Hukuk Adres Sormuyor!


Hukukun her alanda çok tartışıldığı bir dönemin içinden geçiyoruz.

Bunun temel nedeni şu:

Hukuk artık ilkeler bütünü değil, operasyonel güç haline geldi.

Evrensel bir bilim olarak hukuk, gelişmiş – gelişmemiş dünyanın pek çok ülkesinde erozyona uğramakta. Ancak Türkiye’de bunun daha da katmerlenmiş olduğunu görüyoruz.

İktidar, hukuku sadece siyasal değil, aynı zamanda ekonomik bir güç olarak da görüyor ve kullanıyor.

Hukukun yerleşik bir değer olarak kabul edildiği ülkelerde özellikle temel yasalar değiştirilirken çok geniş bir toplumsal mutabakat aranıyor. Örneğin yasa çıktıktan sonra iki yıl “sonuçlarını tartışma” süresi koyan ülkeler var. Yasa bu süreçten sonra yürürlüğe giriyor.

Bizde yasa önce uygulamaya konuyor, sonuçlarına “hayatın içinde” bakılıyor.

Bu, uçağın bakımını havalandıktan sonra yapmak gibi bir şey.

***

Bu sütunda genellikle ceza hukukunda yaşananları kaleme alıyoruz. Daha geniş ölçekte bakıldığında ekonomiden medyaya, iç barıştan siyaset yelpazesine kadar her alanda “hukuk merkezli karmaşa” yaşandığını görüyoruz.

Hukuka güvenin kaybolmasına neden olacak tehlikeli bir gidiş…

Son zamanlarda özellikle Ticaret Kanunu’ndan kaynaklanan sorunlarla birlikte ekonomi sayfaları da genel karmaşadan payını aldı.

Özelleştirmelerin ardından devlet ekonomiden çekildi. Çekildi deniyordu ama, “hukuk silahı” ile birlikte ekonominin her alanında varlığını hissettirmekten öte adeta dayatıyor.

Bunu yaparken standart bir yasa çıkarıp onun kurallarına göre de oyun kurmuyor.

Dikkati çeken üç yöntem var:

1- Yasayı muğlak çıkarmak.

Böylece nasıl uygulanacağı belirsiz hale geliyor. Yürütme gücünü elinde bulunduran da yasayı işine geldiği yönde kullanıyor.

2- Birbiriyle çelişen yasalar çıkarmak.

Yeni çıkan bir yasa daha önce yürürlüğe girmiş kimi yasalardan 180 derece farklı hükümler içerebiliyor. Bu durumda istediğiniz kesime istediğiniz yasayı uyguluyorsunuz.

3- Çok ağır sonuçlar doğuran yasalar çıkarmak.

Böylesi yasaların hedefi olan kişi ya da kurumun yaşaması olanaksız. Çare iktidarın affa benzer bir mekanizma ile onu kurtarması. Tabii sonuçlarına da katlanması!

Bunlar günlük gelişmeleri izleyen bir kişinin çıplak gözle görebileceği şeyler. Ayrıntıları uzmanlarının işi.

***

Hukuk yıpranmaya başladığında bundan sadece siyaset, iç barış değil, yukarıda çizdiğimiz genel çerçevede olduğu gibi her alan etkileniyor. Bunun yasalar eliyle “terörist üretme”, “terör örgütü oluşturma” boyutunu bu sütunlarda sıklıkla dile getiriyoruz.

Türkiye’de artık her düşüncenin, her sosyal hareketin bir “terör örgütü” de oluşmuş vaziyette.

Cervantes’in o ünlü sözünü şöyle de değiştirebiliriz:

Bana düşünceni söyle, senin hangi terör örgütüne üye olduğunu söyleyeyim!

Basit bir otopark paylaşımından bile “çıkar amaçlı suç örgütü” çıkaran yargımız, Dink cinayetinde tam tersi bir karar verdi.

Bütün bunları yan yana koyunca akla şöyle bir çağrışım geliyor:

Hukuk adres sormuyor!

Mustafa Balbay
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)