Necati Doğru yazdı: "Bir Van’lı! Bir Vanlı’ya! Bir çadırlık! Yer verse!"

Yaşayan görüyor.
Birden, aniden geldi.
İçin için çırpındı.
Kırdı, yıktı, çökertti.
Evler, binalar, apartmanlar birer döküntü oldu; “Deprem başladı, dışarı kaçın” diye bağırtılar yükseldi.
Kaçabilenler kaçtı.
Sonra “Kardeşlik Kokusu” Van’a ve Ercis’e ve Van’ın köylerine yola çıktı. Türkiye’nin her yerinden ilk yardım eli Van’a hemen ulaştı. Depremle döküntüye dönüşmüş evlerin enkaz yığınları altından sağ çıkartılabilenler “alkışlarla” ambulanslara yerleştirilip hastanelere ulaştırıldılar.
Sağ çıkamayanlar oldu.
Sırt üstü yatırıldılar.
Yan yana dizildiler.
Kadınlar ağıtlar yaktı.
Erkekler elleriyle başlarını kapattı. Hepimiz gördük, şahit olduk: Türkiye Van ile kucaklaştı. Türkiye Van için seferber oldu. Türkiye’nin batı ucundan Türkiye’nin doğu ucuna “kardeşlik kötü günde sınava girer” sözünü doğru çıkartmak için “kardeşler acı almaya” koşuştular. Türkiye’nin her yanından Van’a en az 150 TIR dolusu yardım malzemesi akmaya başladı. Van valiliği sözcüsü; “Bu yardımlar Van’a 3 yıl yeter” açıklaması yaptı.
Türkiye örnek bir sınav verdi.
Şerefi bu topraklarda “kardeşçe yaşamayı seçmiş” herkesindir.
Xxx
Herkes bakar.
Görüneni görür.
Ege Cansen ise “görünmeyeni de gören” az rastlanır dostlarımdan biridir. Van depreminden “dünyaya örnek olabilecek bir model daha çıkartabileceğimizi” söylüyor.
Bir Van’lı
Bir Van’lıya
Bir çadırlık yer verse!
Bir dayanışma çıkar.
Dünya alkışlar.
Deprem sonrası yapılan tespitler gösterdi ki, Van’da, Erciş’de ve köylerinde çöküp oturulamaz hale gelen evler, çökmeyip sağlam durabilen ve içinde yaşanacak güveni veren evlerden daha fazla değil.
Çökenler az.
Çökmeyenler fazla.
Çökmeyen evlerin sahipleri, bir odalarını ayırsalar. Bu alan olarak 2 metreye 3 metre yani 6 metre tutar. Bu da ancak bir çadırlık yer eder. Evi yıkılmamış Van’lı, evi yıkılmış Van’lı komşusuna “bir çadırlık” yer verse; evsiz kalmış Vanlılar kışta-kıyamette-tipide- ayazda devletin sunduğu “Mevlana” adı konulmuş prefabrik konutlarında kışı geçirmek zorunda kalmazlar.
Xxx
Anadolu’nun geleneğinde var.
Uzaktan tanıdığımız gelir.
Yer yatağı sereriz.
Nefesi keskin hocalar camilerde vaaz veriyor; “İslam’da komşusu açken tok yatanı Allah da sevmez” diyorlar.Komşusu depremle evsiz kalmış gece ayazında çocuklarıyla soğukla savaşırken kendisi sıcak evinde yatanı Allah nasıl sevsin?
Bir Van’lı
Bir Van’lıya
Bir çadırlık yer verse!
Bir dayanışma çıkar.
Dünya alkışlar.
Niye kimse akıl etmiyor.
Van’da çok tarikat varmış. Birinin bile aklına “bu dayanışma” niçin gelmiyor?
———–
KUTU
(Uyan Borusu)
Ağaoğlu reklam!
Gazete ve TV’lere; ekonomi sayfalarını yönetenlerden bazılarının son yıllarda soktuğu “konsomatris haberciliği” musallat oldu. Konsomatris, biliyorsunuz pavyona gelen paralı müşteriyi gece boyunca memnun eden sarışın boyalı kadınlara deniyor. Bu konsomatris haberciliği, her fırsatta, işadamlarına reklam haber yazma fırsatı yaratıyor. Ali Ağaoğlu, inşaat yapan bunu satan ve şuanda Türkiye’nin en zenginleri arasına giren birisi. Gazetelere bol da ilan veriyor. Konsomatris gazetecilik; Ali Ağaoğlu’na “deprem konusunda düşüncelerini” soruyor. O da “(!)…eskiden Türkiye’de malzeme yoktu. Kum dediğimiz şeyin yüzde 30’u midye kabuğu, yüzde 20’si balçık ve tuzlu suydu” diye demeç veriyor. Ağaoğlu’na inanırsan; Mimar Sinan’ın eserlerinin malzemesi midye kabuklu, tuzlu ve balçıklı kumdan yapılmaydı.

Necati Doğru
SÖZCÜ
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)