CHP; ATATÜRK CUMHURİYETİYLE BİRLİKTE TARİHSEL BİR DÖNÜM NOKTASINDA!


CHP KURULTAYI, ULUS VE YURDUMUZU, AKP-BOP KUMPASINDAN "SAĞCILIK, SOLCULUK" GİBİ DOKTRİNCİLİK SÖYLEMLERİYLE DEĞİL, YİNE ANCAK ATATÜRK'ÜN DEMOKRATİK VE BİLİMSEL İLKE VE YÖNTEMLERİYLE ESENLİĞE ÇIKARABİLECEĞİNİ GÖRÜP GÖSTERMELİDİR!

BUNUN İÇİN, CHP KURULTAYI, "SOL, SOSYAL DEMOKRASİ" GİBİ SÖMÜRGECİ AVRUPA'NIN KENDİ İÇ KAVGALARININ 19. YÜZYILDAN GELEN DOKTRİNER KAVRAMLARINI DEĞİL, ATATÜRKÇÜ "MİLLİ MÜCADELE"NİN "TAM BAĞIMSIZLIK", "KAYITSIZ- ŞARTSIZ ULUSAL EGEMENLİK", "MİSAK- I MİLLİ", "MİSAK-I MAARİF", "İKTİSADİ MİSAK-I MİLLİ", "DEMOKRATİK DEVLETÇİLİK", "YURTTA VE DÜNYADA BARIŞ", "LAİKLİK" KAVRAMLARINI BAYRAKLAŞTIRMALIDIR!

Çünkü bilmelidir ki, aslında "sosyal demokrasi" ideolojisi ve örgütlenmesi, 19. Yüzyıl 2. yarısında tam bir "Marksist" düşünce ve örgütlenme olarak ortaya çıkmıştır. Bolşevik devrimi, Stalinizm, 2. D. Savaşı süreci içinde Marksist düşünce ve örgütlenme, kendi içinde farklılaşmalar yaşamışsa da, doktrincilik özelliği hep başat kalmıştır.

Bunun önemi ne midir? İsveç örneğiyle açıklayacağım:

İsveç Sosyal Demokrat partisi de 1870'lerde tam bir Marksist parti olarak kurulmuştu. Bu parti, İsveç’te 1930'ların başından beri, hemen kesintisiz olarak iktidarda olmasına karşın, EKONOMİK PROGRAMINI UYGULAMAYA HİÇ KOYMAMIŞTIR! Çünkü doğrudan doğruya İsveç Sosyal Demokrasi Partisi'nin babasının sözleriyle belirtelim, "Genel planlamanın demokrasiyle bağdaşır yolunu bulamıyoruz" diyorlardı.

CHP de, 1965'te "Ortanın Solu" sloganı ve sonrasında BELİRSİZ VE TARTIŞMALI"sosyal demokrasi ideolojisi" açılımı yapmak, böylece -hem de hep azınlıkta kalacağı en büyük olasılık olmasına karşın- "sağcılık - solculuk" kutuplaşmasına yol açmak yerine,
Kurucusu Atatürk'ün doktrinciliğe neden karşı çıktığını belirten uyarılarını topluma hep duyurmalı, EKONOMİ ALANINDA DA yine Büyük Önderin Nutuk’ta gerekçesini belirttiği, özellikle de YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER kitabında da açıklamasını yaptığı ve uygulamasını da başarıyla sergilediği Demokratik Devletçilik ve Planlı Ekonomi ilkesini benimsediğini ilân etmeliydi. Bugün de bunu yapmalıdır.

Bu bağlamda, gerekçelerini de Atatürk'ün "siyaset bilimi kuramına ve demokrasi ilkesi” ne katkı değerindeki şu düşüncelerini bayraklaştırarak açıklamalı, Türk siyasal kültüründe yerleşmesine çalışmalıydı ve çalışmalıdır:

1- Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı'nın başında, kendisine yapılan "Adımızı koyalım, kapitalist miyiz, sosyalist miyiz, Bolşevik miyiz, adımızı bilelim." çağrılarını şöyle karşılamış ve etkisiz kılabilmişti:

"Değişimlerin değişmez kuralları olmaz. Bir topluma mutluluk sağlayan bir düşünce, bir başkasının yıkımına yol açabilir. Onun için biz kendi gerçeğimizi kendi içimizden bulup çıkarmalıyız. Aydınlarımız belki bütün dünyayı bilir, ama kendimizi bilmeyiz. Biz, benzememekle ve benzetmemekle övünmeliyiz. Kendimiz olmalıyız."

Bu konuda Nutuk’ta yazdığı daha da açıktır ve doktriner, ideolojik katılığın bilimsel yöntemin geçerlik ölçütleri açısından irdelenişi, çürütülüşü niteliğinde bir ilke-tutumdur:

" Bizim programımıza karşı çıkanlar, onu, görmeğe alışık oldukları bir kitaba (doktrine, Ö. O) benzetemiyorlardı. Oysa bizim programımız temelliydi (=ayaklarımız somut gerçeğe basıyordu, Ö. O.) ve işlemseldi (=Uygulamanın sorumluluğunu da üstlenmiştik, Ö.O.). Biz de isteseydik uygulanamayacak düşünceleri, kuramsal bir takım ayrıntıları yaldızlayıp bir kitap yazabilirdik. Öyle yapmadık. Ulusumuzun maddi ve manevi gelişme gereksinimlerinin doğrultusunda, işlem ve eylemlerimizle SÖZLERİN VE KURAMLARIN ÖNÜNDE GİTMEĞİ YEĞLEDİK."

Atatürk, 1929'da yazdığı YURTTAŞ İÇİN MEDENİ BİLGİLER kitabında ise, DEVLETİN YURTTAŞA KARŞI GÖREVLERİ başlığı altında HEM KAPİTALİZMİN, HEM DE SOSYALİZMİN DEMOKRASİNİN TEMEL NİTELİKLERİ AÇISINDAN ELEŞTİRİSİNİ YAPAR VE KENDİSİNİN DEMOKRATİK PLANLI DEVLETÇİ EKONOMİ ilkesini gerekçeleriyle açıklar.
Kapitalizmi (bireyciliği) olduğu gibi Sosyalizmi de doktriner baskıcılığın ağır ve açık sonuçları açısından eleştirir ve Bolşeviklik örneğinde sosyalizmi şu sözcüklerle reddeder:

"Bir toplumu bir bölüm insanlarının düşüncelerine zorla tutsak etmek ve cılız bağımlılar durumuna düşürmek, doğal ve akla uygun bir yönetim biçimi değildir. Bugünkü Bolşeviklikte biz bunu görüyoruz."

Bugün de CHP yönetimi Atatürk'ün bu bilimsel ve demokratik dünya, toplum ve insan anlayışını programlarına temel almalı, artık geçersizliği kanıtlanmış olan sağcılık - solculuk denilen ideolojik-doktriner kalıp-söylemleri bir yana bırakmalıdır kanısındayım.

Özer OZANKAYA 

Lütfen bakınız:

1. Cumhuriyet Çınarı - Mustafa Kemal'i "Atatürk" Yapan Uygarlık Tasarımı" (CEM YAY.)

2- Toplumbilim, (CEM YAY.)

3- Türkiye'de Laiklik,(CEM YAY.)

4- Toplumbilim (CEM YAY.)

5- "Yurttaş İçin Medeni Bilgiler" (ADD Yay.)


6- Dünya Düşünürleri Gözüyle Atatürk ve Cumhuriyeti, (CEM YAY.)

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)