Ne kadar para, o kadar anayasa!

Meclis Başkanı Cemil Çiçek, anayasa değişiklik çalışmalarına katkı vermedikleri için iki gündür üniversiteleri suçluyor.

“Böyle üniversite mi olur?” diyor.

“Yeni anayasa yapılırken bu suskunluk bilim insanlarına yakışmıyor” diye sitem ediyor.

“Eğer anayasa çalışmalarına katkı vermezlerse, tarih önünde sorumlu olurlar” diyerek, “tehdit mesajı” bile gönderiyor!..

Gerçekten de üniversitelerin, özellikle de hukuk fakültelerinin bu konuya ilgi göstermemesi, önerilerde bulunmaması dikkat çekici!

Bunun iki temel nedeni var:

***


Birincisi, iktidarla ilişkisi iyi olmayan anayasa profesörlerinin durumu...

Söylemesi ayıp ama... Onlar, düşüncelerini açık açık dile getirip, hedef olmaktan çekiniyor...

Hatta korkuyor!

Birçoğu, “Canım öneride bulunup da dertsiz başıma dert mi alacağım?” diyor.

İkinci grupta ise; “iktidarla iyi ilişkiler içinde olan” profesörler var.

Fakat onların tamamı, zaten üç yıl önce AKP’nin talebi üzerine bir taslak çalışması yaptılar ve bunu “ilgili makamlara” teslim ettiler.

Karşılığında da hatırı sayılır bir “ücret” aldılar!

Şimdi yeni bir “taslak” önerisinde bulunmaya gerek bile duymuyorlar.

Ve zaten bu işi “para karşılığı yapmaya” alıştıkları için, “sipariş” gelinceye kadar parmaklarını oynatmamaya kararlılar!

***


Bu iki gruptaki hocalar bize; üniversitelerin nasıl sindirildiğini ve nasıl “paragöz” hale getirildiğini gösteriyor.

Peki; bunun suçlusu, sokaktaki vatandaş mı?

Ya da diğer bir deyişle “yandaş anayasa profesörleri”ni besleyip, onların hazırladıkları taslakla “siyaset” yapan, diğerlerini azarlayan siyasetçilerin hiç mi payı yok bugünkü suskunlukta?

***


Eeee; askerliğin bile parayla satın alınabildiği bir ülkede, kimse “beleş anayasa” yapmak istemiyor!

Durum, ne yazık ki bundan ibaret...

O yüzden Cemil Çiçek; istediği kadar üniversitelerden yakınsın, o kapıdan “bedava simit” alamaz bundan sonra...

Ne kadar para, o kadar anayasa!

Yani özetle...

Hadi Sayın Başkan, pamuk eller cebe!

*****


5 CD!

İkinci Ergenekon davasının dünkü duruşmasında tutuksuz sanıklardan eski Birinci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hurşit Tolon savunmasını yaptı ve “Bana ait evlerde yapılan aramalarda 129 adet CD’ye el konuldu. Ancak, polisin arama tutanaklarında yer almayan 5 CD de daha sonra ortaya çıktı” dedi...

İlk sorum biyoloji profesörlerine:

Bu CD denilen şey, bir canlı türü müdür?

Değilse... Nasıl oluyor da kendi kendilerine çoğalabiliyorlar?

İkinci sorum; emniyet yetkililerine:

O 5 CD’yi nerede, ne zaman buldunuz?

Ve neden Hurşit Tolon’un ya da avukatlarının bunlardan haberi olmadı?

Umarım bu sorulara verecek bir yanıtınız vardır!

*****


Günün Sorusu

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, dün katıldığı bir televizyon programında inanılmaz bir iddiada bulundu:

“Meclis Genel Kurulu Salonu’na girecektim. Yanımda bir takım belgelerim ve hazırladığım notlar vardı. Kabanımın cebine koydum. Kabanımı da kulisteki vestiyere astım. Sonra Meclis’ten ayrılırken kabanımın cebine baktım ve notlarımın olmadığını gördüm. Çalınmış!”

Sorum; bir süre önce Meclis kürsüsünde Kamer Genç‘i itekleyen Meclis İdare Amiri Salim Uslu’ya:

Sorumluluk alanınızdaki Meclis Genel Kurulu’nda böyle bir olayın meydana gelmesi doğal mı?

*****


CHP’de garip olaylar!

İlginç bir parti şu CHP...

Bedelli askerlik, Abdülmecid için anma töreni, Van depremindeki çuvallamalar, yargının akıl almaz kararları gibi onlarca “olay” ortadayken bunların üzerine gidemiyor; ne yapıp edip, kendisini “hedef” haline getirmeyi beceriyor!

Son olayı biliyorsunuz:

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün geçenlerde bir açıklama yaptı ve Dersim olaylarıyla ilgili olarak Atatürk’ü suçladı.

CHP yönetimi de bu “aykırı ses”e hiçbir tepki vermedi!

Bunun üzerine 12 milletvekili; Samsun Milletvekili Haluk Koç’un önderliğinde bir bildiri yayınlayarak, hem Aygün’ü hem de ona hiçbir tepki vermediği için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirdi.

Vay, sen misin eleştiren?

Kızılca kıyamet koptu CHP’de...

Kılıçdaroğlu, “Bu partide özgürlük olacak. Herkes düşüncesini ifade edecek. Ancak parti disiplinine sadık kalınacak. Tehditlere bugüne kadar boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyiz. Disiplini işleteceğiz. Parti yönetiminden izin almadan kamuoyunda partiye kim zarar veriyorsa, o hesabını verecek” diyerek 13 vekile disiplin sopasını gösterdi.

*****


Tamam; 12 milletvekili belki parti disiplinine aykırı hareket etti...

Ama Sayın Kemal Kılıçdaroğlu görmüyor mu ki; eğer kendisi Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün o garip açıklamasına daha önce tepkiyi gösterseydi, o 12 vekil böyle bir bildiri yayınlamak zorunda kalmayacaktı.

***


Kusura bakmasın ama; eğer ille de birilerinin CHP Disiplin Kurulu’na sevki gerekiyorsa, bunların başında bana göre Kemal Bey geliyor!

Çünkü “partiye zarar verici aykırı sesler”e tepki göstermekte geç kalıyor ama kendilerini bu tepkiyi göstermek zorunda hisseden vekil arkadaşlarını fena halde harcıyor!

Eğer CHP gerçekten demokrat bir partiyse; onun Genel Başkan’ının aykırı çıkışlara gösterdiği hoşgörüyü, partinin program ve tüzüğüne sahip çıkan vekillere de göstermesi gerekmez mi?

Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)