Nevruz ve Çözüm Süreci



Abdullah Öcalan 2013 Nevruzu'nda okunan mektubuyla sürecin başlangıcını ilan etti. 2014'te sürece ilişkin tereddütleri, son mektubunda ise süreçte yeni dönemin başladığı vurgusu vardı.

Çözüm süreci başladıktan sonra Abdullah Öcalan'ın 2013 Nevruzu'nda Diyarbakır'da okunan ilk mesajı 'Türkiye'deki PKK'lılara geri çekilme' çağrısı içeriyordu.

2013'te silah bırakma

Sık sık "Yeni bir dönem başlıyor" vurgusu yaptığı mesajında Öcalan, geri çekilme çağrısının zeminini ise şu sözlerle anlatmıştı:

"Silahlı direniş sürecinden, demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor. Artık silahlar sussun, fikirler ve siyaset konuşsun noktasına geldik. Silah değil, siyaset öne çıkıyor. Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakma değil, daha farklı bir mücadeleyi başlatmadır."

Geri çekilme çağrısı dışında o mesajdan akıllarda kalan İslam bayrağı altında ortak yaşam vurgusu ve "Misak-ı Milli'ye aykırı olarak parçalanmış ve bugün Suriye ve Irak Arap Cumhuriyetinde ağır sorunlar ve çatışmalar içinde yaşamaya mahkûm edilen Kürtleri, Türkmenleri, Asurileri ve Arapları birleşik bir 'Milli Dayanışma ve Barış Konferansı' temelinde kendi gerçeklerini tartışmaya çağırıyorum" sözleriydi.

2013 mesajı bir ilkti ve her cümlesi çözüm süreci açısından anlamlı bulunmuştu. Ancak 2013'te Öcalan'ın verdiği bu mesajdan sonra sadece süreç için değil tüm Türkiye açısından önemli gerilim alanları ortaya çıktı.

Önce Gezi olayları, ardından 17 ve 25 Aralık soruşturmaları sürecin ilerleyişini yavaşlattı. Önce geri çekilme durdu, sürecin görünen ve gidişatın anlaşılmasını sağlayan tek göstergesi niteliğindeki HDP-hükümet görüşmeleri aksamaya ve bazı sorunlara takılmaya başladı.

Karşılıklı güven bunalımı yaşanırken 2013 Nevruzu'nda okunan mesajla ilan edilen süreçte ikinci Nevruz yaklaştı. Çünkü artık Nevruz süreç açısından önemli bir milattı. Gözler Öcalan'ın 2014 Nevruzu'nda vereceği mesajdaydı.

2014'te hükümete çağrı

Diyarbakır'da Nevruz alanında okunan yeni mesajda bu defa yaşanan sorunların yansımaları vardı. Öcalan 2014 mesajında, "Tarih bize göstermiştir ki eğer kararlı bir barış önderliği sergilenemezse tarihsel sorunlar bildiğini okur ve genellikle çok kayıplı dönüşümlerle cevaplarını üretirler. Önümüzde en yakıcı bir şekilde cevap bekleyen şey, birbirlerini tekrarlayan darbelerle mi yoksa tam ve radikal bir demokrasiyle mi yola devam edeceğimiz sorusudur" dedi ve ardından da müzakerelere geçilmesi talebini dile getirdi: "Gelinen noktada müzakere sistematiği için yasal bir çerçeve kaçınılmaz olmuştur."

2014 Nevruzu'ndan sonra çözüm sürecinde sorunlar devam etti. Türkiye iki seçim geçirdi; yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Ardından ise en önemli dönüm noktası yaşandı, Kobani'nin IŞİD tarafından işgaliyle başlayan 6-7 Ekim olayları. Görüşmeler kesildi, tarafların yeniden masaya oturmasına kadar yaşanan sancılı süreçlerden sonra çözüm süreci net bir çağrı ve 2013 Nevruzu kadar anlam yüklenen Dolmabahçe açıklamasıyla yeniden canlandı. Öcalan PKK'ya silah bırakma kararı almak üzere 'kongreyi toplayın' çağrısında bulundu.

Ve yeniden Nevruz yaklaşırken Öcalan'ın Nevruz'da farklı bir mesaj verip vermeyeceği tartışılmaya başlandı. Hükümet, Öcalan'ın silah bırakma için toplanacak kongrenin tarihini net olarak belirlemesini istedi. HDP kanadı ise sekretarya ve izleme heyetinin devreye girmesini, yani Öcalan'ın 2014'te çağrısını yaptığı müzakere sürecinin başlamasını. Sekretarya oluşturuldu, yeni mahkûmlar adaya gitti ama izleme heyetinde yer alan isimler konusunda büyük ölçüde uzlaşma sağlanmış olsa da heyet İmralı Adası'na gitmedi. Hükümet kanadından da, HDP kanadından da gelen ortak bilgiler heyetin bir hafta sonra İmralı Adası'na gideceği yönündeydi.

