Örgütlenmiş cehalet…


Sanki Cumhuriyet bitirilmemiş; tüm zenginlikleri talan edilmemiş; eğitim sistemi, yargısı, parlamentosu, kurumları ele geçirilmemiş gibi, bütün yıl susuluyor, birden ne oluyorsa oluyor 29 Ekim’de “Bizim bir Cumhuriyetimiz vardı.” denerek ortaya çıkılıyor.

Coşku köpürüyor.

Meydanlarda şarkılar, türküler söyleniyor, yürüyüşler yapılıyor, nutuklar çekiliyor, ekranlarda demeçler uçuşuyor, öyle ki ortalık hamasetten geçilmiyor.

“Aziz Atatürk!” “Büyük asker!” “Yüzyılın lideri!” “Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa!” diyen güzellemelerin bini bir para.

Bağımsızlık savaşının nasıl kazanıldığından söz eden yok. Laiklikten, eşitlikten, özgürlükten, yoksulluktan, yolsuzluklardan, hak gasplarından, tecavüzlerden, kadın cinayetlerinden, doğa katliamlarından, sanat sanatçı düşmanlığından, tüm yaşam alanlarının talanlarından, medya cambazlarının satılmışlığından, din tüccarlığından, uluslararası düşülen çukurdan, savaş tacirliğinden söz eden hiç yok.

Ülkenin tüm çivileri çıktı oysa ve “Fabrika ayarları” darmadağın.

Kardeşlik bitirildi.

Barış bitirildi.

Artık “HALK” değil “ÜMMET” deniyor.

Yurttaşlık hakları “Kölelik” olarak güncellendi.

Bilim ve sanat cehaletin üstüne çıkıp tepindiği, olmadı kulaklarından tutulup yemlenerek devşirilen bireylerin uyuz at pazarı oldu.

Eğitim şeriat hükümlerinin emrinde.

Bireylerin sosyal hayatları ve medeni hukuk için cenaze namazları kılındı.

Düşünce açıklamanın, hak istemenin karşılığı ters kelepçe.

Şimdi ülkesi ve geleceği için direnenlerin adresleri cezaevleri.

Bizim diyebileceğimiz; tek ortak ağacımız, deremiz, gölümüz, dağımız, ovamız, yaylamız bile yok.

Dünya kültür mirası listesindeki varlıkların talanına geldi sıra.

Hasankeyf’ten sonra, atalarının ocağı Topkapı Sarayı’na, Efes Antik Kenti’ne gözlerini diktiler.

Kovuğundan yılda bir kez çıkıp “Yaşasın Cumhuriyet!” demek bugün serbest ya yarın?

Bugün Cumhuriyet adına ayakta duran yalnızca Atatürk heykelleridir.

Kaldı ki onlar da her gün meczupların saldırısıyla karşı karşıyadırlar.

Yakında bir KHK ile kaldırılarak yerine “15 Temmuz Anıtları” dikme kararı verilirse kimse şaşırmamalıdır.

Direnmeyen, yobaz aklın ülkeyi planlı programlı istila etmesine diklenmeyen Cumhuriyet bitirilmiştir.

Şimdi sıra yenisini kurma mücadelesindedir.

Eşitlikçi, özgürlükçü, laik ve tam bağımsız bir emek Cumhuriyeti inşa edilmezse, sermayenin uşaklığındaki din simsarlarının egemenliğine boyun eğilmiş, gelecek daha da karanlığa gömülmüş olacaktır.

28 Ekim günü İzmir’den yükselen “Sosyalizm Cumhuriyet’e Çok Yakışacak!” sesi tam da bu yüzden çok kıymetlidir ve başkaca çıkış yolu aramak nafiledir.


Orhan Aydın
31/10/2017 Salı

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)