Yüksek Seçim Kurulu (YSK), kanun hükmünde kararnameyle (KHK) taraflı yayın yapan televizyonlara ceza verme yetkisinin kaldırılmasına yapılan itiraza, yetkisi dahilinde olmadığı gerekçesiyle sessiz kaldı.
Avukat Sedat Vural YSK’ya başvuruda bulunarak 687 Sayılı KHK’da kurumun işleyişine yönelik düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ‘yok sayılması’ talebinde bulundu.
Akademisyenlerin ihraç edilmesini içeren KHK’nın peşinden yayınlanan KHK’yla, YSK’nın taraflı yayın yapan televizyon ve radyolara ceza verme yetkisi kaldırılıyor, referandum öncesi alınan bu kararla kamuoyunda ‘Evet’ ve ‘Hayır’ kampanyaları arasında haksız rekabetin önü açılıyordu.
Oy birliğiyle ret
YSK, Vural’ın talebini oy birliğiyle reddetti. Vural’ın başvurusunda YSK’nın görevinin seçimlerin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü, seçim konularıyla ilgili yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme olduğu belirtilse de, kurum KHK’yla getirilen bir düzenlemeyi incelemenin kendi görev ve yetkisi dışında olduğu gerekçesiyle talebi dikkate almadı.
Oy birliğiyle verilen kararda, YSK’nin görevlerini düzenleyen anayasanın 79’uncu maddesine dikkat çekilerek, “Bu itibarla, 687 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin yok hükmünde sayılmasına ilişkin istemin, Yüksek Seçim Kurulu’nun görev ve yetkisinde olmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir” dendi.
‘Sübjektif bahaneler’
Başvuruyu yapan Vural, YSK’nin Anayasa Mahkemesi gibi bu kararla anayasal varlık nedenini inkar ettiğini belirtip, şunları söyledi: “Yurttaşların hak ve özgürlükler konusunda temel güvencesi yargı; bu güvenceleri ortadan kaldıran olağanüstü halin kalıcı olmasına yol verdi. Anayasal hükümler ve AİHS ve AİHM hükümlerine göre itirazlar konusunda sadece yetki değil, gerek YSK; gerekse Anayasa Mahkemesi inceleme ve karar verme konusunda aynı zamanda görevlidirler. İki yüksek yargının da ‘yetkisizlik kararları’ sübjektif bahaneleridir.”