HDP'nin İmralı heyeti adaya gidip Öcalan'ın mesajını aldıktan sonra ise süreçte yeni bir sürpriz daha yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan izleme heyetine olumlu bakmadığını açıkladı.

2015'te kongre çağrısı

Öcalan'ın Cumhurbaşkanı'nın bu açıklamasından bir gün önce verdiği mesaj Diyarbakır Nevruzu'nda okundu. Bu defa sadece iki sayfadan oluşan mesajda, hükümetin beklediği kongre tarihi yoktu ama Öcalan çağrısını yineledi. Dolmabahçe açıklamasında mutabakata varıldığını vurguladı ve "PKK'nin Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli görmekteyim" dedi. Bir sonraki cümlesinde ise bu kongre öncesinde atılmasını istediği adımlara yer verdi, "Umarım en kısa sürede ilkesel mutabakata varıp parlamento üyeleri ve izleme heyetinden teşkil edilen bir 'Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu'ndan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etmek durumunu yaşarız." Yani net tarih olmadığı gibi kongre öncesinde izleme heyeti ve Meclis'ten milletvekillerinin katılımıyla Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu oluşturulup kongre aşamasına bu yolla gelinmesini istiyordu Öcalan. Süleyman Şah Türbesi'nin taşındığı Eşme için "Eşme ruhu" ifadesini kullanması, bunu "halklarımız arasında yeni tarihin sembolü" olarak tanımlaması da açıklamanın en önemli bölümlerinden biriydi.

2014 mesajında hükümete seslenen Öcalan bu defa hükümetten beklentilerini satır aralarında dile getirdi. Dolmabahçe'de okunan 10 madde ile ilgili mutabakat vurgusu, ayrıca TBMM'den milletvekilleri ile henüz son noktaya gelmeyen ve Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarından sonra akıbeti merak edilen izleme heyetinden isimlerin de katılımıyla oluşturulacak 'Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu'nun oluşturulması da bu talepler arasında sayılabilir.

Öcalan'ın mesajı Nevruz alanında nasıl karşılandı?

Sabah saatlerinden itibaren her yıl olduğu gibi bu yıl da çocuk, genç, yaşlı yüzbinlerce kişi Diyarbakır'daki Nevruz kutlamalarının yapıldığı alanını sabahın ilk saatlerinden itibaren doldurmaya başladı.

Soğuk hava ve yağmura rağmen alan hıncahınç doluydu.

Hatta öyle ki sahnenin önünde bulunan ve gazetecilerin kullanımı için hazırlanan platform alandaki Nevruz ateşinin yakılmasından çok önce, bariyerleri yıkıp gelenler izdihama neden oldu.
IŞİD saldırıları nedeniyle coşku daha azdı

Coşku bir önceki yıla oranla daha az gibiydi zira konuşmalarda da vurgulandığı gibi İŞİD saldırıları sonucunda yaşanan ölümler, bayram havası coşkusunu azaltmışa benziyordu.

Gazeteci olduğumuzu söylediğimizde Haseke'de gerçekleşen saldırılar ve İŞİD'in elindeki Peşmergelerle ilgili herhangi bir gelişme olup olmadığı yönündeki sorular ve buna eşlik eden kaygılı gözler de coşkunun neden azaldığını özetliyordu.

Alanda birçok kişinin elinde YPG (Halk Savunma Birlikleri) ve YPJ (Kadın Savunma Birlikleri) bayrakları ile birlikte Kobani'deki çatışmalar sırasında hayatını kaybeden savaşçıların posterleri vardı.
Öcalan'dan sonra en çok alkış Asya Abdullah'a

Abdullah Öcalan'ın mesajından sonra en fazla tezahürat ve alkış, PYD (Demokratik Birlik Partisi) Eş Başkanı Asya Abdullah için geldi.

Abdullah konuşmasını yerel kıyafetler ile yaptı.

