Bir mektup bir davet | Kaan Doğan


Geçtiğimiz günlerde bir akşam çalan kapı zili doğurdu bu yazıyı. AKP gençlik kolları üyelerinden birkaç arkadaş, benim ve ev arkadaşlarımın adına mektup getirdiklerini söylediler. ’Bak postacı geliyor’ şarkısıyla büyüdük, heyecanla aldım mektupları. İçindekilerle, var oluşuyla, gönderilişiyle esaslı bir HAYIR ÇALIŞMASI adeta. Evet, yanlış okumadınız, hayır çalışması. Açalım şimdi bu önermeyi.

AKP gençlik kolları imzalı zarfı açarken iktidar partisi gençliğinin kendisine bir mesajı olduğunu düşünüyor insan haliyle. Mektubu zarfın içinden çıkardığınız saniye okuyan açısından değil ama gönderen açısından epey hüzünlü bir tablo çıkıyor ortaya. Çünkü mektubu 16 Nisan 2017’de yürüttüğü görevini kaybetmek için durmadan çalışma yürüten Başbakan Binali Yıldırım kaleme almış. İyi de niye? Başbakanı her gün sabahtan akşama televizyon kanallarında izlemiyor muyuz zaten? Gençlik kollarınızın Türk gençliğinin halk oylamasında tercihine dair rolünüz lojistik destekten ibaret midir? Gençliğin sorunlarını kucaklayan, duygu ve düşüncelerini paylaşan bir faaliyet yürütmüyor AKP gençlik kolları. Kendi fikirleri varsa da anlıyoruz ki bizlere söyleyecek sözü yok 15 senedir Türkiye’yi yöneten siyasi partinin gençliğinin.

Bir soruyla devam edelim: AKP teşkilatı ile uzaktan yakından ilgisi olmayan üç üniversite öğrencisinin adreslerini hangi kanaldan öğreniyor AKP gençlik kolları üyeleri? Nüfus müdürlüklerini, gençlik kolları gibi, kadın kolları gibi yan kol olarak parti genel merkezine bağladıysanız orası ayrı. Ama bize henüz bu yönde bir bilgi ulaşmadı. Adres ve iletişim bilgileri, devleti geçtim, gündelik hayatta ilişki kurduğumuz özel firmalar tarafından korunan özel bilgiler değil mi? Bunun adı hukuksuz işlem yapmaktır. Bu aralar Anayasa’da tanınan ve korunan propaganda serbestini, bildiri dağıtma özgürlüğünü keyfi biçimde rafa kaldırmak için yoğun mesai yapan kolluk kuvvetlerimize sesleniyoruz: Apartman ve kapı zili numaralarımız, bir siyasi partinin elinde liste halinde olsun istemiyoruz.

YENİ ANAYASA, GENÇLİK VE GERÇEKLİK

Burada mektuptaki müthiş(!) ikna edici argümanlardan bahsetmenin tam da sırası. Bu sistem ile ‘’Hükümeti ve Cumhurbaşkanını doğrudan siz seçeceksiniz’’ diyor mektupta. Oldukça önemli bir tespit gerçekten de, çünkü bilindiği üzere hali hazırda zaten biz seçiyoruz... Gençlik evet demeliymiş çünkü seçilme yaşı 30’dan 25’e düşüyormuş ve ‘’böylece 7 milyon genç kardeşimize siyasette aktif olarak yer alma imkanı doğuyor’’ imiş. Herhalde tam da bunun için, Ankara Valisi’nin rektörlüklere gönderdiği ‘’üniversitelerde referandum çalışması yapılmasına müsaade edilmesin’’ yazısı... Öyle bir söz-eylem tutarlığı var ki ülkemizi yönetenlerde, bir yandan aktif siyaset yürütmeye doğru koşarken öte yanda ‘Anayasa Değişikliği’ hakkında çalışma yapamıyoruz(!)

