Kurtuluş Savaşı'nın İlk Propaganda Afişi



Atatürk Samsun'a çıktıktan sonra hazırlatılan Kurtuluş Savaşı'nın ilk propaganda afişi... Afişin üstünde Osmanlıca "Halaskaranı İslam" (İslam Kurtarıcıları) yazıyor. Atatürk ve silah arkadaşlarının emperyalizme karşı verdikleri Kurtuluş Savaşı sayesinde bu topraklarda Müslümanlar ve Müslümanlık özgürlüğe kavuşmuştur. Bakmayın siz Atatürk düşmanlarının yalanlarına! (S.MEYDAN)

Her açıdan tüm ayrıntılarının düşünüldüğü çok şey anlatan değerli bir kitap adeta. Etrafında, Mustafa Kemal ATATÜRK’ den tut da cennet vatanımıza ‘’YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’’ deyip canı pahasına sahip çıkan kurtuluş savaşı kahramanlarımızla dolu. Afişin ortasında tüm görkemiyle asil bir ‘’TÜRK KADINI’’ elinde bir kama göğsünde ay yıldız
Samsun Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanı Necmi Çamaş afişle ilgili şunları söyledi:

"Çok kıymetli bir eser. Bizim edindiğimiz bilgelere göre taş baskı üzerine yapılmış milli mücadelenin ilk propaganda afişi. Mesut Pektaş isimli İzmit'te yaşayan bir duyarlı insanımız milli mücadele şehri Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolda ilk adımın atıldığı şehir Samsun noktasından hareketle 'bu oranın müzesine yakışır' diyerek getirdi ve müzemize hediye etti. Gerçekten çok büyük ders alınması gereken, o zor günlerde insanımızın milli mücadeleye bakış açısı ile ilgili unsurların neler olduğu konusunda içselleştirilmesi gereken bir afiş olarak görüyorum. Herkesin görmesi gereken bir eserimiz."

Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan ve Avrupa Müze Akademisi'nin (EMA) düzenlediği 'XX. Luigi Micheletti Award Müze Yarışması'nda Avrupa'nın en iyi 6 müzesinden birisi seçilen Samsun Kent Müzesi 2 yılda 200 bin ziyaretçi sayısına ulaştı. Samsun'un tarihinin ve kent yaşamının anlatıldığı müzede sergilenen eserler arasında en çok dikkat çeken parça ise milli mücadelenin ilk propaganda afişi oldu. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurutuluş mücadelesini başlatmak üzere Samsun'a çıktığı dönemde, milli mücadeleye destek sağlanması amacıyla basılan afişin başlığında Osmanlıca 'Halaskaran-ı İslam' Türkçe 'İslam kurtarıcıları' ibaresi bulunuyor. Afişte Mustafa Kemal Atatürk ile 13 silah arkadaşının fotoğrafları yer alıyor. Türk Bayrağı ve iki asker resminin bulunduğu afişin orta kısmında ise üzerinde 'Türk Bayrağı'ndan bir elbise bulunan sağ elinde bir kama, sol eli ile haritadaki Misak-ı Milli sınırlarını gösteren bir kadın resmi bulunuyor. Kadın resminin ayrıca Türklerin Anayurdu'nu da temsil ettiği belirtildi. Taş baskı yöntemiyle basımı yapılan ve İzmit'te yaşayan Mesut Pektaş'a ailesinden kalan afiş, 2 yıl önce Samsun Kent Müzesi'ne bağışlandı.
ATATÜRK’ÜN KADIN HAKLARI KONUSUNDAKİ FİKİRLERİ VE BU ALANDA GERÇEKLEŞTİRDİĞİ KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK

Atatürk Meşrutiyet döneminin bütün düşünce akımlarını ilgiyle izlemişti. Ülkesinin sorunlarını yakından incelemiş, bunlar üzerin­de çok düşünmüştü. Türk kadınını “ikinci sınıf” insan durumundan kurtarmanın zorunlu olduğu sonucuna ulaşmıştı.
Yüzyıllardır, yarım tedbirlerle bir yere varılamamıştı. Yarım tedbirlerle ne hukuk ne de eğitim çağdaşlaşabilir, ne Türk kadını ne de ülke kurtarılabilirdi.
Tek bir çıkış yolu vardı. Devlet yapısını, eğitimi, hukuku, kadının statüsünü lâikleştirmek, kimsenin dinî inancına ve vicdan hürriyetine karışmadan din ile devleti, din ile hukuku ayırmak; aklın ve çağın gerektirdiği yola girmek.
Atatürk’ün kadın hakları konusunda getirdiği büyük ve köklü değişiklikler, ancak akılcılığın ve lâikliğin benimsenmesiyle başarılabilirdi.15”

