Büyük Usta Levent Kırca



Kırca, bir süre önce karaciğer kanseri teşhisiyle Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi'nde tedavi görüyordu.

Kırca, babasının yaşamını yitirdiği Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde gazetecilere açıklama yaptı.

Babasının yazın başından beri kanser tedavisi gördüğünü ifade eden Umut Kırca, "Durumu 10 gündür kötüydü. Hepimiz buradaydık, yanındaydık. Çok üzgünüz, hepimizin başı sağ olsun. Büyük bir sanatçıydı. Türkiye'de 50 yıldır büyük işler yapmıştı" dedi.
Levent Kırca'nın diğer oğulları Oğulcan ve Özdeş Kırca da büyük üzüntü yaşadıklarını söylediler.

Sanatçının cenazesinin, ailenin alacağı karar neticesinde salı günü defnedileceği bildirildi.

Oya Başar, Levent Kırca'nın vefatının ardından konuştu

Sanatçı Levent Kırca'nın ölümü eski eşi Oya Başar'ı yasa boğdu. Oya Başar, acı haberin ardından bağlandığı televizyon yayınında, 'Biz onu çok sevdik' dedi.

Levent Kırca'nın vefatının ardından Oya Başar; 'Bu çok önemli bir şey benim için hayatımın 35 yılı çok değerli bir insan bugün bizden ayrıldı. Ama çocuklarımız ve biz buradayız. Hep dua edeceğiz onun huzur içinde yatmasını istiyoruz. Biz onu çok sevdik. Allah huzur içinde yatırsın inşallah. Levent Kırca'nın anlatılmasına gerek yok. Levent Kırca yaptıklarıyla vardı zaten. O Çok değerli bir insandı' dedi. Daha fazla konuşamayan Başar, gözyaşlarıyla telefonu kapattı.

Levent Kırca'dan veda mektubu

5. Bodrum Türk Filmleri Haftası’nda Levent Kırca’ya ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ verildi. Ödülünü almaya oğlu Oğulcan Kırca’yı gönderen usta tiyatrocu, yazdığı mektupla salondakileri duygulandırdı.