18 yaş havucu ise apayrı bir fecaat. Uzun uzadıya izahatlara gerek yok, yüzbinlerce diplomalı işsiz bugün sokaklarda dolaşırken bir zahmet bunlarla gelmeyin gençliğe. 18 yaş ‘fırsatı’ öyle zannediyoruz ki vekil çocukları, bakan torpillileri içindir. Ve bu haliyle vatandaşın yüzünde acı bir gülümseme yaratmaktadır yalnızca. Gençliğin gelecek kaygısına, ekmek kavgasına, hayalini kurduğu vatana, yaşamak istediği topluma dair söylenen tek bir şey var mı mektupta? Yok. Ama şu var ‘’Artık gençler ülke sorunlarına seyirci kalmayacak bizzat sorumluluk üstlenecektir.’’

Soralım o halde bu ifadenin sahibi Başbakan’a, terörle mücadelede cephede Mehmetçik olup bu vatan için gençliği mi seyirci? Üniversitelerde, liselerde2.Kurtuluş Savaşının cephe gerisini ören gençlik mi? Her gün artan hayat pahalılığı yüzünden hem okumak hem çalışmak zorunda kalan gençlik mi ‘sorumsuz’ mesela? Kamu mallarının özelleştirilmemesi için mücadele eden gençlik mi? Hangisi Sayın Başbakan? Oldukça vasat mektubunuzla gençliği ikna etmek şöyle adeta dökülüyorsunuz. Gençliği ne tanıyor ne de meselelerini kavrıyorsunuz. Türk Gençliği iki yüz yıldır vatan mücadelesinin hürriyet mücadelesinin en ön cephesinde. Bugüne bakalım misal, meclisin elinden yetkileri alınmasın ve meclis işlevsizleştirilmesin diyen gençlik, mecliste el kaldırıp indirmeye indirgediğiniz siyaset anlayışınız içerisinde sizlerden bin defa daha politik değilse nedir?

GENÇLİK NE İSTİYOR?

Mektubun sonunda da konu ‘’Gazi Mustafa Kemal Atatürk’’ e geliyor. Bu yazıdaki mektup örneğinde görülüyor ki AKP Genel Başkanı ve gençliği bir defa daha karşılaşıyor Türk Gençliğinin kırmızı çizgileriyle, meşruiyet kaynağıyla, yani kimliğiyle. ‘’Türk Gençliği Atatürkçüdür’’ tezini kabul etmek anlamına gelmektedir gençliğe gönderilen bu mektupta Mustafa Kemal’i anmak. Ve oldukça olumludur.

Sabahattin Ali’nin ‘’Biz istiyoruz ki’’ başlıklı bir yazısı vardır Markopaşa Dergisi’nde. Orada mevcut sorunlara dair çözüm tasavvurlarını ve özlemini çektiği toplumu-ülkeyi anlatır Sabahattin Ali. Bu cümlelerin bu yazının konusuyla ne mi alakası var? Şu alakası var: Biz istiyoruz ki önce terörle mücadele diyelim, önce ikinci İstiklal Savaşı diyelim, önce milletin birlikteliği diyelim, önce gençliğe iş ve gelecek diyelim... Ve yine biz istiyoruz ki bugünün ihtiyaçlarını ve sorunlarını "Evet" mi çözer yoksa Hayır mı bunu hep beraber tartışalım birbirimizi kırmadan, dökmeden. 2 Nisan 2017’de Saat: 11.00’de Ankara Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda toplanacak ‘’Gençlik Meclisi’’ nde buluşalım. Yazı boyunca gençliği ne kadar önemsediğini hep birlikte tespit ettiğimiz Başbakan’ı ve bu sistem değişikliğini en çok isteyen ama asla kendisi için istemeyen Cumhurbaşkanı’nı da etkinliğimize davet ediyoruz.

Kaan Doğan
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
TGB Ankara İl Sekreteri

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)