Atatürk’ün daha 1916’da, Doğu Cephesinde komutan olduğu sırada, karargâhındaki arkadaşlarıyla sohbet ederken, kadınlara sosyal haklar tanınması; annelerin iyi yetiştirilmesinin topluma sağlayacağı yararlar; çalışma hayatında kadınlara da yer verilmesi gibi konuları ele aldığını, yayınlanan “Hâtıra Defteri’nden anlıyoruz.ıs
1918 de tedavi amacıyla bulunduğu Karlsbad’da tuttuğu not­lar da gösteriyor ki, bir gün, gerekli yetki ve kudrete sahip olursa, sosyal hayatta istenen inkılâbı “bir anda gerçekleştirmeyi” daha o tarihte düşünmüştür.17

1923 yılının Ocak ayında, Cumhuriyetin ilânından dokuz ay önce, Atatürk, İzmir’de halkla konuşurken kadın konusundaki düşüncelerini cesaretle açıklamıştır:

“… Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur.. . Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur… Bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken öteki uzvu atâlette olursa, o toplum felce uğramış demektir.

Bizim toplumumuz için ilim ve fen lüzumlu ise, bunları aynı derecede hem erkek ve hem de kadınlarımızın elde etmeleri gerekir.

Kadının en büyük görevi analıktır. İlk terbiye verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse, bu görevin önemi tam olarak anlaşılır. Milletimiz güçlü bir millet olmağa azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de ka­ri ularımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı, kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamakların­dan geçeceklerdir.. Kadınlar toplum yaşamında erkek­lerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destek­çisi olacaklardır”.18

