Cumhuriyet Düşmanı Yobaz, Kimler Tarafından “Köpekleştirilmiş”?




Her konuşmasında, her yazısında Türk devrimine, Atatürk ve Cumhuriyet’e sövmeyi İBADET haline getirmiş olan, Cumhuriyet düşmanı yobazın biri, TBMM İnsan Kaynakları Başkanlığı davetiyle meclis personeline verdiği “Hazreti Mevlana’yı Anlamak” konulu konferansta, Mustafa Kemal’in 1 Kasım 1928'de yaptığı 'Harf Devrimi' hakkında, “İnkilap ne demek biliyor musunuz ‘Köpekleştirme’ demektir. Bu memlekette inkilap (köpekleştirme) yapılmıştır. Dünyanın en büyük kütüphane cinayeti 1928’de Türkiye’de olmuştur. Bir gecede Türkiye’nin kitapları okunmaz hale gelmiştir”
“Bu mübarek Meclis’in çatısı altında söylüyorum. Ne dediğimi de biliyorum ben hukukçuyum. Bir gecede bütün Türkiye’nin kitapları okunmaz hale gelmiştir”
Daha önce de AK-TRT de yapılan bir program da  “Hamile kadınlar sokağa çıkmasın” sözüyle “Emevi” dinsizliğinin zehrini “Tramvay Demokrasisinin" kendine sunduğu olanaklardan yararlanarak kusmuştu bu zat.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ün kurduğu TBMM çatısı altında Türk devrimine ve Cumhuriyete karşı  yapılan bu haysiyetsiz ve haince saldırı,  aslında Türk ulusuna karşı yapılmış alçakça bir saldırı ve ihanettir
Bu bedevi kılıklı, karanlık beyinli, Cumhuriyet düşmanı yobazın 1928 Harf Devrimini kastederek "Bir gecede bütün Türkiye’nin kitapları okunmaz hale gelmiştir” iddiasının arkasında kimler var. Başka bir söylemle 90 yıldır biriktirdikleri kini bu gün ortamını bulunca hayâsızca kusanların sözcüsü, Cumhuriyet düşmanı yobaz kimler tarafından “köpekleştirilmiş” ve sahaya sürülmüştür? Bu sorunun yanıtını arayalım.
Öncelikle belirtelim Yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada Şeriatçı, gerici hareketlerin kaynağı onu yaratan, palazlandıran ve besleyen emperyalist Batıdır.
Bu nedenle de Türk Devrimi ve Atatürk düşmanlığının ana karargâhı emperyalist merkezlerdir. Onlardan bağımsız Türkiye ve Atatürk düşmanlığı düşünülemez.
Emperyalizme karşı tam bağımsızlığı ve ulusal egemenliği tek gerçek kurtuluş yolu olarak hedefleyen milliyetçi uyanış ortaya çıktığında Batının elindeki tek silah şeriatçı hareketlerdir.
 TBMM çatısı altında TBMM’ni kuran Mustafa Kemal ATATÜRK ve Türk devrimine yapılan haysiyetsiz ve haince saldırının gerçek nedeni budur.
Emperyalistlerin bu topraklarda Mustafa Kemal’e yenilmiş olması, yalnızca Türkiye’nin bağımsızlığını değil, tüm mazlum ulusların bağımsızlığını kazanabileceğinin işaret fişeği, müjdecisi olmuştur.   Mustafa Kemal’in laik Cumhuriyet’i kurması, yaptığı köklü devrimlerle egemenliğin Tanrı’dan alınıp millete verilmesi, kuldan vatandaş, ümmetten millet yaratılması ve buna yönelik bütünlüklü devrimler, Batılı yağmacıların uykularını kaçırmıştır.
Batılılarda, Batıcılarda ve İslamcı gericilerde Atatürk kadar travma yaratan başka bir kişilik yoktur. Onlar için Mustafa Kemal Emperyalizmi yenen, bağımsız bir devlet kurmayı gerçekleştiren bir kâbustur. Bu nedenle Emperyalist batı Mustafa Kemal Atatürk’ ü asla affetmemiştir.
Emperyalizm Dün de, bugün de, el etek öpmekten, başını kaldıramayan, “köpekleştirilmiş”, devşirilmiş, ulusal bilinç ve onur yoksunu yobaz sürüsünü, Türk devrimine ve devrimin öncüsü Mustafa Kemal Atatürk’e karşı hep kullandılar ve kullanmaktadırlar.
