ABD Büyükelçisi bal gibi anlıyor


Ricciardone’nin “Birinci sınıf olmayı hedefleyen bir ülkede entelektüel ve gazetecilerin demir parmaklıklar ardında olmasını anlamıyorum” demesi bir ironidir.
Türkiye’de bu kadar güçlü istihbaratı olan bir ülkenin büyükelçisinin gözler önünde yaşanan olayları anlayamaması düşünülemez.
Sanırım büyükelçi diplomatik bir dil kullanıyor.
Çünkü büyükelçi Türkiye’de antidemokratik soruşturma ve yargılamaların bütün açıklığıyla sahnelendiğini hepimiz gibi izliyor.
Ayrıca Ricciardone daha önce de Türkiye’de yıllarca kalmış, gayet iyi Türkçe de bilen bir diplomat.
O bu sözleriyle Türkiye’de olan biteni hem kendisinin, hem de Washington’un çok iyi anladığı mesajını veriyor Ankara’ya.
Bu saptamaların ışığında Ricciardone’nin değerlendirmelerini yorumlamaya çalışalım.
+++
Büyükelçi geçen yıl göreve başladıktan kısa bir süre sonra yaptığı açıklamada Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü konularında kısıtlamalar olduğunu söylemiş ve bu durumu eleştirmişti.
Ricciardone bu sözleriyle Ankara’ya olan bitenin farkına vardığını anlatmak istemişti.
Gazeteler bu eleştirileri verince Başbakan Erdoğan çok kızmış ve bir konuşmasında ABD Büyükelçisini eleştirmişti.
Erdoğan aynı konuşmada hızını alamamış büyükelçiyi acemi diplomatlıkla suçlamıştı.
Bu ağır suçlamalara Büyükelçi karşılık vermemişti.
Ancak Ricciardone geçen gün gazetecilere çeşitli konulardaki düşüncelerini açıkladı.
Büyükelçi gazeteci arkadaşlarımızın ifade ve basın özgürlüğü konusundaki değerlendirmelerinin ne olduğunu sorunca yine bir yıl önce olduğu gibi son derece açık ve net eleştirilerde bulundu.
Büyükelçiler görevde bulundukları ülkelerin iç işleriyle ilgili konularda çok dikkatli konuşurlar ve Ricciardone gibi köşeli değerlendirmeler yapmazlar.
Bu şekilde konuşuyorlarsa mutlaka merkezin olurunu almış olmaları gerekir. Hatta merkez bu tür açıklamalar yapmasını kendisinden istemiştir.
Ricciardone’nin esas anlatmak istedikleri söylediklerinin satır aralarındadır.
Büyükelçi açıklamalarında Türkiye’nin demokrasi çizgisini değerlendiriyor ve bunun hiç de iyi bir düzeyde olmadığını ifade ediyor.
Cezaevine atılan gazeteci ve entelüektellerin özgürlüklerinin kaldırılmasının demokrasiye aykırı olduğunu vurguluyor.
Türkiye’de hukukun işlemediğini, yargılamaların hukuk nomlarına aykırı yürütüldüğü üzerinde duruyor ve bunun birinci sınıf demokrasiyi hedefleyen ülkeye yakışmadığını belirtiyor.
Büyükelçi açık açık şunu vurguluyor:
“Siz ileri demokrasiden söz ediyorsunuz ama antidemokratik uygulamalar içindesiniz. Biliniz ki bu gözümüzden kaçmıyor.”
Bunu bir süre önce Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da bu açıklıkla dile getirmişti.
Ama Ankara bu uyarılara “Nasıl olsa Amerika bizi gözden çıkaramaz” güvencesiyle pek aldırmamış, bildiğini okumayı sürdürmüştü.
Belli ki Washington Ankara’nın bu tutumundan şikayetçidir ve büyükelçinin bunu vurgulaması istenmiştir.
AKP iktidarı, hem Washington’dan, hem Avrupa Birliği’nden, hem de uluslararası sivil toplum örgütlerinden gelen uyarıların artık bardağı taşırma noktasına geldiğinin farkında.
Nitekim Başbakan gazetecilerlerin özgürlükleri konusunda ciddi çalışmalar yaptıklarını açıkladı.
Geciken ve artık hem yurt içinde, hem yurt dışında kabul edilemez boyutlara ulaşan bu antidemokratik uygulamalara yakında son verilmesi gerekir.
Özel Yetkili Mahkemeler’in varlığı sıkıntının birinci nedenidir. Bu mahkemelerin kaldırılarak yargılamaların normal mahkemelere kaydırılmaları gerekir.
Ayrıca yargının bağızsızlığı, polisin belli bir gücün istilasından kurtarılması mutlaka sağlanmalıdır.
İktidar bunlar için adım atmazsa fatura ağırlaşacak, ülkenin huzursuzluğu artacak, demokratik rejim ciddi şekilde yara alacaktır.
Ricciardone’nin demokrasi konusundaki endişelerini belirten sözlerinin dışında söyledikleri dolgu malzemesi niteliğindedir.
Verilmek istenen mesaj AKP’nin zaman yitirmeden demokratik hukuk devletini işletmeye başlamasıdır.

Tufan Türenç

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)