Güngör Mengi yazdı:"Kabul edin hataydı!.."

CHP iktidarda olsaydı Cumhuriyet Bayramı törenlerinin iptal edilmesi yine bu kadar tepki çeker miydi?

Çekerdi ama tepkilerin kaynağında Atatürk’e ve Cumhuriyet’e yönelik niyetler konusunda bir şüphe bulunmazdı.

İptal kararı, rejimle ve ülkenin bütünlüğü ile ilgili vehimleri tahrik etmiştir. Tepkileri daha çok bu endişe körüklemiştir.

İktidar toplumdaki bu hassasiyeti vereceği kararlarda dikkate almalıdır. Millet, ulusal bayramlar konusunda hassastır.

İktidar sebebini merak etmelidir.

AKP böyle bir güvensizliği hak etmediğini düşünebilir. Ama halkın önemli bir kesiminin tedirginliğini anlamaya ve bu duyguyu gidermeye çalışması kendi yararınadır.

Deprem nedeniyle Cumhuriyet Bayramı törenlerinin iptal edilmesi hata olmuştur.

Bunu kabul etmek kaybettirmez, kazandırır.

Bakanlar uzatılan her mikrofona bu iptali savunmak suretiyle en azından meselenin uzamasına sebep oluyorlar.

Konuştukça yanlışın büyüklüğünü daha geniş kitlelere yayıyorlar.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay dün şunu dedi:

“Yüzlerce vatandaşımız canını yitirmişken biz neden bir resepsiyonda buluşmadık, elimizde kadehlerle kahkahalar atmadık diye bir tepkinin dillendirilmesini anlayamıyorum!..”

Günay’ın asıl anlamadığı şu:

1. Cumhuriyet Bayramı resepsiyonları insanların ellerinde kadehlerle kahkahalar atarak eğlendikleri toplantılar değildir.

2. Asıl geçit törenlerinin iptali tepki konusu olmuştur. Çünkü en büyük bayram halktan koparılmıştır.

3. İptal kararı okulları da etkilemiş, okullar bayrak töreni ile sınırlanmış, öğrencilerin katıldıkları etkinliklerden vazgeçilmiştir.

Ulusal bayramlar gençliğin eğitimine yüksek katkı sağlayan heyecan günleridir.

O günlerin duygu atmosferi feda edilmemelidir.

Atatürk karanlıklar yılı olan 1918’de “Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz” diye yazmıştı.

Onda bu imanı yaşatan güç “Vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik görmesi” olmuştu.

O ışık ülkeyi kurtardı, bağımsızlığını kazandırdı. Acaba şimdi, 88 yaşını idrak eden Cumhuriyet’in Milli Eğitim Bakanı Dinçer ve Kültür Bakanı Günay aynı ışığın varlığını garanti edebilirler mi?

O ışığın sönmemesi için gereken her şeyi yaptıklarını söyleyebilirler mi?

Yardım eden eller

“Van depremi bu milletin dünyaya milletin ne olduğunu öğrettiği bir nasihat oldu!”

Başbakan doğru söylüyor.

Bu gök kubbe altında, acı çeken insanına bu kadar kalpten yardım eden bir halk az görülmüştür.

Veren elleri “Allah’ın elleri” gibi görmek ve gönderdikleri yardımlara kutsal emanet muamelesi yapmak gerekir.

Bunu hükümet sağlayacak.

Özellikle toplanan paraların dökümü yapılmalı, her kuruşun, bağışlayanların amacına uygun biçimde kullanıldığı topluma düzenli olarak bildirilmelidir.

Bu güzel alışkanlığın kaybedilmemesi ancak böyle mümkün olur.

Deprem bölgesine her gün 150 TIR ulaştığı eşyaların boşaltılmasında zorluk yaşandığı özellikle giyim eşyalarının depolarda karmakarışık yığınlar oluşturduğu bildiriliyor.

Yardım kampanyaları sürüyor. Acaba hiç değilse şimdiden sonrakilerin toplandığı yerlerde cinslerine göre ayrılmaları, ayrı koliler halinde gönderilmesi sağlanamaz mı?

Veren elin büyüklüğü, bu küçük ayrıntıyı yerine getirecek özeni hak ediyor!

Güngör Mengi
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)