Öğretmen
Dünyası Dergisi isimli bir dergimiz var. Bu dergi tam 35 yıldır kesintisiz
çıkıyor. Eğitim alanının en uzun ömürlü dergisi. Dergi 35 yıl sonra bu ay
sonunda gözlerini hayata yumuyor.
Ne kadar
acı değil mi?
Türkiye’de
her yıl binlerce öğretmen eğitim ordusuna katılıyor. Eğitim dünyasının
öğrenci sayısı da geometrik olarak artıyor; ama, biricik Öğretmen Dünyası
Dergisi kör oluyor. Akıl dışı bir olay. Böyle bir olay ancak ve ancak Yeni
Türkiye’mizde olur.
Öğrenci okumuyor, öğretmen okumuyor, halk okumuyor.
Olacağı budur.
Bu kör
halkı, öğretmeni nasıl okur hale getiririz? Mümkün mü? Bana göre yakın
tarihte mümkün değil.
Dergi’nin
ilk sayısı Ocak 1980’de çıktı. Bugüne dek 420 sayı. Dile kolay. Öncülüğü Zeki
ve Ayhan Sarıhan kardeşler yaptılar. Onların, özellikle Zeki’nin, unutulmaz
çabaları var.
Ben de, arada bir yazdım, yıllarca Danışma Kurulu
üyeliği yaptım. Geçen ay elime bir yazı geldi, “yıl sonunda kapanıyoruz”
yazıyordu. İçim cız etti. Koca Türkiye bir dergiyi nasıl yaşatamaz dedim ve
ağız dolusu küfür ettim. Başka türlü rahatlayamazdım.
Geçen hafta
Dergi yönetmeni Nazım Mutlu ve arkadaşları son ne yapabiliriz diye, mürekkep
yalamış dergiseverleri topladı. Gittik. Herkes yaşamalı dedi. Ancak, mürekkep
takımı konuşur ama, bina dışına çıkınca unutur.
Kimi
devrim olacak sabredelim, kimi seçimleri bekleyelim dedi. Tipik solcu rüyası.
Dediler ama, al benden bu kadar para, diyen olmadı.
Dergi
sorumluları, “biz ekonomiden şikayetçi değiliz, biz okunmamaktan
şikayetçiyiz” dediler. İşte burası çok acı. İnsan bin bir emekle ürettiği
ürünün ilgi görmesini istiyor. Abone olan okul müdürü ve öğretmenler, hatır
için alıyorlar ve paketini açmadan çöp tenekesine atıyorlarmış. Öğretmenler
odasına konuyor ve hiçbir öğretmen okumuyormuş.
Bir milyon
eğitim ordusundan bin kişi okumuyor. Yazıklar olsun. Öğretmenler okumadan
okutan yaratık oldular. Eminim, cep telefonunu öğret deseniz uçarlar.
Bu dergi
sadece öğretmene de hitap etmiyor. Milyonlarca veliye ve milyonlarca yurttaşa
hitap ediyor. Böyle bir dergi okunmamaktan kapanıyor. Daha önce de rahmetli
Tekışık’ın Çağdaş Eğitim Dergisi kapanmıştı. Bu devlet, yeni dille Yeni
Türkiye, ne güne duruyor. Örneğin Kültür Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ikişer
bin abone olsa, okullara kitaplıklara gönderse, okumada ilerleme olur
diyorum. Oraya buraya binlerce lirayı çöpe atan yetkililer, dergi kapanırsa,
kıçlarına kına yaksınlar. Hiç utanmayacaklar mı?
Dergi
sadece Emre Kongar müsteşar iken 1100 abone görmüş. Kuşkusuz asıl utanacak
olanlar, çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenler olmalıdır. Bir değil on
binlerce öğretmen okumaya veda etmiş vaziyettedir. Bu ülkenin öğretmeni
okumaz, öğretim üyesi okumaz, hakimi savcısı okumaz, mühendisi hekimi okumaz.
Sadece cep telefonu, internet, televizyon ve otomobil kültürüyle yetinen bu
aymazlarla Yeni Türkiye nereye gidecektir!
Ekonomik büyüklükte 17. sıradayız. Buna şükür edelim
mi? İnsani gelişmişlikte 69. sıradayız. Cehalet kuyusuna düşmüş bu ülke
ekonomik yönden de daha ileriye gidemez.
Aramızda
zengin cahiller var. Hangimiz, okuyanlar için diyoruz, onlarla birlikte olmak
ister. Türkiye de öyle olacak. Bir süre sonra petrol zengini Arap ülkeleri
arasında olacağız. M. Kemal’le başlayan dogmalardan sıyrılma çabamız adım adım duruyor.
Öğretmen Dünyası Dergisi bir çıra gibi belli bir
bölgeyi aydınlatıyordu. Artık o da ay sonunda ömrünü tamamlayıp öteki dünyaya
göçüyor. Başta Ulusal Eğitim Derneği Onursal Başkanı ve Dergi’nin baş
emekçisi Zeki olmak üzere, Dergi’nin sahibi Ulusal Eğitim Derneği yönetimine,
Dergi’nin gelmiş geçmiş ve bugünkü yöneticilerine teşekkür ediyorum.
Bu da gelir geçer. Hükümet yetkililerini, öğretmen,
öğrenci ve velileri kınıyorum.
Hepinize iyi uykular diliyorum.
Prof. Dr. Tahir HATİPOĞLU