Cevat Kulaksız yazdı:"İnsanın Korkutulduğunun Resmidir"


Evimin yakınında olan küçük bir olaydaki korkuyu anlatmak, sizinle paylaşmak istiyorum.
Ankara’da Batıkent semtinde İnönü Mahallesinde oturmaktayım. Yenimahalle Belediyesi, bütün sokakların kaldırım düzenlemesini yapmakta. Kaç yıldır, nihayet sıra bizim sokağa 1710. Sokağa geldi. Bizim evlerin önünden geçen bu sokak epeyce uzun bir sokak.
Bu sokağın sakinleri, kimisi evinin önüne beton dökerken, kimileri parke filan döşetip kaldırımın daha düzenli olması için çaba göstermişti.
Kaldırım düzenlemesi sırası bizim sokağa gelince, kepçe ile vatandaşların evlerinin önüne dökülen beton ve parkeleri söküp kamyonlarla götürdüler.
Bu hafriyat sökülüp taşınırken, benim evin önünde dış kapıdan girmek için bir metre kadar bir yükselti oluştu; eve zorlukla giriyorduk.
Bu işte çalışan kepçe şoförüne rica ettim, eve giremiyoruz, lütfen kapının önündeki bu geçici yükseltiyi gidermek ve de basamaklı olması için birkaç tane bordur taşı dökün, demiştim.
Şoför “olur” filan dedi ise de bordur taşı koymadılar, evin dış kapısı yüksekte kaldığı için eve girmekte zorluk çekiyorduk.
Belediyeye bu durumu ertesi günü bildiren mail mesajı göndererek telefon da ettim, lütfen şoförlerinize söyleyin, bizim gücümüz yetmiyor, birkaç tane bordur taşı koysunlar, basamak olsun, evimize rahat girip çıkalım dedim. Hemen elimde fotoğraf makinesi çantası ile evden ayrıldım.

İŞTE FAŞİZM, İŞTE KORKU
Sokağın baş tarafından bize yakın olan İstanbul yolundaki durağa doğru giderken, 1710. Sokağın en başındaki köşede evi bulunan bir vatandaş beni durdurarak bordur taşlarından şikâyetçi olmaya başladı.
Sokağın öbür sonlarına doğru hafriyat çalışması devam ederken, baş tarafa da, kaldırım kenarına dizilecek bordur paketleri bırakılmıştı. İşte kaldırıma yapılacak olan bordur taşlarını gösteren vatandaş şikâyetçi oluyordu. Beton bordur taşlarının üst tarafları eriyip gevşemiş, adeta kendiliğinden dökülüyordu. Resimde yüzüne gazeteyi kapatan vatandaş, gevşek duran beton taşın üstünden kopan parçayı eline alarak şunları söylüyordu:
“-Arkadaş şu taşların çürüklüğüne bak, kendiliğinden dökülüyor, belediye bunları nasıl kullanacak?”
Makinemi çıkarıp resmini çekme gayretimi görünce, şikâyetçi olan vatandaş hemen itiraz ederek resminin çekilmesini istemezken, isminin yazılmasını da istememişti.
Gazeteyi yüzüne kapatan vatandaş, “aman aman resmimi çekme, başım derde girebilir” diyordu.
Korkma bir şey olmaz, neden çekiniyorsun demem üzerine, gazeteyi yüzüne kapatan vatandaş şunları söylüyordu:
“- Aman resmimi böyle çek, tanınmamı istemiyorum, neme lazım, Ergenekoncu, bilmem neci diye beni içeri atarlar”.
Kendi kendime, aman Allahım vatandaşın korkusuna bak, vatandaş korkutulmuş, sindirilmiş, diye söylenmeye başladım.
Resimde görülen vatandaşın korkusu çok basit ve masum bir şikayeti bile vatandaşı korkutmuştu.
Oysa vatandaş iktidar partisinin belediyesinden şikâyetçi olmuyordu bile. Batıkent’in bağlı olduğu Yenimahalle belediye başkanı Fethi Yaşar CHP li idi.
Vatandaşın bu korkusu, anlamsız diye düşündüğüm sırada, AKP-RTE iktidarının yargıyı nasıl ele geçirdiğini, öğrencilerin, profesörlerin YÖK maşası ile nasıl sindirilip baskı altına alındığını, ordu mensuplarının uyduruk ihbarlarla Balyoz ve Ergenekon davaları ile haksız tutuklamalarını, Berna Yılmaz’ın “parasız eğitim istiyoruz” pankartı ile 17 ay gözaltında tutulmasını ve öteki haksızlık ve hukuksuzluklarını üzüntü ile anımsadıkça vatandaşa hak verir gibi oldum.
Resim: Evinin önündeki çürük bordur taşlarını gösteren ve korkusu yüzünden yüzünü kapatan vatandaş.


Cevat Kulaksız
Hakimiyeti Milliye
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)