Kemalizm, Emperyalizmle Hesaplaşmanın Adıdır




Batılı emperyalistlerin mazlum uluslara biçtiği kadere, sömürgeleştirmeye başkaldıran,  ezilen Dünyanın İlk Bağımsızlık Hareketini gerçekleştiren, Türk ulusunu “emperyalizm ve kapitalizm tahakkümünden ve zulmünden kurtararak, idare ve hâkimiyetin hakiki sahibi” kılan, ortaçağ karanlığını yırtıp toplumu aydınlığa kavuşturan, Mustafa Kemal Atatürk’ün bedensel varlığının aramızdan ayrılışının 76. Yılındayız.
Atatürk’ün bize bıraktığı düşünsel yol haritasının adı “Kemalizm’dir.
 Kemalizm;  temel ilkesi emperyalizme karşı tam bağımsızlık olan bütünlüklü bir devrimci mücadelenin programıdır. Bu program, emperyalizme, gericiliğe, bölücülüğe ve emperyalist sistemden kopuş amacından dolayı liberal kapitalizme karşı direnişin, batılılaşmadan/batıcılıktan kopuşun adıdır.
Yani Kemalizm, Türk devrimidir. Tam bağımsızlıktır. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik, Halkçılık ve Devrimciliktir. Akıl ve bilim ilkeleri doğrultusunda çağdaşlaşmaktır. Kendi tarihinden beslenmek, kendi diline sahip çıkmaktır. İnsan sevgisi, doğa dostluğu ve barışseverliktir. Ulusal kültürle evrensel uygarlığa katkı sunabilmektir. Atatürk’ün ifadesiyle, “Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme ve bizi yutmak isteyen kapitalizme başkaldırabilmektir”. Kemalizm, Yeni Sevr’in eşiğine sürüklenmiş Türkiye’de devrim yapma kararlılığının adıdır.
Kemalizm; “Kahredici bir istibdada karşı ancak ihtilalle cevap vermek ve köhnemiş olan çürük idareyi yıkmak, milleti hâkim kılmak, hülasa vatanı kurtarmak için sizleri vazifeye davet ediyorum” diyebilmenin, emperyalist yağmacıların işgallerine karşı “Ya İstiklal, Ya ölüm” kararlılığı ile ayağa kalkmaktır.
İşte tam da bu nedenlerle Tam bağımsızlığı, ulusal egemenliği “bir ulusun tutsak yaşamaktansa yok olmasının daha iyi olacağını”  inanç ve kararlılıkla savunan bu siyasal anlayışın amaçları, hedefleri, ilkeleri çarpıtılıp saptırılarak “Yeni Atatürkçülük” yaratıldı.
Yeni Atatürkçülük, Atatürkçülere yalnızca laikliği, çağdaşlığı savunan, düzenin uslu vatandaşları olmaktan fazla bir rol biçmez. Yeni Atatürkçülük, mandacılığın, emperyalizme uşaklığın, masonluğun diğer adıdır.
Türkiye’de halkın bağımsızlık ve demokrasi mücadelelerine karşı düzenlenen Amerikancı darbeler bile çıkıp hareketlerini Atatürkçülük ile açıkladılar. Ülkemiz ABD’nin AB’nin uydusu haline getirilip, ekonomisi çökertilirken, emperyalizmin vurucu gücü NATO’ya bağlılık yeminleri edilirken’ de Atatürkçülük bahane edildi. Kuran Kursları, İmam Hatipler açılıp, Türk-İslam sentezi devletin resmi ideolojisi haline getirilirken de, tarikatlar iktidara taşınırken de bunları yapanların “ Atatürkçü” oldukları algısı yerleştirildi halkımızın zihinlerine.
