Son altı yılda Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle 3 bine yakın dava açıldı



Son altı yılda cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle açılan 3 bine yakın davadan yalnızca 280’inde beraat kararı çıktı.

Prof. Dr. Yaman Akdeniz ve Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak tarafından İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) için rapor hazırlandı.

Rapora göre 2000 yılında cumhurbaşkanına hakaretten dört kovuşturma başlatılırken, bu sayı 2015’te 1953’e yükseldi. 1993’ten bu yana da hakaret suçlamasıyla 3 bin 134 kişi yargılandı.

Son altı yılda hakaretten 2 bin 673 dava açıldı, 1505’i karara bağlandı, 280’i de beraatle sonuçlandı. 2015’te 238 kişiye ceza verildi, 151 kişi hakkında verilen cezanın açıklanması geri bırakıldı, 120 davada beraat kararı çıktı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın hakaret davalarını bir seferliğine çekeceğini açıklamasının ardından 4 bin şikayet geri çekildi.

Rapor, gazeteci Meral Tamer Artun’un 17 Ağustos 1999’taki depremin ardından yazdığı bir yazı nedeniyle dönenim cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı dava örneğiyle hazırlandı.

‘Madde kaldırılsın’

Raporda cumhurbaşkanına hakarete verilecek cezayı düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesinin kaldırılması talep edilerek “Modern monarşiler açısından bile kabul edilemeyecek, bir kişiyi ‘kusursuz, mutlak, özel hayatında yaptıklarıyla bile devletin sembolü’ olarak göstermenin insan hakları ve hukuk devletine saygılı bir cumhuriyette asla kabul edilemeyecektir” dendi.

AİHM’nin sembolik yetkileri olan İspanya kralının özel yasayla korunmasını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bulduğu hatırlatıldı.

Rapordaki görüşler özetle şöyle.

* İnfaz edilemeyecek olsa da yargılanan kişilere hapis cezası istenmesi ve bunların yüksek para cezalarına çevrilmesi, devletin tüm kurumlarının hassasiyetleri, ülkede yaygın bir otosansürün işlemesine neden olmuştur.

* Tartışma bağlamında değerlendirilmesi gereken ‘hırsız’, ‘katil’ ve ‘diktatör’ kelimeleri hakaret kabul ediliyor. Cumhurbaşkanının şahsı esas alınıyor, siyasi niteliği dikkate alınmıyor. Siyasi söylem ve eleştiriler hakaret kabul ediliyor.

* Kişilerin ifadeleri, onlara yükledikleri anlam dışında bir anlam yüklenerek yargılama yapılıyor.

* Hakaret soruşturmaları hem gazetecileri toplumun yaşamını etkileyen sorunların aleni tartışmalarına katkıda bulunmaktan caydırmakta hem de toplumun bir kesiminin meşru protesto hakkını kullanmasını imkansız hale getirmektedir. Basını bilgi sağlama ve kamuoyu bekçiliğinde bulunma görevini yerine getirmesini de engellemektedir.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)