Bu yıl 5. defa Bodrum Türk Filmleri Haftası kapsamında Yaşam Boyu Onur Ödülü alan Kırca, İstanbul ‘da devam eden tedavisi nedeniyle törene katılamadı. Törene babası adına katılan oğlu Oğulcan Kırca, Levent Kırca’nın tören için yazdığı mektubu okudu.
Levent Kırca, ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü’ aldığı törene gönderdiği mektubunda ‘iki kardeşin çorap için kavga etmesi, komşu çocuğu kardeşlerden birine saldırınca bitmesini’ anlatarak ülkede yaşanan sorunların bir sonu olacağını hatırlattı. ‘Güzellikler paylaştıkça değerlenir, kötüler çoğaldıkça kanıksanır’ diye devam eden Kırca, “İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir?” diyerek kavganın bitmesi dileğini paylaştı.
Levent Kırca, mektupta şu satırlara yer verdi:
"1974’de TRT ile girdim hayatınıza. O günden bu yana baya bir zamanınızı aldım. 41 yıl… Yürekten teşekkür ederim, anılarınızda bana yer açtığınız için.
Hayatımda sayısız ödül aldım. Renk renk, biçim biçim. Altından olup da bir şey ifade etmeyeni de var, tenekeden olup da paha biçilmezi de. Aldığım ilk bir kaç ödülü çalışma masamın üstüne koydum. Çalışacak yer kalmayınca camlı bir dolaba koydum. Dolap isyan edince odamı onlara tahsis ettim. Evi istila ettiklerinde ise sokakta kaldım.
Arada bir onları ziyaret ettiğimde hiç dertleri olmadığını gördüm. Üzerlerindeki toza rağmen şikayet edeni yoktu. Hepsi yerini biliyordu. Birbirlerine saygılılardı. Hiç kavga etmediler. Birbirlerini yemediler. Bir arada mutlu mesut geçindiler. Altından da olsalar, tenekeden de olsalar, hepsi birer ödüldü. Hepsi eşitti.
İki kardeş bir çorap yüzünden kavga edebilirler. Ama komşunun çocuğu sorun çıkardığında iki kardeş birlik olur. Ev sahibi ile kiracı arasında problem olduğunda, bina yıkılacaksa birlik olurlar. O öbürünün tepesinden halı sarkıttığında kavga eden komşular, mahalle maçlarında birlik olur. Hacısı, ateisti takımı gol attığında sarılır, ağlarlar. Düşman ülke sana savaş açtığında ülke birlik olur. Toprağım dediğin adamın her işine koşarsın. Memlekette yüzünü bile görmek istemediğin, başka şehirde canın, memleketlin olur. Toprak aynı toprak, biraz tozlu, biraz killi. Su aynı su, biraz berrak, biraz kireçli. İnsan olarak birbirimizi sahiplenmek, birleşebilmek için uzaylıların dünyayı istila etmesi mi gerekir?
Güzellikler paylaştıkça değerlenir, kötülükler çoğaldıkça kanıksanır.
Geçmişlerimiz ve benim jenerasyonumdaki insanlar için, eskiler her zaman daha güzel gelmiştir insana. Daha sağlıklı, daha diri, daha dertsiz gelmiştir. Daha adaletli, daha umutlu gelmiştir.
Eski zamanlar; "Ah o eski zamanlardır"
Bu mektubumu sizlere değerli bir film festivali vesilesiyle yazıyorum. O yüzden benim için yeri çok ayrı olan bir yönetmenden alıntı yapmakta sakınca görmüyorum. Woody Allen'ın Midnight in Paris filminde zaman atlamaları vardır. Film günümüzde başlar, basit ama fantastik bir yöntemle sürekli geçmişe gider. Filmde o geçmiş dönemler içerisinde Ernest Hemingway, Dali, Picasso, T.S. Elliot, Edgar Dega, Luis Bunuel gibi önemi tartışılmaz insanlara rastlarız. Hepsi, hangi dönemde yaşıyor olurlarsa olsun, kendi geçmişlerinin her zaman daha iyi olduğunu ve ona özlem duyduklarını belirtirler. Hepsinin ağzından "Ahh, o eski zamanlar" cümlesini bir kez duyarız. Filmin ana önermesi ise sonunda en güzel ânın, içinde bulunduğun, yaşadığın an olduğunu belirtir.
Yaşadığımız şuan..
Şuan.. Elinizden yaşam boyu onur ödülünü alıyorum. Ödül vermek onore etmektir. Almaksa onore olmak. Düşünüp, cesaret edip, birşeyi hayata geçirdiğinizde, birileri için değer görüyorsa, sizi ödüllendirirler. Bunun karşılığı maddi karşılığından büyüktür. O işiniz için ödül alırsınız. Yaşam boyu onur ödülü ise, yaşamda yaptıklarınızın, varlığınızın ya da amacınızın topyekün mükafatlandırılması gibidir. Bu ödülün anlamı benim için çok büyük.
Bu ödülü de eve götüreceğim. Ama diğer ödüllerin arasında baş köşeye koymayacağım. Ödülsen ödüllüğünü bil. Diğerleri neredeyse oraya, yanlarına koyacağım. O da onlarla birlikte tozlanacak. Onlardan biri olacak. Yaşam boyu onur ödülü de olsan, cumhur’iyet altını da olsan, kimseye ayrı gayrı yapamam. Diğerleri tozlu raflarda dururken, sana saray şeklinde dolap yapmayacağım. Çünkü ödül de olsan, sana hak ettiğin anlamı veren içinde bulunduğu dolabın büyüklüğü ya da şekli değil, bizim sana verdiğimiz değerdir.
İster misin şimdi böyle dedim diye, bu ödül beni mahkemeye versin?
Güzel şeyler paylaşabildiysek sizinle, ne mutlu bana. Benim jenerasyonumda bir insan çabalarının meyvesini görememe durumuna mı üzülmeli, yoksa daha kötülerini yaşamayacak olduğu için teselli mi bulmalı şuan bilemiyorum.
Yine Woody Allen, ‘’Bir yönetmenin en büyük hatası, bu kötü senaryoyu çekerek adam ederim demesidir’’ der. Siz de yönetmensiniz. Ailenizi yöneten, işinizi yöneten.. Etrafınızı yöneten. ‘’Şu an’', yöneten. Birlik verip bu senaryoyu değiştirin ki, filminiz de iyi olsun.
Dik durun... Adil olun, sabırlı olun, enerjinizin sirayet etmesine müsaade edin.
Daha iyi bir dünyada görüşmek ümidiyle.
Atatürkle kalın,
cumhuriyetle kalın,
hoşçakalın!!"
http://sozcuhaber.blogspot.com.tr
Levent Kırca'nın hayatıını kaybetmesi üzerine Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Twitter hesabından bir açıklama yaptı


Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Levent Kırca’ya Obama’nın sopası sökmez. Çünkü O, Mustafa Kemal’in askeridir. Mavi bayraklı değildir; ay yıldızlı al bayraklıdır” ifadelerini kullandı.

