Akın Öztürk: ‘Akar’a herkes bir komutan gibi davranmaya devam ediyordu’


‘Darbenin mimarı’ olarak anılan eski Orgeneral Akın Öztürk’ün Akıncı Üssü davasındaki çapraz sorgusuna devam edildi.

Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, darbe girişiminin en kritik noktası olarak gösterilen Akıncı Üssü’nde yaşananlara ilişkin davanın duruşmasında konuşan Öztürk, fotoğraflardaki kişinin kendisi olduğunu kabul etti.

‘Darbeden ne zaman haberiniz oldu?’

Öztürk, “Saat 00.15 civarlarında Akıncı Üssü’ne geldim. Fotoğraflardan anlaşılacağı gibi önce sivil kıyafetliyim. Daha sonra üniforma giyiyorum. Paçama dikkat ederseniz pantolon sıkışıyor” diye konuştu.

Öztürk, bir müşteki avukatının “Darbeden ne zaman haberiniz oldu?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Darbe kelimesini ilk defa Genelkurmay başkanımızın yanına gittiğimde onun ağzından duydum. Ama eylemleri saat 21.30 sıralarında emir astsubayımın verdiği bilgiyle öğrendim.”

“Diş tedavisine gittiğiniz diş tabibi üsteğmene, tedavinin uzun sürmemesi için ‘Önümüzdeki ay çok sık televizyona çıkabilirim’ dediniz mi?” sorusuna, böyle bir beyanda bulunmadığını söyleyerek yanıt veren Öztürk, sadece Hava Kuvvetleri Komutanlığının revirinde diş tedavisi olduğunu anlattı.

‘Siz ne diyorsunuz, gidin ya’

Akıncı Üssü’ne girdikten sonra ilk temas kurduğu kişinin üs komutanı Kubilay Selçuk olduğunu, daha sonra da Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’la görüştüğünü, Akar’ın talimatıyla da ikna amacıyla bazı generallerle irtibat kurduğunu söyleyen Öztürk, “O gün Akar’la birlikte Çankaya Köşkü’ne giden Mehmet Dişli’nin, Yaşar Paşa ve benim bulunduğumuz helikopterin kalkması için 5-10 defa Eskişehir Harekat Merkezi’ni aradığını biliyorum. Akar’ın, Başbakan ve toplantıdakilere, ‘Siz ne diyorsunuz, gidin ya’ diyerek, benim kendisine yardım etmeye çalıştığımı anlattığını duydum. Tanığı Dişli generaldir, sorun” dedi.

‘Akar’a herkes bir komutan gibi davranmaya devam ediyordu’

Öztürk, bir avukatın “Hulusi Akar, darbe teşebbüsünün üzerinden 400 gün geçtiği halde neden size sahip çıkmıyor?” sorusu üzerine bazı şeylerin zamanla değiştiğini, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ın da sonradan değişik şeyler söylediğini savundu.

Akıncı Üssü’nde Akar’a herkesin saygıyla davrandığını belirten Öztürk, “Hulusi Akar’a herkes bir komutan gibi davranmaya devam ediyordu. Genelkurmay başkanının da her zaman telefonla görüşme imkanı vardı, ‘Bana şunu bağlayın’ dese kimse buna itiraz etmezdi. Akar’ın kendisi filolara gitme teşebbüsünde olmadı” dedi.

‘Abidin Ünal’la aramızda fark yok’

Bir avukatın “Akıncı’da rahat dolaştığınız için suçlanıyorsunuz. Ancak Abidin Ünal da sizin kadar rahat davranıyor. Ünal dışarıdayken, sizin burada olmanız çelişki değil mi?” sorusuna Akın Öztürk, “Büyük bir çelişki. Aramızda bir fark yok. Kaldı ki ben ellerim cebimde rahatlıkla dolaşmadım. Çok endişeliydim. Abidin Ünal’ın bana yapılan ithamın üyesi olduğunu düşünüyorum. Bombalar emniyete, jandarmaya düşecek ben rahat olacağım… Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin. O yüzden bana yapılan bu ithamlar yanlış” karşılığını verdi.

‘Emrinin gereğini yaptım’

Öztürk, Ünal ve Akar’ın darbecileri ikna etmek için neden bir şey yapmadıkları sorusunu da “Belki bunlar bir şey yapar diye korkmuşlardır” diye yanıtladı.

Akar’ı Çankaya Köşkü’ne götüren helikopterin nasıl ayarlandığını bilmediğini, bu konuda Mehmet Dişli’nin bilgi sahibi olabileceğini söyleyen Öztürk, Yüksek Askeri Şura üyeliğine nasıl atandığı sorusuna da “Cumhurbaşkanı ve başbakan, ‘Abidin Ünal’ı Hava Kuvvetleri Komutanı yapmaya karar verdik’ diyerek, benim YAŞ üyesi olmama karar vermişler. Ben de selam durarak, bu karara saygı duydum” dedi.

Darbecileri engellemek için ikna edemediği kişileri vurmayı düşünmediğini aktaran Öztürk, “Siz benim can korkusu çekmediğimi nasıl söylersiniz? Kim darbeci, kim değil belli değil. Birinci önceliğim Genelkurmay Başkanı’nın yanına gidip, emirlerini almaktı, bunu yaptım. Emrinin gereğini yaptım. Gidip darbeci şahıslarla konuştum, ben kendimi uçakların önüne atamazdım ki” dedi.

Avukatın başka sorusu üzerine Öztürk, koruması sanık Can Kaya’ya darbeyle ilgili herhangi bir emir vermediğini söyleyerek, “Sadece benim gittiğim yere koruma olarak geldi” dedi.

“Darbecilerle yaptığınız istişarelerde baktınız olmuyor. Çekip hepsini vursaydınız ne olurdu? Yine burada olur muydunuz?” sorusuna herkesi vurmasının mümkün olmadığını söyleyerek yanıt veren Öztürk, “Ölmüş olurdum” dedi.

Kamuoyunda darbenin başarıya ulaşamayacağı kanaati oluşunca ‘işlerin tersine döndüğünü’ kaydeden Öztürk, sanıklardan Ömer Faruk Harmancık’ın avukatının “Harmancık ve diğerleri, Genelkurmay Başkanının yanına geldiklerinde, ast üst ilişkisini korur pozisyon devam ediyor muydu? Yoksa gücün kendilerinde olduğu havası mı vardı?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Askeri tavır ve davranışları dışında bir milim fark etmediler. Ast üst ilişkileri dışına çıkmadılar.”

‘Aksakallı’ya katılıyorum’

Harmancık’ın, Akar’a iki sayfa bildiri uzatıp, “Okuyun, imzalayın” dediğini görüp görmediği sorulan Öztürk, “Elinde bir kağıtla gördüm. Komutana ne söylediği konusunda emin değilim. İki sayfa da görmedim, yarım sayfa. Hatırladığım tek nokta burası. Ama ben içeri gidip çıkıyordum” diye konuştu.

Öztürk’e, “Madem Hulusi Akar kabul etmedi, darbeciler neden mesela Kara Kuvvetleri Komutanını başlarına geçmeye zorlamadı?” sorusu yöneltildi. Böyle bir konuyu hiç düşünmediğini belirten Öztürk, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı’nın, “Komuta kademesi kışlalardan çıkılmayacak emri verse bu teşebbüs gerçekleşemezdi” şeklindeki ifadesine katıldığını söyledi.

Öztürk, başından beri darbe girişimine iştirak etmediğini, üste rehin tutulan kuvvet komutanlarının bırakılması için çaba sarf ettiğini savunuyor.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)