu.

Örgütün il ilçe şubelerinde büyük bir özveri, engin bir devrimci bilinçle savaşım veren ve çoğunluğu oluşturan, her biri diğerinden değerli ADD Şube yönetici ve üyelerini bu değerlendirmelerimin dışında tutuyorum.

Değerli Öğretmenim;

Türkiye’de gericiliğin yuvalandığı kalelerden biri olan Isparta’da “Kemalizm’in Bayrağını” yere düşürmeden, cephede vuruşarak yükseklerde dalgalandıran ADD Isparta Şubesi yöneticilerini sırtından hançerleyen, Şubeyi yerle –yeksan ederek kapatanlar Isparta da yuvalanmış cihatçı, nur cemaati üyeleri değil, Mandacı –Masonluğu tescilli ADD Genel Merkez yöneticileriydi.

Nasıl’ki 12 Eylül Cuntacılarınca Kemalizm’i ve tam bağımsızlığı savunanların başı komünizm suçlamaları ile ezilmişse, bu gün sömürgeciler tarafından özenle devşirilen mandacı- mason güruh “Halkçı-Devrimci Kemalizm’i ve tam bağımsızlığı” ödünsüz savunanların başını, şeytanın aklını zorlayacak, akıl ahlak dışı yöntemlerle ezmeye çabalıyorlar.

Şimdi eğer buradan, bu noktadan çıkılabilecekse veya çıkmaya karar verilecekse bu duruma gelinme nedenlerinin açıkça ortaya konulması gerekmektedir. Bu nedenle Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti yıkma ve yönünü değiştirme konusunda katkı yapan kişi ve siyasetleri net, açık bir şekilde ortaya serilmelidir.

ADD kendi öz görevine, antiemperyalist, halkçı, devrimci çizgisine oturtulacaksa, öncelikle ADD yi “itibarsız, eylemsiz, etkisiz kılan” unsurlar unvanı, makamı ve rütbesi ne olursa olsun ADD’den temizlenmesi öncelikli ve yaşamsal görevdir.

Değerli Öğretmenim; son söz olarak bir konuya daha açıklık getireyim. Bizim için "mason olma" Localara Üye olup olmama değil, "mason zihniyetli olma"dır... “Mason zihniyeti” nedir? Atatürkçü, milliyetçi, ulusalcı, solcu, devrimci görünüp: özünde mandacı, Amerikancı, sabetayist, israil uşağı, batı hayrânı olmaktır. Türkiye'ye, Türk ulusuna değil Avrupa Birliği'ne, ABD'ye, israil'e örtülü veya açık, doğrudan veya dolaylı hizmet sunmak demektir.

Nasıl’ki dün “İngiliz Muhipleri Cemiyeti” üyelerini aramıza alarak emperyalizme karşı mücadele olanaksız idiyse, Bugünün AB’ci Atatürkçüleri, yani “yeni mandacıları” , Mason, Lions ve Rotaryenleri aramıza alarak, içimizde barındırarak ne emperyalizme karşı verilecek mücadelede başarı kazanılabilir, ne de Tam Bağımsızlık güvence altına alınabilir. 09.10.2014

Mahmut ÖZYÜREK

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)