Eğitim ve Kadın Sorunu



Geçtiğimiz hafta Cumhuriyet,aydınlanma ve ulus devlet düşüncesinin doğduğu yer olan Fransa’nın başkentinde 12 kişi katledildi. Dün 1,5 milyon insan Paris’te yürüdü, terörü lanetledi. Bizde ise Sultanahmet turizm bürosuna saldıran canlı bomba terörist kendisi ölürken bir polisimize de şehit etti. Bu olay Paris terörünün gölgesinde kaldı,yeterince aydınlatılmadı.

Ortadoğu’yu cehenneme çeviren orta çağ kalıntısı gerici terörü besleyen,silah dağıtan büyük güçler, soğuk savaş döneminde dinci örgütlenmeleri teşvik etmediler mi? Uzun erimde terörü ve gericiliği yenecek tek güç aydınlanma ve demokrasi düşüncesidir. Bu da eğitim sisteminin laik,eleştirel ve bilimsel olmasıyla gerçekleşir. Laik, aydınlanmacı bilimsel eğitim olmadan kalkınamayacağımızı bilmeliyiz. Siyasal iktidarın her yıl yaptığı değişliklerle eğitim programlarının içi boşaltıldı, bilimsellikten uzaklaştırıldı. Son 4+4+4’le ders çeşitliliği, sayısı ve saati sürekli arttırılan inanç temelli dersler aracılığı ile öğrencilere kadercilik anlayışı aşılanarak, edilgen bir kişilik geliştiriliyor. Diğer yandan kendisi gibi düşünmeyen insanların düşüncelerine,saygılı ve hoşgörülü davranamayan gençlik, günlük hayatta karşılaştığı sorun ve problemlere dinden aldığı referanslarla çözmeye kalkıyor. Bu durum “ Dindar ve kindar.” bir gençliğin yetişme nedeni olacaktır. Bu yüzden sorunun kaynağı eğitimdir,diyoruz. Kutsal mekan yeri olan cami, inancın yeridir,tartışılmaz,örtülü girilir. Okul ve üniversiteye başını örterek giren öğrenci,daha baştan bilimsel düşünceyi reddeder.

Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşı verilerek kurulan Türkiye Cumhuriyetinde, padişahlık ve hilafet düzeni daha iyi sayılır oldu. Kadının toplumsal yaşam içindeki yerinin ve işlevinin dinsel açıdan belirlenir olması bunun kanıtıdır. Kadın ve erkeğin aslında eşit olmadığı vurgusundan hareketle, kadın toplumsal yaşamdan yalıtılarak kapalı bir dünya da yaşatılmak isteniyor. Kadın ve erkek elbette farklı biyolojik yapılara sahiptir. Ancak toplumda ki hakları görev ve sorumluluklar açısından eşittir. 21.yy.da kadına biçilen rol; bilim,sanat,ekonomik,siyasal ve sosyal yaşamdan uzak, erkek egemen bir toplumda erkeğe boyun eğen anlayış olmamalıdır. Sağlık Bakanının “Anneler, annelik kariyerinin dışında bir başka kariyeri merkeze almamalıdır.” sözü kadına çalışma hayatından çıkış kapısı aralıyor. Üç ve daha çok çocuk doğurma teşvikleriyle gelmekte olan ekonomik krizin taşıracağı işsizlik havuzu belli bir seviyede tutulmak isteniyor.

İslam inancına göre kadın erkekten sonra gelir,erkek egemenliği altında yaşar. İslam coğrafyasında kadın erkek eşitliğine ulaşmak için aydınlanma ışığında laik ve bilimsel eğitim yolunda daha çok yol almak gerekir.

A.FUAT ÖZKAN

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)