Her Türlü Darbeye Lanet Olsun…


Meclis’in bombalandığı, Genelkurmay Başkanı’nın rehin alındığı, gencecik insanların öldüğü, örneğini hiç görmediğimiz, hiç yaşamadığımız, bir daha da yaşamamayı dilediğimiz korkunç bir geceden geçtik.

Kendilerine milleti ve devleti korumak için verilmiş silahları millete doğrultan delirmiş bir askeri grup, etkilerini daha uzun süre bu toplumun hissedeceği korkunç bir sarsıntının tetiğini çekti.

Türkiye’nin nasıl bir uçurumun kıyısında yaşadığını toplumca dehşet içinde seyrettik…

* * *

Köprünün gidişini kapatıp, gelişini açık bırakan garip ve kanlı bir askeri darbe girişimi on iki saat içinde bastırıldı.

Bir belayı atlattık ama bu belayı atlatmanın memnuniyetini yaşarken, bu tür dehşet verici olayları yeniden yaşamamamız için neler yapmamız gerektiğini de ciddiyetle ve aciliyetle konuşmamız gerektiğini bir daha gördük.***

‘2016 yılında Türkiye gibi bir ülke böyle bir çılgınlığa nasıl ve neden sahne oldu, Türkiye’yi güvenli ve çağdaş bir ülke haline nasıl getiririz’ sorularını sormamız, bu ülkenin geleceğini yakından ilgilendiriyor.

* * *

Türkiye’yi bu tür çılgınlıklara karşı koruyacak sağlam zırh belli:

Demokrasi ve hukuk… Bu iki kavram etrafında kenetlenmiş bir toplum ve siyaset.

Ülkemizi bu belalı sulardan emin limanlara ancak demokrasi ve hukukun sağlam yapısı taşır.

Bu konuda toplumca hemfikir olunursa Türkiye hak ettiği yere güven içinde ulaşır.

* * *

Bugün hükümeti ya da siyaseti eleştirme günü değil… Bugün kenetlenme günü.

Bu kenetlenmeyi sağlamlaştıracak çimentoyu oluşturma günü… En azından o çimentonun harcını karma günü.

Türkiye’yi bir daha ‘darbe’ lafının edilmeyeceği, herkesin güvencede olacağı, hukukun yeniden saygınlığını kazanacağı, bütün toplumun bir arada ferahça nefes alacağı bir ülke haline getirmenin yollarını, kavga etmeden, akıl ve mantıkla aramanın günü.

* * *

Çoğulculuğu, ifade özgürlüğünü sahiplenen, darbenin her türüne karşı çıkan, meşru anayasal ve hukuk düzenini koruyan, demokrasiyi savunan bir toplumu, bu kanlı olayın uyarılarını ciddiye alarak oluştursak…

Her türlü darbe girişimine ‘demokrasi ve hukuk’ adına meşru bir şekilde karşı çıksak…

Bunu meşru ve sivil olarak yapsak…

Önceki gece yaşadığımız çok ürkütücü ve üzücü noktalara bir daha asla gelmemeyi garanti altına almaz mıyız?

* * *

Şimdi herkesin aklında aynı soru var.

Daha önce yaşanmamış, görülmemiş bu durumun, bu kanlı bilançonun ertesinde ne olacak?

Demokrasi ve hukukun önemini anlayıp onun etrafında kenetlenecek miyiz?

Yoksa bize ne tür büyük tehlikelerin kıyısında yaşadığımızı korkunç bir şekilde gösteren bu olayın sarsıntılarıyla daha da tehlikeli yerlere mi savrulacağız?

* * *

Bu ülkede yakın çağın bütün belalarını yaşayıp görmüş tecrübeli biri olarak şunu söylemeliyim, ‘demokrasi ve hukuktan’ ayrılmak büyük belalar ve acılar getiriyor…

Bizi ancak demokrasi ve hukuk korur belalara karşı.

Dilerim, bu korkunç gece, gördüğümüz bu kanlı heyula, bu ülkeyi demokrasinin etrafında birleştirir…

Aksine bir gidişat, korkarım bu ülkeyi yeni sarsıntıların koynuna atar.

Mehmet Altan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)