Atatürk Türk kadınının cevherini, yüksek değerini yakından görüp tanımıştı. Şehirlerde, saraylardan yayılan kötü âdet­lerin etkisi altında, kafes ardında yaşayan kadınlar vardı. Ancak, bir de, yurdun her köşesinde, kocasıyla omuz omuza üretim çabalarına katılan köy kadınları vardı. Atatürk onlardan saygıyla söz eder:
“… Tarlalarda erkeklerle birlikte çalışan, merkeplerine binerek öteberi satmak için kasabadaki pazar yerine giden, oralarda bizzat yumurta ve tavuğunu, buğdayını satan, ondan sonra kendisine gerekenleri bizzat satın alan, köyüne dönen ve çalışmalarının hepsinde koca­larına, kardeşlerine yardımcı olan kadınlar… Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi iş anlayanlara ve hesap yapanlara rastladım”.19
Atatürk’ün Türk kadınına beslediği saygı, Bağımsızlık Savaşı’ndaki tecrübeleriyle iyice perçinleşmiştir. 1923 yılında, Konya’da konuşurken, bu saygısını büyük bir içtenlikle dile getirir:
“… Dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadı­nından fazla çalıştım…, milletimi kurtuluşa ve zafere gö­türmekte Anadolu kadını kadar emek verdim’ diyemez. … Belki erkeklerimiz memleketi istilâ edenlere karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında hazır bulundular. Fakat erkekleri­mizin teşkil ettiği ordunun hayat kaynaklarını kadın­larımız işletmiştir… Çift süren, tarlayı eken, orman­dan odunu, keresteyi getiren, mahsulleri pazara götüre­rek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber, sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin harp malzemesini taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilâhî Anadolu kadınları ol­muştur. Bundan ötürü, hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükran ve minnetle son­suza kadar aziz ve kutsal bilelim”.20
Kurtuluş Savaşında da kadının rolü nedir?” diye soran olursa eğer... Bu olağanüstü afiş ona mükemmel bir cevaptır.
Hani şimdi “kadının siyasetteki yeri”, “kadın kotası” diye tartışıyoruz ya...
Afişin altındaki kartta şöyle yazıyor: “Kadın elindeki kamayla Misakı Milli’ye işaret ediyor...”
Çiziyor yani... Bir milletin kaderini kazıyor tarihe.
Bir kurtuluş savaşı ve kadın ancak bu kadar güzel anlatılır...
Bizim var olma sebebimiz olan bu bağımsızlık savaşımız ‘’KURTULUŞ SAVAŞI’’ nın bedelini kanlarıyla ve canlarıyla var olan her şeyleriyle ödeyen ve başarıya ulaştıran, asil ve aziz tüm şehit ve gazilerimizin, ATATÜRK ve silah arkadaşlarının, vatansever tüm milletimizin, ruhları şad olsun...Allah hepsinden razı olsun…Onlara olan borcumuzu hiçbir zaman ödeyemeyiz hatta canlarımızı versek yine de ödeyemeyiz. Tek bir ödeme yöntemi var o da onlara layık bir, ‘’TAM BAĞIMSIZ’’-‘’ANTİ EMPERYALİST’’-‘’ATATÜRKÇÜ’’ birey, millet ve vatan olup ‘’TÜRKİYE CUMHURİYETİ’’ olmaktır.
Son bir vefa notu; Sayın; Mesut Pektaş beyefendiye, Kurtuluş Savaşı’mıza ait olan, milli bir değer taşıyan bu eserimizi hiç bir karşılık beklemeden yalnızca vatan ve millet aşkından dolayı getirip müzeye teslim etmesi beni derinden etkilemiştir. İşte cennet vatanımız TÜRKİYE CUMHURİYETİ, böyle asil, vatansever, insanlar sayesinde kurtulmuştur. İstese bu afişi çok kolay bir şekilde çok yüksek paraya satabilirdi. Ama o asil bir insan satmadı. Ders almalı ve tekrar tekrar bu değerlerimizi düşünüp tüm şehit ve gazilerimize yakışır bir vatansever olmalıyız kardeşlerim. Ayrıca herkesi de SAMSUN’ a, bu müzeye ve bu afişin aslını görmeye, o Kurtuluş Mücadelemizin ayak izlerini görmeye, koklamaya, hissetmeye davet ediyorum dostlar.
Faydalanılan Kaynaklar;
***Prof. Dr. Turhan FEYZİOĞLU
15 T. Feyzioğlu, age., s. 192-207.
18 Şükrü Tezer, Atatürk’ün Hâtıra Defteri, T. Tarih Kurumu yayını. Ankara 1972, s. 75-76.
17 6 Temmuz 1918 gününe ait notları (nakleden A. Âfetinan, “Türk Kadın Haklarının Tanınmasının Kültür Devrimindeki Önemi” (Atatürk Önderliğinde Kültür Devrimi, RCD Semineri) Ankara 1972, s. 115.
18 31 Ocak 1923, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, c. II, 2. baskı, Ankara 1959, 85-86.
19 31 Ocak 1923, Aynı eser, s. 86.
20 21 Mart 1923, Aynı eser, s. 147-148. Türk kadınının Bağımsızlık Savaşı’nda gösterdiği kahramanlığın örnekleri için bk. Burhan Göksel, ‘Atatürk ve Kadın Hak­ları”, “Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c. 1, sayı 1, s. 223-226; Sıdıka Tezel, age.,s. 7-10; A. Afetinan, Tarih Boyunca Türk Kadınının Hak ve Görevleri, İstanbul 1975,s. 102-103, Bekir Sıtkı Baykal, “Millî Mücadelemde Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, c. 1, sayı 1 ve 2.

***Sinan MEYDAN
16 Ağustos-2015- 20:57
***CNN TÜRK.com
29.05.2015 Cuma 11:52


Araştıran, yorumlayan, derleyen;
18/08/2015-13:26
YÜCE ATATÜRK DİYOR Kİ;
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN
TÜRKİYE HALKINA
YÜCE TÜRK MİLLETİ
DENİR.
''BENİM NAÇİZ VÜCUDUM BİR GÜN ELBET TOPRAK OLACAKTIR. FAKAT TÜRKİYE CUMHURİYET'İ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR’’
‘’NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE’’
‘’YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’’


HASAN KEMAL DURGUT
(TCHKD)

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)