Bir önceki gün Diyarbakır Tabip Odası 'nın verdiği "Barış, Dostluk ve Demokrasi" ödülünü alan Asya Abdullah "Kobani enternasyonal direnişin adıdır" diyerek Kobani çatışmaları sırasında hayatını kaybeden birçok yabancı savaşçının ailesine selam gönderdi.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nden gelen ve yedi parti adına konuşma yapan Rebwar Ahmet de konuşmasında barış sürecini desteklediğini, Öcalan'ın özgür kalması gerektiğini söyleyerek "Kürdistan IŞİD saldırıları altında. PKK, Peşmerge, YPG, YPJ hep birlikte onlara karşı mücadele ediyor" diyerek IŞİD'e karşı Kürtlerin birliğine dikkat çekti.

13 Mart'ta Abdullah Öcalan'ın serbest kalması yüzlerce Cizreli yürüyerek Diyarbakır'a kadar geldi. Yürüyüşün temsilcilerinden bir genç sahnede "Başkanımızın özgür bırakılması için gerekirse İmralı'ya kadar da yürürüz" dedi.

Nevruz alanına gelen insanların büyü bir kısmı, Abdullah Öcalan'dan gelecek olan mesajı bekliyordu.
Soğuk havada mektup bekleyişi

Bu sırada bastıran yağmura rağmen gözler sahnede okunacak mesajdaydı. Yağmurda şemsiyelerinin altına sığındığım Sibel ve Dilan kardeşler de "Mektubu bekliyoruz, okunur okunmaz gideceğiz. Hava çok soğuk" dediler.

Pervin Buldan mektubun Kürtçesini okudu ama çeviri çok iyi anlaşılmadığı için birçok kişi Sırrı Süreyya Önder'in okuyacağı Türkçe mektubu bekledi.

Mektubun Türkçesi okunduğu sırada birden kesilen yağmur ve açılan güneş ile birlikte Sırrı Süreya Önder'in "Sayın Öcalan'ın sesi gelince bu baran ve fırtına dindi, güneş doğdu" sözü büyük alkış aldı.

Abdullah Öcalan, mektubunda Dolmabahçe'deki açıklamaya vurgu yapıp daha önce belirlemiş olduğu 10 maddenin hükümet tarafından hayat geçirilmesi karşılığında PKK'ya silahlı mücadeleyi gündemiyle kongre çağrısı yapıyordu.
Mektup okunurken alandakiler pür dikkat kesildi

Öcalan'ın Kobani için gönderdiği selam ile birlikte hep bir ağızdan alandan "Bijî Berxwedana Kobani, Bijî Serok Apo" sloganları yükseldi. Alandaki yüzbinler pür dikkat kesilmiş mektubu dinliyordu ve Öcalan'ın barışçıl mesajları insanları rahatlatmışa benziyordu.

Öcalan'ın çağrısını cep telefonuyla kaydederek dinleyen Şerif adındaki öğretmen "Malum bu tarihi bir an ve ben de de bu tarihi kayıt altına alıyorum" diyerek gülüyordu.

Ahmet Yalçın da "Öcalan her seferinde barış çağrısı yapıyor, Kürtlerin barış içinde demokratik bir ülkede yaşaması için çabalıyor fakat maalesef hükümet her zaman olduğu gibi bu sefer de oyalıyor. Bence hükümet Öcalan'ın belirlediği 10 maddenin altında ezilecek" diyerek 21. yy'da Ortadoğu'da barışın ancak Kürtler eliyle sağlanabileceğini söyledi.
Silahlı mücadeleyi sonlandırma konusunda farklı yaklaşımlar

19 yaşındaki Ömer Faruk da "Mektubun içeriği çok pozitif. Artık barışın gelmesi gerekiyor ve İnşallah hükümet de bu çabaları destekler" dedi.

Taksi şoförü olduğunu söyleyen Serdar Dakman, mektubu olumlu karşıladığını belirtti ama hükümetten umutlu değildi: "PKK'nın silah bırakmasını istiyoruz ama Kürdistan'in dört tarafı ateş altında iken silah bırakması pek doğru değil. PKK silahlı gücümüz, onun bu koşullarda silah bırakmasını nasıl isteriz?" şeklinde konuştu.

Vasfi Coli, Silopi'den yedi arkadaşıyla gelmiş. "Öcalan halkı için her zaman olumlu şeyler ister. Biz her zaman barış istiyoruz ve o da bu isteğimizi dile getirdi. Devlet adım atmadan PKK’in silah bırakmasını istemiyoruz" yorumunu yaptı.

Öcalan'ın mektubundan kısa süre sonra sahne sanatçılarındı.

Mesajdan sonra katılımcılar yavaş yavaş dağılmaya başladı.

Meydan ise davul zurna eşliğinde büyük bir coşkuyla halay çeken gençlere kalacaktı.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)