Türk Devrimi ve Atatürk düşmanlığının ana karargâhı emperyalist merkezler yalnızca devşirilmiş, omurgasız, ulusal onur ve ahlak yoksunu kıt beyinli “köpekleştirilmiş” yobazları kullanmakla yetinmediler. Kendi istihbarat örgütlerince üretilen, kaynağı ve gerçekliği olmayan bilgileri kendi sözcüleri aracılığı ile dillendirerek ve merdiven altı aydın müsveddelerinin, devşirdikleri piyonlarının kullanımına sundular. 
Peki neden?
Sorunun yanıtını Mustafa Kemal Atatürk veriyor. Mustafa Kemal Atatürk: “Biz hakkımızı korumak, bağımsızlığımızı güven altına almak için, toptan bizi yok etmek isteyen kapitalizme ve bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı milletçe savaşmayı uygun gören bir doktrini izleyen insanlarız. Biz Batı emperyalistlerine karşı bağımsızlığımızı korumakla kalmıyoruz. Aynı zamanda Batı emperyalistlerinin güçleri ve bilinen her vasıtası ile Türk ulusunu emperyalizme araç olarak kullanmak isteyenlere engel oluyoruz. Bununla bütün insanlığa hizmet ettiğimize inanıyoruz.”
İşte emperyalizmin ve onlar tarafından devşirilmiş yobaz sürüsünün Şizofrenik bir gözü dönmüşlükle Mustafa Kemal Atatürk’e, Türk devrimine, Kemalist Cumhuriyete saldırılarının kaynağı budur. Bu saldırılar yeni ve ilk kez yapılıyor da değildir.
EMPERYALİST YAĞMACILIĞIN kurnaz sözcülerinin, Mustafa Kemal Atatürk’e, Türk devrimine, Kemalist Cumhuriyete saldırılarından yalnızca birkaç örnek verelim. 
ABD'li senatör Upshow'un,1927 yılında ABD Senatosu’nda, Lozan hakkında yaptığı konuşması. Aynen aktarıyorum:
“Lozan Antlaşması, Timurlenk kadar hunhar, Korkunç İvan kadar sefil ve kafatasları piramidi üzerine oturan Cengiz Han kadar kepaze olan bir diktatör’ ün zekice yürüttüğü politikasının bir toplamıdır. Bu canavar, savaştan bıkmış bir dünyaya, bütün uygar uluslara onursuzluk getiren bir diplomatik anlaşmayı kabul ettirmiştir. Buna her yerde ‘Türk Zaferi' dediler.”
Bir başka Amerikalı parlamenter senatör King aynı yıl senatoda yaptığı konuşmada, Türkiye’de kapitülasyonların kaldırılmış olmasının, uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu söyleyerek; “Türkler cahil, fanatik ve nefret dolu insanlardır” diyordu.
Harvard Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Profesörlerinden Albert B.Hart, öğretim üyeleri arasında topladığı 107 imzalı bir metni, senatörlere ve hükümet yetkililerine göndermişti. Bu metinde şunlar yazılıdır:
“Türklerin Avrupa ve uygar uluslar çerçevesinde yeri yoktur. Kemalist rejim mutlaka çökecek ve milliyetçi Türk Hükümeti’nin amaçları asla gerçekleşmeyecektir”
İngilizlerin çok saygı duydukları, yaşlı Başbakanları Gladstone, 19.yüzyıl sonlarında Türkler için şunları söylüyordu: “İnsanlığın tek insanlık dışı tipi Türklerdir.”
 1919 yılında İngiltere Başbakanı Lloyd George’un görüşleri ise şöyleydi: “Türkler, ulus olmak bir yana, bir sürüdür. Devlet kurmalarının ihtimali bile yoktur... Yağmacı bir topluluk olan Türkler, bir insanlık kanseri, kötü yönettikleri toprakların etine işlemiş bir yaradır.”
Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Danışmanı, Alman Dışişleri Bakanlığı’nın finanse ettiği Alman Doğu Enstitüsü’nün Müdürü Udo Steinbach, 15 Eylül 1998 günü Lingen Akademisi’nde verdiği konferansta şunları söyledi:
 “Sorun, Atatürk’ün bir paşa fermanıyla yarattığı yapay ürün Türk Devleti ve Türk ulusudur. Sorun, Kemalizm ve Kemalizm’in ulusçuluk ve laiklik ilkeleridir. Sorun, uyduruk, zorlama ve yapay Türk ulusudur. Böyle bir ulus yoktur. Olmadığını Türkiye’de yaşayan Türk–Kürt, Müslüman–laik, Alevi–devlet çatışmalarında görmekteyiz. Bu uyduruk ulusu Atatürk nasıl kurdu? Önce Ermenileri yok ettiler, sonra da Rumları. Kürtleri bugüne dek neden yok etmediler bilinmez.”
