CHP’nin Önceliği



Yaklaşan genel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin stratejisinin demokrasi, özgürlük, insan hakları vb. entelektüel söylemler yerine “yoksullukla mücadele”ye dönük ekonomi politikalarının oluşturacağını Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı. Yurttaşlarımızın sürüklendiği konum açısından doğru bir karardır. Çünkü yurttaşlarımızın önceliği siyasal iktidar tarafından sürüklendikleri borç ve yoksulluk sarmalından nasıl kurtulacağıdır. Evini bir ekmek götürmede, çocuğunun okul giderlerini karşılamakta çektiği zorlukları aşarak antidemokratik uygulamalar, meydanlarda uygulanan polis şiddeti, oluşturulan “baskıcı/sansürcü devlet” anlayışı fazla ilgilerini çekmiyor. Siyasal iktidarın baskıcı/sansürcü, kumpasçı, entrikacı, soyguncu, yankesici politikalarının ayırtını varamıyor.

Siyasal İslamcı iktidar, devamlılığını yoksullaşmanın getirdiği bağımlılıktan geçtiğini biliyor. Bu nedenle yurttaşlarımız iki yöntemle bağımlı kılınmaya çalışılıyor. Yurttaşlarımızı bağımlı kılma yollarından ilki ölçüsüz borçlandırmadır. Borçlandırmanın yolu tüketici kredileri, kredi kartları, toplu konut uygulamalarıdır. Köylerinden/beldelerinden kopartılarak kent varoşlarına getirilen, binlerce alt gelir gurubu aile ucuz konut sahibi yapmak söylemiyle on/on beş yıl gibi uzun süreli borçlandırılarak iktidara bağımlı kılındılar. Düzenli işi, yeterli geliri olmayan aileler aylık ev kredisi borçlarını ödeyebilmek için sosyal yaşamdan kopmuş, konutlarının içine hapsolmuştur. Orta gelir gurubunda bulunan yurttaşlarımız ihtiyaç, araba, konut kredileri ve kredi kartları ile ölçüsüz borçlandırılarak bankalara bağımlı kılındı. Siyasal iktidarın özendirmeleri ile 2002 yılında kullanılan konut, taşıt, ihtiyaç kredisi tutarı 2014 yılında yaklaşık 126 kat artmıştır. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre tüketici ve konut kredisi kullananların sayısı 15 milyon kişiye ulaştı. Aynı dönemde kredi kartları ile yapılan harcamalar 4.3 milyar liradan 79.2 milyar liraya yükselmiştir. Kullandıkları kredileri/kredi kartları borçlarını ödemeyenlerin sayısı sürekli artıyor. Merkez Bankası verilerine göre bankalarda takibe giren kredi kartı borcu miktarı 20 Şubat (2015) itibari ile bir önce ki yıla göre yüzde 10.39 artışla 6 milyar liraya yaklaştı.

Yoksullaşan, borç sarmalında boğulan yurttaşlarımızı bağımlı kılmanın diğer yolu yapılan sosyal yardımlardır. Sosyal yardım uygulamalarından yararlanmak için hiçbir ölçüt dikkate alınmıyor. Yapılan yardımlarda öncelik siyasi taraftarlıktır. Başvuran herkes yardıma ulaşabildiği gibi alması için özendiriliyor. Bugün Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı ve belediyeler tarafından yapılan yardımlardan yararlananların sayısı 2 milyon aile, sağlık hizmetlerinden yaralanan yeşil kartlı sayısı 9.5 milyon kişiye ulaşmıştır. Sosyal yardım alanlar arasında yapılan bir araştırmada yardım almanın yaşam biçenine döndüğü, bağımlılık yaptığı saptandı. Ailelerin çoğu yardımsız yaşamayız diyor. Yardım alanların üç kişiden ikisi işsiz olmasına karşın iş aramıyorlar. Neden iş aramadıkları sorulduğunda yardımların kesileceğini, yeşil kartlarının elinden alınarak sağlık hizmetlerine ulaşamayacaklarını ileri sürüyor. Kısacası uygulanmakta olan yardım politikası insanlarımızı yardımları bağımlı kılarak tembelleştirmekte, üretimden koparmakta ve yoksulluğu sürdürülebilir kılıyor. Çalışma, üretme kültürünü yok ettiğinden, yardım kesilir aç kalırım korkusu nedeniyle iktidara bağımlı kitle oluşmasına sağlamaktadır.

Yaklaşan genel seçimlerde CHP’nin başarılı olmasının yolu yurttaşları borçlarından/yoksulluktan kurtaracak politikalar üretmesinden geçmektedir. Sayın Kılıçdaroğlu’nun “yoksullukla mücadele”ye temel aldık söylemi bu nedenle önemlidir. Eğer yurttaşlarımızı borçlarından kurtarıp özgürlüğüne kavuşturmazsak siyasal İslamcı iktidar önümüzde ki on yıla teslim almakla yetinmeyecek, tüm geleceğimizi esir alacaktır.

İrfan O. Hatipoğlu

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)