Çocuklara Atatürkçü eğitim veren okul bulunmuyor


Kamuoyunun "Akrep Nalan" olarak tanıdığı Füsun Nalan Açın, Nesin Vakfı’na yaptığı bağış sonrasında çok konuşulmuştu.

Evini vakfa bağışlayan Akrep Nalan, “Bana evlat eksikliğini hissetmedin mi demiştin; ben şimdi çocuğum olsun istemezdim. Çünkü iyi bir eğitim alamayacaktı. Torunu olan arkadaşlarım var. Çocuklarına Atatürkçü eğitim veren okul bulamıyorlar. Bizim dönemimizde de eğitim sistemi çok iyi değildi belki, ezberci bir eğitim gördük ama Atatürkçü bir eğitim aldık. Şimdilerden iyiydi. Mukayese bile edilemez” ifadelerini kullandı.

Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’e konuşan Akrep Nalan, “Hepimiz öleceğiz. Ölüme yakın mıyım değil miyim onu ben bilemem. Ama ölümden korkmuyorum” diye konuştu.

İşte o röportajdan bazı bölümler:

Hiç sesiniz soluğunuz çıkmıyordu; inzivaya çekilmiştiniz sanki. Güzel bir bağış haberiyle sizden yeniden haber aldık. Evinizi Nesin Vakfı’na bağışladınız.

Bence çok doğru bir karardı bu. Çevremdeki dostlarım patır patır gidiyor. Herkes gün gelip gidecek. Giderken arkasında güzel şeyler bırakmalı, iyi anılmalı insan. Çalıştık, çabaladık, dünya malları edindik ama evlenemedik. Çocuğum olmadı. Çok derin aile ilişkileri olan bir insan da değilim...

Neden Nesin Vakfı’nı seçtiniz?

Aziz Nesin’in hayranıyım, okumadığım kitabı yoktur. Nesin Vakfı’nın Çatalca’daki yerlerine eskiden çok gittim. Orası bir çocuk cenneti. Eski köy enstitülerinde olduğu gibi bir eğitim veriliyor. Yüzmeyi, keman çalmayı, inek sağmayı, reçel yapmayı öğreniyor orada çocuklar. Bunlar çok hoşuma gitti ve karar verdim. Evimi de şöyle bağışladım: Ölünceye kadar ben oturacağım, öldükten sonra onlar. Tapuyu verdim. Ayrıca Ali Nesin’in Şirince’deki Matematik Köyü’ne de hayranım. Türkiye için çok yararlı bir yer. Ali Nesin de çok önemli bir bilim insanı. Bu bağışı aynı zamanda Matematik Köyü’ne de yapmış oldum.

BODRUM’DAKİ EVİMİ TÜRKAN SAYLAN’IN VAKFINA BAĞIŞLAMAYI DÜŞÜNÜYORUM

Eğitime de bir katkı olsun istediniz...

Elimden geldiğince... Eğitim sistemini değiştiremem, bir okul açamam; o kadar gücüm yok ama bu iş için birçok dernek var. Bu derneklere yatırım yapmak bence daha iyi. Bir okul yaptırmış kadar iyi hissediyorum şimdi. Ali Nesin, Şirince’de Fen Okulu yapıldığını söyledi. O binalardan birine benim adımı verecekler.

Bu haberi duyunca herkes sizi takdir etti, dilerim örnek olursunuz.

Ben bunun duyulmasını asla istemezdim. Kimseye de söylemedim. Bu tarz işleri reklam malzemesi haline getirmek ne doğru ne de şık. Ali Nesin’in açıklaması olmuş. Tabii ki dilerim herkes eğitim için daha fazla elini taşın altına koyar.

Allah gecinden versin ama bu bağış olayı akıllara şunu da getirdi; ölüme kendinizi yakın hissettiğinizi...

Hepimiz öleceğiz. Ölüme yakın mıyım değil miyim onu ben bilemem. Ama ölümden korkmuyorum. Korkmamak gerekir çünkü hepimizin gideceği adres belli. Tabii her zaman da bir şeylere hazırlıklı olmak lazım. “Her gün ölecek gibi davran ama hiç ölmeyecekmiş gibi çalış” demişler. Bu bağış da belki bir önlemdi bunun için. Ölüm hepimiz için kaçınılmaz son.

Bu bağışa eşiniz dostunuz kırılmadı mı; sonuçta size çok yakın akrabalarınız var?

İki üvey kız kardeşim ayrıca yeğenlerim var. Elbette onlar için de bir şeyler düşünüyorum. Hayvanlar için de düşünüyorum. Yani bütün mal varlığım İstanbul’daki evim değil. Her şeyi kendi alın terimle yaptım. Kimseye bir mecburiyetim yok. Ama kendimi sorumlu hissettiğim Nesin Vakfı’nın çocukları var, sokak hayvanları var. Çok çalıştım yıllarca, hiçbirini kolay kazanmadım. Bodrum’daki evimi de Türkan Saylan’ın kurduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne bağışlamayı düşünüyorum. Faydalı olsun, faydalı işlere gitsin yeter. Biz gidiyoruz ama dünya malı dünyada kalıyor.

Vasiyetinizi yazdınız mı?

Hayır henüz yazmadım ama yazmayı düşünüyorum. Çünkü ölen çok arkadaşım oldu ve o arkadaşlarımın arkasından yaşanan olayları gördüm. Mal kavgaları oluyor. Tıpkı Cem Karaca, Savaş Ay örneklerinde olduğu gibi. Malları çürüdü. Niye yaşansın tüm bunlar? Vasiyet yazmak iyi bir şey.

Bir ara sağlık durumunuzla ilgili sevenlerinizi korkuttunuz, şimdi nasılsınız?

İyiyim, önemli bir sağlık problemim yok, tabii kilo problemini saymazsak. Zaman zaman nefes darlığı yaşıyorum, Eee bir de zaten 65 yaşına geldim, yaşlılığa doğru gidiyoruz.

Şimdi geriye dönüp baktığınızda çocuk yapmadığınız için pişman mısınız? Eksikliğini hissettiniz mi hiç?

Hayır. Çocuğum olmadığı için büyük bir pişmanlık hiç duymadım. Çünkü 16 yaşından beri yoğun bir tempoyla çalıştım. İş yapmaktan ne evlenmeye vakit bulabildim ne de çocukla ilgili hayaller kurabildim. Mesleğimle ilgili hayallerim oldu hep. Ben gece kulübü şarkıcısıydım. Haftanın her günü çalışıyordum, sabahlara kadar şarkı söylüyordum. Bu hem evleneceğim kişiye hem de doğuracağım çocuğa haksızlık olurdu. Çocuk yapıp yuva kurup da bunu iyi anne, iyi eş olarak götürmeyeceksen hiç anlamı yok.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)