Feodalizmle mücadele yılı


Keskin bıçaklar devamlı kesiyor, biçiyor, bölüyor Güneydoğu coğrafyasında yaşayan halkı.

Mezhep - tarikat zemininde bölüyor, aşiretlere bölüyor, her birinin başına şıh, ağa dikiyor. Böyle gelmiş ama böyle gitmeyeceği artık görülüyor.

Derebeyi düzeni iyice çürüdüğü için dikişleri her yerinden atıyor. Doğan boşluğu terör örgütü hemen dolduruyor.

Bombardımanda can veren 35 köylü için Gülyazı’ya giden Uludere Kaymakamı Naif Yavuz’un söyledikleri, etnik bölücülüğün siyaset oyuncağı olmaktan kurtarılması konusunda bir “son ihtar”dır.

Kaymakam Yavuz “Bana saldıranlar dışarıdan gelen provokatörlerdir” dedi.

Dün AKP’den BDP Milletvekili Hasip Kaplan’a yönelik olarak kışkırtıcı suçlaması yapıldı. Kaplan da cenazelerin çıktığı köylere giden bakanların, canlarını kendisine borçlu olduklarını iddia etti.

O arada CHP lideri Kılıçdaroğlu Van’dan Uludere’ye gitmek için helikopter istedi. Önce verildi, sonra gelen bir emirle vazgeçildi.

Devletin helikopterini ana muhalefet liderinden kim esirgedi?

Fakirliğin gözü çıksın

Kan ve gözyaşı siyasi rant malzemesi olabiliyor ve bu sömürü kazanç getiriyorsa büyük bir arıza var demektir.

Çoğu çocuk yaşta 35 köylü terörist oldukları zannedilerek F-16’lar tarafından öldürüldü.

Oysa acı gerçek, şafakta ortaya çıktı.

Ölen bu genç insanlar terörist değil kaçakçı idi ve 36 kişi olarak çıktıkları yolun sonunda, biri dışında tümü, hak etmedikleri bir kadere kurban gitmişlerdi.

O kurtulan köylü Servet Encü idi ve gazetecilere şunu dedi:

“Köye gelen devlet yetkilileri (bakanlar) benimle konuşmadılar!”

Nedeni belli; Servet Encü’nün anlattıklarında kendi günahlarını dinleyeceklerini biliyorlardı:

“Milletimizin burada geliri yok. Sırf 50 lira kazanmak için bu işi yapıyoruz. Fakirlikten dolayı kaçağa gidiyoruz.”

Önümüzde kanlı bir kördüğüm duruyor. Hükümet bu uğursuz bilmeceyi çözmeli suçluları açığa çıkarmalıdır.

Ama bu arada hiç aksamaya uğramadan sürmesi gereken işler var:

Bölücü terör örgütü eylemlerini azalttı diye terörle savaşın dozu zayıflatılmayacak.

Kürt sorunu ile ilgili siyasi ve hukuki arayışlar terörle savaştan bağımsız olarak sürecek.

Mayınları temizleyin...

Güneydoğu’daki gençlere, onurlu bir yaşamın önce umudunu, sonra hemen imkânlarını kazandırmak gerekiyor...

İhmal ettiğimiz budur.

PKK da bunu istemiyor. Çünkü derebeyi düzeninin çaresizliğinden besleniyor en çok.

Dün Necati Doğru “Mayınlı araziler ne oldu?” diye soruyordu.

Türkiye’nin Suriye sınırı boyunca 600 km uzunluğunda, üç Kıbrıs büyüklüğünde, kimyasallarla zehirlenmemiş, altın değerinde topraklar 615 bin mayından temizlenip doğanın cömertliğini sunmayı bekliyor.

İki buçuk yıl önce Meclis’ten geçen bu konudaki yasa uygulanamadı. Derebeyleri bundan çok memnundur. PKK da öyle..

O temizlik yirmi yıl önce gerçekleşse Uludere kurbanları büyük ihtimalle hayatta olacaklardı. Doğal ürünleri ile ünlenen çiftliklerin çalışanı, hatta belki ortağı olacaklardı.

AKP iktidarı da ihmal etmeye devam ederse, on yıl sonra Uludere’dekine benzeyen acıklı hikâyeleri dinlemekten kurtulamayacağız.

Bir VATAN okurunun önerdiği biçimde 2012 yılını “feodalizmle mücadele yılı” yapmalıyız!

Güngör Mengi
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)