Sandık nerede?



Insanın yetişmesi kolay bir prosedür değil. Her insan kendine has öz kişiliğiyle, birey olarak dünyaya gözlerini açar ve duyularını kullanarak içgüdüsel eğitilme arzusu ile etrafını algılamaya başlar. Anne, baba, kardeş, arkadaş, öğretmen, mahalle, medya araçları, literatür, yani dış etkenler bu temel karakterin üzerine bir kişilik inşa eder.

Toplum bilinci bu şekilde kollektif anlamda (yeterli veya yetersiz) eğitilmiş, yetiştirilmiş ve kaydetmiş insanlardan oluşan kişiliklerden, kitlelerden oluşur. Bir düzeye gelindikten sonra, alıcı olma hali indirgenerek, verici olmaya başlanılır. Edinilen izlenim, anlayış, bilgi ve tecrübe, gelen nesillere aynen aktarılır. Bu sadece eğitim düzeyi olarak degil, hal ve hareket, yaşam tarzı, davranış, üslûb, şive ve daha birçok şekilde yansır.

Görünen o ki türk toplumunun bir kesimi yüzeyselliği ve temel kuralları geçiştirmeyi seven bir kitle. Olgunun görünür tarafına odaklanan bir anlayış hakim genelde. Örneğin bir ev inşa edildi, bir davetli geldiğinde evin temelini incelemeyeceğinden, işlevsel, yapısal ve estetik tasarım ön plandadır. Sunum nasıl? Döşenmiş parke gösterişlimi? Duvar kağıdının desenleri zevklimi seçilmis? Mobilyalar şatafatlımı?

Yapının uzun ömürlü, sağlıklı, eko sisteme uyumlu, nefes alabilir, zararlı kimyasal içermez, pis havayı filtreler, deprem, sel, yangın gibi doğal afetlere karşı dayanıklı olması arka plandadir. Hatta bunlardan ödün verilebilir. Genel felsefe bu yönde. Istisnaların kaideyi bozmama şartıyla tabi.

Siyasette´de durum pek farklı değil. Görüntü zaman zaman ters gelmemek´le, birçok konuda Türkiye´den fazla gelişmiş ülkelerden, daha progresif tavırlar göze çarpıyor. Özellikle vaat etme safhasında.

2001´e dönülüp Ak partinin hani henüz ak olduğu dönemin parti proğramına bakıldığında, akla gelen ilk soru ?Sandık nerede?" olsa gerek. Mantıklı vaatler içeriyor çünkü, okunduğunda oy verme ihtiyacı doğuyor adeta.

[.]ekonomik kalkınma hamlesini başlatacak; gelir dağılımındaki bozuklukları düzeltecek; yoksulluğu ortadan kaldıracak; küskünlükleri giderecek; birleştirici, kucaklayıcı, toplumsal barışı temin edici, kurumlarla yurttaşlar arasında güven sağlayıcı, yeni ve dinamik bir siyasal irade gerçekleştirebilir.[.]

Ekonomik kalkınma hamlesi´nin başlatıldığı doğru. Geri kalan kısım için, varılan noktanın ortada olmasıyla, yorum yapmaya ihtiyaç duyulmayabilir.

Programın tümü buna benzer vaatlerle dolu. Özelikle bu cümle pes dedirtecek türden:

[.] Toplumları ve devletleri tahrip eden yozlaşma, yolsuzluk, usulsüzlük, çıkarcılık, iltimas, hukuk önünde ve fırsat açısından eşitsizlik, ırkçılık, partizanlık, despotluk gibi olumsuzluklar Partimizin en yoğun mücadele edeceği alanlardır. [.]

Parti proğramı hak ve özgürlüklere geniş yer ayırarak, kaleme oldukça çağdas düşünülerek alınmış. Basın özgürlüğü unutulmamış:

[.] Partimiz, bütün vatandaşlarımızın, özgür haber alma ve düşüncelerini yansıtma hakkını esas kabul eder. Çağımız demokrasilerinin vazgeçilmez koşullarından biri özgür medyanın varlığıdır. Başta Anayasa olmak üzere medyaya ilişkin tüm yasal çerçeve ele alınarak, medyanın ifade özgürlüğüne getirilen ve demokratik toplum düzeninin gerekleri ile bağdaşmayan yasak ve cezalar kaldırılacaktır. Yazılı ve görsel medyanın özgürlükleri titizlikle korunacak ve tekelleşmeye fırsat tanınmayacaktır. [.]

Şimdi bu söylemin karşısına CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonunun sunduğu? Kalemi kırılan gazeteciler" raporu veya ABD merkezli düşünce kuruluşu Freedom House'un 2014 Basın Özgürlüğü Raporu koydulduğu takdirde, araya büyük bir uçurum açılıyor ve uçuruma maalesef sorumlular değil, gazeteciler düşürülüyor.

İç tasarım göze hitap edecek şekilde uyarlanarak, aklı başında, demokratik toplum özlemi duyan vatandaşa dahi beğendirilmiş vaktiyle, zira girişte belirtildiği üzere, bir insanın gelişiminin kolay bir prosedür olmaması, temeldeki eksiklik - tüm yapıyı kullanılamaz hale getirsede, iç tasarımın daha farklı motiflerle belli kesimler tarafından hâlâ beğendirilebiliyor olmasını ve beğenilmeye de devam edilmesini, anlaşılır kılıyor.

Erhan Balaban
erhan.balaban@sowi.uni-giessen.de 

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)