 Bu özünde “Cumhuriyet yıkıcılığının ideolojik olarak aklanmasıdır”  Başına “Atatürk” eklemlenerek yıkım meşrulaştırılmıştır.  Böylece; Atatürk’ün kurduğu devrimci Cumhuriyet, yozlaşıp yerini emperyalizme bağımlı, gerici bir düzene bıraktı. Bu noktaya Cumhuriyet resmen yıkılmadan, ama tüm temel devrimci-halkçı- bağımsızlıkçı özü ve nitelikleri terkedilerek gelindi.
Bu karşıdevrim sürecinde, egemen güçler, Atatürk’ü bambaşka bir kılığa soktular. Büyük bir asker, devletin kurucusu, büyük bir devlet adamı ve bugünkü devletin simgesel otoritesi olmanın ötesine geçemeyecek yeni bir kılıktı bu. Düzenin egemenleri, Atatürk’ü basit bir “devlet kurucusu” niteliğine indirgeyerek hem kendi soyguncu ve köhne düzenlerine halkın gözünde meşruluk sağlamaya, hem de Atatürk’ün devrimci pratiğinin ülkemize tuttuğu ışığı karartmaya yöneldiler.
Ancak Atatürk’ün fikirlerinin çarpıtılması, yalnızca onu istismar etmek isteyenlerin suçu değildir. Kendine Atatürkçüyüm diyen pek çok kesim de düzenin izin verdiği ölçüde bir “Atatürkçülüğe” razı olarak bu suça ortak oldular ve olmaktalar.  Böylece Atatürkçülük siyasi niteliğinden tamamen arındırıldı. Atatürk ise, siyaset üstü bir “tabu” haline getirildi.
Mustafa Kemal yalnızca emperyalizmin kuklası vatan hainlerine karşı değil, manda ve himayeyi savunan inançsız kişilere karşı da mücadele vermiştir.
Türk devrimi, emperyalizmle girdiği en sert hesaplaşma dönemlerinde, her zaman karşısında gerici –bölücü ayaklanmaları ve şeriatçı hareketi bulmuştur. Laik devrimlerin en kökten uygulandığı dönemler, emperyalizmden kopulduğu ve gericiliğin ekonomik altyapısının zayıfladığı dönemlerdir. Emperyalizme bağımlılık ise Türkiye’de gericiliği ve bölücülüğü hortlatmıştır.
Ve bugün Mustafa Kemal’in makamını, Mustafa Kemal ve mücadele arkadaşlarının kurdukları Meclisi, Onların sindirdikleri, yeraltına gönderdikleri Orta çağcı güçler işgal etmiş durumda.
Çok büyük bedeller ödeyerek inlerine gönderdiğimiz emperyalistler, bugün artık ellerini kollarını sallayarak giriyorlar ülkemize
Mustafa Kemal Atatürk ün “Türkiye bir maymun değildir ve hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne Batılılaşacak, o sadece özleşecektir” öngörüsünü görmezden gelen, köklerini bilmeyen veya reddeden,  Kuvayı Milliye bilincinden yoksun Kimi sözde Atatürkçü Mandacılar ve liberal solcular, bilerek veya bilmeyerek emperyalist batıya/batıcı sömürgecilere hizmet etmektedirler.
Sömürgeciliğin en azgın olduğu coğrafyalarda Batılılaştırma hareketleri de sömürgeciler tarafından en vahşi şekilde uygulanmıştır. Afrika ve Amerika’da dilleri, dinleri ve kültürlerini yitiren topluluklar İngilizce konuşarak ve Hristiyanlaşarak “sahiplerinin” mertebesine yükselememişlerdir. Tersine sömürü daha da içselleştirilmiş, bu halkların bağımsız birer ülke haline gelmeleri için önemli bir potansiyel olan kültürel ve milli varlıkları ortadan kaldırılmıştır. Dünyanın bugün en geri kalmış ülkelerinin buraları olması da şaşırtıcı değildir.
Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 76. Yılında, Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarına göre durum daha vahim. Karşıdevrimci cephe AB-D Emperyalist canavarlarının yanında yerli Para babaları (TÜSİAD, TİSK, TOBB, MÜSİAD), Orta çağcı-Şeriatçı Tayyipgiller, satılmış, devşirilmiş medya kalemşorları, gaflet ve dalalet içine düşerek AB-D yolunu savunan, farkında olmadan solculuk yaptığını sanıp bu cephenin içinde yer alan Sahte Solcular, hainliğinden AB-D kucağında gönüllü yer alan Sorosçu uşaklarla, daha da genişlemiş durumda.
Karşıdevrimci cephe Öylesine örgütlendi ki, azınlık olmalarına rağmen çok büyük bir güçmüş gibi görünüyorlar. Artık pervasızlar. Mustafa Kemal ve Birinci Kuvayı milliyecilerin kapattıkları tekke ve zaviyelerin açılmasına, 29 Ekim’in, 19 Mayıs’ın kutlanmasına, 10 Kasım’da törenler yapılmasına yasaklar koymaya kadar vardırdılar işi.
Ne yazık ki Mustafa Kemal’in bedence aramızdan ayrılışının 76. Yılında bu hain amaçları doğrultusunda büyük kazanımlar elde ettiler,
Bu nedenle Verilen bu mücadele; Çanakkale’de, Sakarya da, İnönü de, Dumlupınar’da, menemende, Tunceli’de verilen Kemalist devrim mücadelesinin günümüzdeki adıdır.
Verilen bu mücadele,   yalnız Ülkemizdeki birkaç kendini bilmez “Piyon” ve “Taşeron” parti ile yapılan mücadele değil, aynı zamanda “Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı” verilen bir mücadeledir.
Bu amacı gerçekleştirmek için, Soylu Türk ulusu Haziran direnişinde, 29 Ekimlerde,19 Mayıslarda yüksek bir azim ve Kararlılıkla ayağa kalkmıştır. Yıkım sürecinin dolaylı destekçiliğine,  piyon ve taşeronluğuna soyunmuş olanlara bir kez daha çağrı yapıyoruz. “Kemalist devrim; Sicilli Cumhuriyet düşmanları ile işbirliği yaparak, onlara ödün verilerek savunulmaz!  Kemalist devrim; her türlü gericilikle, Gericiliği besleyen iç ve dış ihanet cepheleriyle kararlılıkla,  ödünsüz savaşarak savunulur”
İşte bu "ahval ve şerait" içinde dahi, ulusal uyanışı gerçekleştirip, milli cepheyi kuracak ve ulusumuza dayatılan  "Büyük Ortadoğu Projesini " yırtıp Sevr'in yanına, tarihin çöplüğüne atacağız. Kemalist Devrimi yeniden inşa edeceğiz. Kemalist Cumhuriyeti,  etrafını saran ayrık otlarından temizleyeceğiz. Emperyalizme karşı ilk ulusal kurtuluş hareketini gerçekleştiren, Müslümanların namusunu, ezilen halkların onurunu kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’ü kalbimizin durduğu bugün 10 Kasım'da saygı ile anıyor... Arıyoruz...

Mahmut ÖZYÜREK

Yorum Gönder

1Yorumlar
  1. Batılı emperyalistlerin mazlum uluslara biçtiği kadere, sömürgeleştirmeye başkaldıran, ezilen Dünyanın İlk Bağımsızlık Hareketini gerçekleştiren, Türk ulusunu “emperyalizm ve kapitalizm tahakkümünden ve zulmünden kurtararak, idare ve hâkimiyetin hakiki sahibi” kılan, ortaçağ karanlığını yırtıp toplumu aydınlığa kavuşturan, Mustafa Kemal Atatürk’ü bedensel varlığının aramızdan ayrılışının 76. Yılında saygı ve özlemle anıyoruz…

    ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
    ISPARTA ŞUBESİ

    YanıtlaSil
Yorum Gönder