Güngör Mengi yazdı:"Sen Kürt kal kardeşim!"

Terörle mücadele siyasetinde iktidarın kendisine ait doğruyu bulduğu anlaşılıyor.

Bunu Başbakan’ın bayram sabahı yaptığı açıklamalar ortaya koyuyor.

Başbakan Erdoğan T. C. Devleti’nin KCK gibi kendine paralel bir devlet anlayışına (yapılanmasına) müsaade etmesinin mümkün olmadığını belirtirken, kavram kargaşasından doğan yanlışlara da prim vermeyeceklerini anlattı.

“Kimse güvenlik güçlerimizin silâh bırakmasını bizden beklemesin. Silâh bırakması gereken birileri varsa bunlar terörist gruplardır” dedi.

Başbakan’ın bıraktığı boşlukları da Zaman Gazetesi ile yaptığı söyleşide Başbakan’ın siyasi başdanışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan doldurdu.

Tam mücadele...

KCK’nın PKK terör örgütü için yeni bir aşama olduğunu, bununla devlete alternatif bir otorite hedeflendiğini belirten Akdoğan bu duruma göz yummanın “terörizme rıza göstermekten daha kötü” bir tutum olacağını savundu.

Başdanışman, hükümetin terörle mücadele adına ne yapılması gerekiyorsa onu yaptığını öne sürdü ama bu gerçeği tam yansıtmıyor. Çünkü doğruya gecikerek varılmıştır.

İktidar başta çok yanlışlar yaptı, bu yanlışlar PKK ve yandaşlarının cüretini artırdı.

Son Çukurca katliamı yaşanmasaydı iktidarın belki doğru çizgiye geldiğini göremeyecektik.

Akdoğan’a göre artık “sınır ötesi operasyon da vardır, Türkiye kırsalında operasyon yapmak da vardır, şehirde KCK operasyonu yapmak da vardır”..

Cesaret ve bilinç

Şu iki teşhise de hak vermek gerekiyor:

1. İddia edilenin aksine KCK operasyonları sivil siyasetin yolunu tıkamak şöyle dursun önünü açmak amacıyla yapılıyor. Siyaseti şiddet şantajından başka türlü korumak mümkün görünmüyor.

2. Bölge halkı PKK’nın baskı ve zulmünden bıkmıştır. Halk KCK’nın şiddete dayalı otoritesini değil devletin otoritesini istemektedir.

Çünkü bölücü terörün vahşeti, artık ana karnındaki bebeklere bile hayat hakkı tanımıyor.

Dün arkadaşımız Mine Şenocaklı’nın Erciş izlenimleri içinde yer alan ibretli bir diyalog dikkatinizi çekmiş olmalıdır.

Askerden yeni dönmüş Kürt kökenli genç, enkaz başındaki ateşin yanında sabahı beklerken, mayına basarak ayağını kaybeden arkadaşını hatırlıyor.

“Bak burada enkaz altında insanlar var değil mi; bunun Kürtlükle Türklükle alâkası yok” diyor. Oradan teröre geliyor:

“Ben artık Kürt değilim. Çünkü o kurşun sıkanları sevmiyorum!”

Aynı hesaplaşmanın bugün kaç vicdanda yaşandığını tahmin etmek kolay değildir.

Ama bölücü, ırkçı, faşist zihniyet, elini güçlendireceğini düşünerek yeni Anayasa hazırlığı döneminin ümit veren atmosferini dinamitlemeyi sürdürürse “kayıplar” artacaktır.

Bu iyiye doğru bir gidiş mi olacaktır; hayır.

Önümüzdeki dönemde Kürtlüğünü ruhen terk edenlere değil, Kürt kimliğini PKK’ya karşı cesaret ve bilinçle savunan vatandaşlara ihtiyacımız olacak!

Güngör Mengi
Vatan
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)