“CIA İstasyon Şefi” Paul Henze, 1933 yılında bir rapor hazırlıyor : “21. Yüzyıla Doğru Türkiye”. Ve şu “sav”ları savunuyor:
“Atatürk ilkeleri soğuk savaş döneminde görevini yapmıştır; ama “yenidünya düzeni” ile birlikte gerekliliği de kalmamıştır. “Klasik Atatürkçülük” ölmüştür. Aydınların imam-hatip okulları konusundaki endişeleri yersizdir. İran ve Arap parası ile desteklenen köktendincilik, Türkiye için ciddi bir tehlike değildir.
Atatürk’e “deccal” diyen Said-i Nursi ve Nurcular ilericidir.. Nakşibendiler geriye dönük değillerdir; Orta Asya Türk cumhuriyetleri ile bağlantıyı sağlayabilirler...”
İngiliz derin devletinden Andrew Duff, Eylül 2005’te şöyle demiş: “Türkiye Avrupa’nın gerçek partneri olabilmek için klasik milliyetçi Kemalizm’le mücadele etmelidir. Devletin gücü azaltılmalıdır. Kemalizm reforme edilmeli ve bu eski liderin fotoğrafları kamu binalarının duvarlarından indirilmelidir. Türkiye artık Kemalizm’de değişme gereğiyle yüzleşmeli. Sadece yasalar, anayasa değil, Kemalizm kültürü ve felsefesi de değişmeli. Türkiye’nin, merkeziyetçi yönetim yapısından adem-i merkeziyetçi (yani federatif yapı) yapıya geçmeye ihtiyacı var. Diyarbakır’da bölgesel otonomiye varacak şekilde merkeziyetçi yapının değişmesi iyi olur. Bunu sadece Güneydoğu için değil diğer bölgeler için de öneriyorum.”
Emperyalizmin sözcülerinden Reiner Albert, Almanya’nın Mannheim kentinde Katolik Teoloji Fakültesi’nde “dinler ve kültürler arası diyalog” dersleri verirken şöyle diyor: “Türklerin Almanya’ya uyum sağlayamamalarının en büyük sorumlusu, Türkiye’de aldıkları Kemalist eğitimdir. Farklılıklara karşı son derece hoşgörüsüz bir ideoloji olan Kemalizm insanları ister istemez, Almanya’ya karşı mesafeli, hatta düşman yapıyor”.
Batının, EMPERYALİST YAĞMACILIĞIN  kurnaz sözcülerinin,  Anadolu’yu sömürgeleştirme projesi olan Sevr’i yırtıp atan, bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk’e   her alanda ve her anlamda saldırmaları anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk Emperyalistlerin yalnızca Anadolu’daki oyunlarını bozmakla kalmamış, aynı zamanda tüm mazlum uluslara kurtuluş yolunu göstermiştir. Şöyle diyordu Mustafa Kemâl ATATÜRK: “... Türkiye’nin bugünkü mücadelesi yalnız kendi nâm ve hesabına olsaydı belki daha kısa, daha az kanlı olur ve çabuk biterdi.... Müdafaa ettiği dava bütün mazlum milletlerin, bütün şarkın davasıdır...”
Peki, EMPERYALİST YAĞMACILIĞIN kurnaz sözcüleri ve tetikçileri ile aynı dili kullanan, Emperyalizme yaltaklanan, emperyalizmin uşaklığına soyunan, ulusal onur ve ahlak yoksunu kıt beyinli “köpekleştirilmiş” yobaz Mustafa Kemal Atatürk’e neden saldırır?
Türkçe sözlükte “köpekleşme”: “Onurunu yitirip yaltaklanmak” olarak açıklanıyor.
İslam'ı Hıristiyanlığın emrine yani emperyalizminin hizmetine verme onursuzluğunu yapan, batı merkezli şer odaklarının yörüngesinden çıkamayan, emperyalist merkezlere yaltaklanan onursuz yobaz “köpekleşmiş” tir.
Emperyalist yağmacılar tarafından sahiplenilip köpekleştirilen kıt beyinli yobazın emperyalistlere yani sahiplerine saldırması eşyanın tabiatına aykırıdır.  Bu nedenle Sahiplerine onursuzca yaltaklanıp Mustafa Kemal Atatürk’e saldırmaktadır…
Bizim buralarda biz söz vardır. “köpek bok yemekten vazgeçmez”.  


Mahmut ÖZYÜREK


Alıntılar: “Amerika, NATO ve Türkiye” Prof.Dr. Türkaya Ataöv. Emin Değer “Oltadaki Balık” Çınar Araştırma 5. Bask

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)