Siyasette “Yırtık Donlu Nihat”


Her seçim öncesi parti genel başkanları adayları belirlenmek için yoğun(!) çalışama içine girerler. Bu çalışmalarda adaylar belirlenirken parti ile düşünsel/söylemde birliktelik, çalışmalara katkı koyma, örgütlerde görev alma vb. özellikler dikkate alınmaz. Parti içi demokrasi işletilmez, genel başkanların aradıkları özelliklerin başında “koşulsuz başkana bağımlılık” gelir. Etkili/yetkili kişilerin önerileri, genel başkanın yakın çevresi ile kurulan “ver ve al” ilişkileri, adayın ekonomik durumu öne çıkar. Bu tür ilişkilerin öne çıkması son on beş yılda siyasi yaşamda kast sisteminin oluşumunun önünü açtı. Adayların niteliklerinde aşınmalar oldu ve yeni politikacı tipi türedi.

Siyasi partilerde aday belirleme süreçlerinin merkezileşmesi milletvekili, belediye başkanı, meclis üyesi adaylarından istenen özelikler ve beklentileri değiştirdi. Siyaseti pahalandırdı/metalaştırdı ve kişiselleştirdi. Parti söylemlerine bağlılık yerine işini bilen/iş bitirici, genel başkana bağımlı olmak. Parti üst yöneticilerine kişisel bağışta bulunmak, seçim çalışmalarını yüklenmek aranan özelliklerdir.

Partilerde gelişen yeni anlayış partileri ve siyasi yaşamı olumsuz etkiledi. Partilerin yerel örgütleri çöktü. Parti ve takipçileri arasındaki ilişki koptu. Partilerine karşı ideolojik bağlılık aşındı, yerine çıkar eksenli birliktelik gelişti.

Siyasi yaşama işini bilir/iş bitiricilerin egemen olması beklentilerde ve uygulamada yeni anlayışları getirdi. Siyaset etik açıdan aşındı. Yerelde sıradan bir partilinin aday ya da parti yöneticisi olmasının koşullarını ortadan kaldırdı. Belediye başkanlığını, meclis üyeliğini, milletvekilliğini “kamusal hizmet” olmaktan çıkarmış; “yatır kazan” anlayışını egemen kılmaları nedeniyle parti içi kumpas kurma, entrika kurumsallaşmıştır. Parti mültezimlerinin türemesinin önü açılmıştır. Partilerin üst ve yerel örgütlerinin “parti mültezimleri” tarafından kontrol edilmesi söylemde farklılık olsa da uygulamada partileri eşitledi.

Parti mültezimi ve yeni politikacı tipine örnek olarak kendisini “yırtık donlu Nihat” olarak tanımlayan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’yi gösterebiliriz. Sayın Zeybekçi, Denizli/Tavas ilçesinde tarımla uğraşan yoksul bir ailenin çocuğudur. Eğitimini kamu yurtlarında, cemaat evlerinde kalarak tamamlamıştır. Çalıştığı özel sektör kurumlarında işini bilir/iş bitirici olarak tanınır. İş bitiriciliğini ek olarak cemaat siyaset ilişkileri iş dünyasında büyümesinin önünü açtı. AKP’nin iktidar olması; belediye başkanlığı, milletvekilliği arkasından bakanlık “yırtık donlu Nihat”ı çığa dönüştürdü. Boğazda dört milyon dolara yalı, Denizli’de ki kupon arazilerin sahipliği, oluşturulan kentsel rantlardan pay edinme… AKP’nin yerel mültezimi olarak il örgütünü, üyelerinin iradelerini teslim almış; partiyi özel mülkiyeti olarak yönetmektedir.

Yerel ve genel siyasi yaşamda işini bilir/iş bitirici “yırtık donlu Nihat”ların önünü kesemediğimiz sürece demokrasinin, insan haklarının, çağdaş yaşamın gelişmesi ve üretilen zenginliğin adil dağıtılmasının önünü açamayız. Partilerin mevcut yapıları ile buna yapmaları mümkün değil. Görev sivil toplum örgütlerine düşmektedir. Sivil örgütler tarafından başlatılacak “yaşamın her alanında demokratikleşme” kakışması önce partileri, sonra ülkemizi rahatlatacaktır. Bunu başaramazsak sıradan “üçüncü dünya ülkesi” olmaya kabullenmiş olacağız.

İrfan O. Hatipoğlu
Mustafa Kemal Üniversitesi
iohatip@hotmail.com

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)