CHP VE DSP’DEN BAŞSAĞLIĞI

Kırca’nın vefatı nedeniyle bir mesaj yayınlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Büyük bir halk sanatçısını, özgür, onurlu bir Cumhuriyetçiyi kaybettik. Levent Kırca toplumumuza ayna tutan ve insanımızın güzelliğini, saf ve temiz hiciv zenginliğini yaşatan, gerçek bir emekçiydi. Kırca gibi yöneticilerle alay edebilen sanatçıların baştacı edildiği bir Türkiye’den, toplumla alay eden yöneticilerin başta olduğu bir Türkiye’ye maalesef geldik.. Levent Kırca toplumun gücüydü.. Kaybımız büyüktür. Sanatını, hatırasını, eserlerini yaşatalım.. Ruhu şad olsun” ifadelerini kullandı. DSP Genel Başkanı Masum Türker de “Tiyatronun duayen ismi Levent Kırca unutulmayacak, daima sevgi ve saygıyla anılacaktır” dedi.

GENELKURMAY BAŞKANI’NDAN KIRCA MESAJI

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, hayatını kaybeden Levent Kırca için Kırca Ailesi’ne bir taziye mesajı gönderdi. “Değerli babanız, Türk tiyatro ve sinemasının asırlık çınarı, kıymetli sanat insanı Levent Kırca’nın siz sevgili ailesine, sanatsever dostlarına veda ederek sonsuz yolculuğuna uğurlanışını büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum” ifadelerini kullanan Akar, Kırca’nın vefatının sanat camiası ve memleketimiz için büyük kayıp olduğunu vurguladı.
26. Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da, resmi Twitter hesabından Kırca için “Silivri’de bize hep destek olan Levent Kırca sanatçı ve aynı zamanda filozoftu. Tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum” dedi.

AYDINLIKÇILAR’DAN ANMA TÖRENİ

Vatan Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi yöneticileri usta sanatçı Levent Kırca için dün İstanbul’daki Bindallı Sanat Evi’nde anma töreni düzenledi. Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü olarak görev yapan Levent Kırca’dan iki ay önce görevi devralan Turhan Özlü yaptığı açıklamada, “Üzüntümüz büyük. Levent Kırca bir sanatçının ötesinde bir dava adamı” dedi. Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Hulki Cevizoğlu da “Levent Kırca sanatçı olmanın tüm özelliklerini taşıyordu. Büyük bir muhalif ve Atatürkçü’ydü” diye konuştu. “Usta sanatçı” sözünün altını çizerek konuşmasına başlayan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever ise “Levent Kırca partimize büyük bir heyecan ve devrimci ruh kazandırmıştır” ifadelerini kullandı. Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Sabuncu da yaptığı konuşmada “Levent Kırca devrimci sanatçının ne olduğunu en son aldığı bir ödülle ilgili yazdığı mektubunda dile getirdi. Bu mektup kendisinden sonraki sanatçıların nasıl bir rota izlemesi gerektiğini gösteriyor. En son sözleri ‘Cumhuriyetle kalın, hoşça kalın’ olmuştur” dedi.

‘Sarhoş tiplemesi üzerime yapıştı’

Canlandırdığı en unutulmaz karakter ise kuşkusuz sarhoş tiplemesiydi. “Ben sarhoş değilim” sözü onunla özdeşleşti.

Oyunculuğa 50 yılını veren Levent Kırca’nın hafızalara en çok kazınan çalışması “Olacak o kadar”dı. 1988’de başlayan ve AKP baskısıyla 2009’da sona eren televizyon skeçleriyle toplumsal, politik sorunlara yönelik eleştirilerini büyük bir ustalıkla işledi. Hep halkın tarafında, halkın yanında, halkın içinde oldu. Öyle ki 21 yıl boyunca her hafta ziyaret ettiği evlerde aileden biri sayıldı. Bir kuşak onunla büyüdü. Canlandırdığı en unutulmaz karakter ise kuşkusuz sarhoş tiplemesiydi. “Ben sarhoş değilim” sözü onunla özdeşleşti. Bu karakter yüzünden yıllarca çok içki içen biri olduğu sanıldı. 2014’ün Şubat’ında Aydınlık’a verdiği röportajda da bu sorunundan dem vurmuştu: “Benim çok içtiğimi sanırlar. Üzerime yapıştı. Ben içki içmem. Bir kadeh rakıyı bile bitiremem. Sigara içmem. İçkim, sigaram yok. Ama sarhoşu güzel oynarım. Sarhoşu oynamak imtihan parçasıdır. Herkes oynayamaz.”

