Reşit Çağın yazdı:"Devlet Adamı İle Başkalarının Adamı Arasındaki Fark!"

Falih Rıfkı Atay Çankaya adlı eserinde anlatıyor:
“Çankaya’da gurup vardı. Güneş, ufkun üzerinde artık kızarıyordu. Atatürk, bizim elimizden, yirminci asrın en büyük kahramanı milletinin elinden , bir büyük deha insanlığın elinden gidiyordu. Askerlikte ve politikadaki hiç şaşmaz sağduyusundan başka, bütün maddi manevi varlığında bir göçüş hali seziliyorduk. Atatürk, sonsuz ölüm ülkesinin eşiğinde idi. Onun, bir dönülmez yolda bizden uzaklaştığını yana yakıla anlıyorduk.
Hatay, büyük ıstırabı idi. Sanki bir can sevgilisi ağyar kucağında imiş gibi, çırpınıyordu.
Bu çırpınışlarının pek de tabii olmayan bazı taşkınlıklara varmasından kaygılananlar da olmuştu:
- Acaba bir sabah uyanıp memleketi harpte mi bulacağız? diye sorarlardı. Ama onun son bakış saniyesine kadar süren askeri ve siyasi sağduyusu, sinirlerine, ruh ateşlerine ve gönül nöbetlerine hakim olmakta devam ediyordu. Bir akşam sivil arkadaşlarından birinin:
-Paşam, ne diye kendinizi bu kadar üzüyorsunuz? Yarın bir tümen asker yollasanız Hatay’ı alırsınız. Almanlar Renani’ye girdiler de sanki Fransızlar ne yaptılar? Renani için harekete geçmeyenler, Suriye’nin bir sancağı için mi Türkiye ile harbe kalkışacaklar? demesi üzerine gözleri bir an durarak ve durularak:
- Evet, yarın sabah bir tümen asker yollasam, Hatay’ı alabilirim. Renani için harekete geçmeyen Fransızlar, bir Suriye sancağı için bizimle harbe girmezler. Bunu da bilirim. Fakat ya bu sefer şeref ve namus meselesi yaparlarsa? Milletler belli olur mu? Ben bir sancak için Türkiye’yi harp tehlikesine sokmam, diye cevap vermişti.”
O her bakımdan örnek bir devlet adamı olduğu için, ülkesinin çıkarlarını daima ön planda tutuyor, bağımsızlığını ve onurunu koruyor, fakat asla macera peşinde koşmuyordu.
Elbette onun gibi olmak imkânsız. Ama onun gibi akılcı davranabilmek, başkalarının adına komşularına durup dururken horozlanıp gülünç duruma düşmemek ve ülkenin geleceğini riske atmamak için; çok düşünmek, az konuşmak, bilgili, akıllı, ahlâklı ve yurtsever kişileri yanında danışman olarak bulundurmak ve elbette Wikileaks belgelerinde gün yüzüne çıkmak için zamanını bekleyen sırdaş hesapların, gizli kayıtların korkusu ve iktidarda ömür boyu kalabilmenin ihtirası ile, bir yerlerden emir almayacak kadar temiz ve başı dik olmak ve her şeyden önce, belirli günlerde bazı mevki sahiplerince zorunlu olarak huzuruna çıkılan bu dehayı çok iyi tanımak ve anlamak gerekiyor.

“İnsan cahili olduğu şeyin düşmanıdır.” Demiş Hz.Ali.

O günlerden bugünlere gelişimizde, ihanete kadar uzanan ifade, tutum, davranış ve kararlarda Atatürk cehaletinin payı küçümsenebilir mi?

Reşit Çağın
İLK KURŞUN
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)