İhraç edilen akademisyenlerin tek kriter:‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiri

Marmara Üniversitesi Rektörü Mehmet Emin Arat, görevlerinden ihraç edilen akademisyenlerin tek kritere göre belirlendiğini söyledi: ‘Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiri.


686 Sayılı KHK’yla birlikte 330 akademisyen ihraç edilmişti. Marmara Üniversitesi’nde ise son KHK’yla 22 akademisyen göreviden atılmıştı.

Arat, 686 Sayılı KHK ile görevlerinden ihraç edilen akademisyenlerin tek kritere göre belirlendiğini ‘itiraf etti’: “Marmara Üniversitesi olarak imzacı olan arkadaşları listeden seçtik. Yani isim belirlemek için özel bir çaba gösterilmedi. Listede adları açıkça var zaten.”

İmzacı akademisyenlerin savunmalarının alındığını belirten Akat, “Bu kişiler için hepsi hukuk profesörlerinden oluşan beş kişilik bir soruşturma kurulu oluşturduk. Kurulun yaptığı soruşturma sonucu karar verildi ve biz de isimleri YÖK’e ilettik” dedi.

“Metnin kendisi bir kriterdir” diyen rektör, “Sonuçta ortada bir metin var ve o metin uzman hukukçularımız tarafından içinde suç unsuru olup olmadığı hususunda değerlendirildi. Burada metnin kendisi bir kriterdir. Hukukçu olmadığım için daha detaylı açıklayamam” diye konuştu.

‘60’ı Gülen nedeniyle’

İlk çıkartılan KHK’larla ihraç edilen 60 akademisyenin Gülen Cemaati’yle ilişkili oldukları gerekçesiyle atıldıklarını kaydeden Akat, ‘kriterlerini’ ise şöyle açıkladı: “Bu ihraçlarda kriterler, Bylock kullanımı, Bank Asya havaleleri, Cemaat’in şirketleriyle bağlantısı olma, cemaatin okullarına çocuklarını gönderme gibi objektif kriterlerdi. Akademisyenlere ait bu bilgiler ilgili istihbarat birimlerinden bize aktarıldı.”

Yorum Gönder

6Yorumlar
  1. DEMiREL Mason olmadığına dâir Loca’dan vesika almıştı. “Bu suça ortak olmak istemiyor(san)” sen de git JiTEM’den al.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O dönem Demirel'in mason olmadığına da kimse inanmamıştı. Tek istekleri barış ve huzur olan bir bildiri için insanlar nasıl FETÖ ile ilişkilendirilir. Bir de bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi?

      Sil
    2. “Tek isteği barış ve huzur olan” insan NATO'ya tam üye olmanın getirdiği çeyrek asırlık iç ve dış barışın kıymetini bilir, NATO askerî üslerini Kâbe gibi tavaf eder (ben ediyorum). 10 yıl + 1 ay barış getiren 5 Haziran 1964 tarihli Johnson Mektubu'nun sene-i devriyelerini 1 MAYIS gibi kutlar (ben kutluyorum).

      Sil
    3. ABD'nin hegemonyasında yaşayan hiç bir ülkeye barış ve huzur gelmemiştir. Sam amcanın tribi olan Johnson Mektubu'nun bizim (Tam bağımsız T.c isteyenler) nazarında hiç bir kıymeti olamaz. Tam bağımsızlıktan anlamamız gereken de ABD yancılığı bırakıp denge politikası izlemek değildir.

      Sil
    4. Emsâli görülmemiş bir galibiyetin mümessili müstevlîler Japonya'nın bütün kalelerini zaptetmiş, bütün tersanelerine girmişler de; Japonya fakr-u zarûret içinde harap ve bîtap mı düşmüş? Yoksa âtinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi mi doğmuş?

      Sil
  2. Temmuz 1974'te, İsrail lobisine ters düşmeyi de göze alarak, «Bu suça ortak olmayacağım» bi Ruhi SU dedi (yerine, beyazcama, Hasan Mutlucan çıkartıldı). Saygı duyduğum tek Komünist O'dur.

    YanıtlaSil
Yorum Gönder