Dava adamı büyük sanatçı

Levent Kırca tiyatro sanatıyla yürüttüğü mücadelesini 2012’de Vatan Partisi’ne taşıdı. Partiden yayımlanan taziye mesajında ‘dava adamı’ vurgusu öne çıktı

Oyunlarından, televizyon programlarına kadar muhalif çizgisini bozmayan tiyatro sanatçısı Levent Kırca mücadelesine Vatan Partisi’nde o dönemki ismiyle İşçi Partisi’nde devam etmeye karar verdi. 6 Ekim 2012 günü Ankara’da Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi büyük salonunda “Yeniden Atatürk Devrimi için İşçi Partisi’nde Birleşiyoruz” adıyla düzenlenen törende İşçi Partisi’ne katılan bin 700 seçkin halk önderinden biriydi. “Buraya kendi rızamla ayaklarımla geldim. Hem de yürüyerek değil, koşarak” sözleriyle “merhaba” dedi dostlarına. Partisinin verdiği her görevi canla başla yerine getirdi. 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde İşçi Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu. Günlerce seçim çalışması yaptı, kilometrelerce yol katederek tüm İstanbul’la kucaklaştı. Daha sonra Vatan Partisi’nin Merkez Karar Kurulu üyesi seçildi.
Vatan Partisi Genel Sekreteri Serhan Bolluk, usta oyuncu Levent Kırca’nın ölümü nedeniyle bir başsağlığı mesajı yayınladı. Mesajda şu ifadeler yer aldı: “Dava adamı ve büyük sanatçı Levent Kırca’yı kaybettik. Partimizin liderlerinden olan Levent Kırca, hayatı boyunca dik durmanın, boyun eğmemenin simgesi oldu. Kendini sakınmayan, cesaretle öne atılan tavrı bizlere örnektir. Çıktığı yolun taşlar ve dikenlerle dolu olduğunu iyi biliyordu. Ama her seferinde en öndeydi. Hiçbir zaman toplumsal konumunu gözetmedi. Girdiği mücadelelerde her şeyini ortaya koydu.
Mizah, Levent Kırca’nın elinde hep bir mücadele aracıydı. El atmadığı toplumsal ve siyasal alan neredeyse yoktur. Kişiliğiyle umut, iyimserlik ve neşe kaynağıydı. Sanatına yansıyan da en başta bu özellikleridir. Toplumun neye ihtiyacı olduğunu iyi biliyordu. Ve elbette halk düşmanlarının hedefi oldu. Ondan her zaman korktular. Sanatıyla öngördükleri toplum için adeta bir okuldu. Büyük ustanın yeri doldurulamaz. Ama açtığı yolda daha nice büyük sanatçılar yetişecek. Vatan Partisi, bıraktığı emanetin sahibidir. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.”

SİLİVRİ DUVARLARINA DAYANDI

Levent Kırca tertip davalara karşı hep en ön saflarda yer aldı. Politik duruşunun yanısıra sanatıyla da tertipçilerin karşısına dikildi. Kırca’nın “Azınlık” oyunu Silivri yargılamalarında tarihe geçti. Oyun 28 Ağustos 2012’te Silivri Atatürk Meydanı’ndaki Festival Alanı’nda binlerce izleyiciyle buluştu.

DEVRİMCİ AYDIN ÜRETEN SANATÇI

Levent Kırca 28 Eylül 1950’de Samsun’da doğdu. 50 yıllık tiyatro hayatının yanısıra Aydınlık Gazetesi yazarlığı, Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Vatan Partisi’nin Merkez Yürütme Kurulu üyeliği yaptı.

İlk kez 1964’te Ankara Devlet Tiyatrosu’nda sahneye çıktı. Ankara Birlik Tiyatrosu ve Halk Oyuncuları’nda çalıştı. Nasreddin Hoca Oyun Treni, Siz Olsaydınız Ne Yapardınız?, Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?, Sağlık Olsun, Ne Olur Ne Olmaz gibi televizyon dizilerinin yapımcılığını üstlendi. 1978’de Altınşehir adlı filmle sinemaya geçti. “Ne Olacak Şimdi?” ve “Mavi Muammer” adlı filmlerde oynadı. Hodri Meydan Topluluğu adlı Tiyatro Grubu’nu kurdu. Eski eşi Oya Başar ile birlikte Güzel ve Çirkin ve Sefiller adlı oyunları sergiledi. Üç Baba Hasan, Kadıncıklar adlı oyunları sergiledi. 21 yıl boyunca televizyon ekranlarında Olacak O Kadar programıyla Türk halkının gönlünde taht kuran oyuncunun programı, toplumsal ve politik eleştirileri nedeniyle siyasi baskılar sonucu yayından kaldırıldı. İlk sinema yönetmenlik denemesini Son adlı filmle yaptı. Ergenekon, Balyoz gibi tertip davalarına karşı İçerdekiler, Azınlık ve Dımdızlak oyunlarını sergiledi.

Saint Petersburg Bal Mumu Heykelleri Müzesi’nde heykeli olan nadir Türk sanatçılardandır. 1988 yılında Süleyman Demirel tarafından verilen Devlet Sanatçısı ünvanı Nisan 2015’te AKP döneminde geri alındı.

sozcuhaber.blogspot.com.tr
Levent Kırca sloganlarla uğurlandı

Levent Kırca, Levent Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Kırca, son yolculuğuna 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz!" sloganlarıyla uğurlandı

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)