Öğrenciler, gazeteciler, askerler.. Hepsi aynı örgütten mi?


Her şey karmakarışık geliyor, bu “terör örgütü kurma” işinde ciddi bir “anlaşılmazlık” var, anlayanlar bizden zeki olmalı ki (bu espridir ciddiye almasınlar) şıp diye hepsini biliveriyorlar.. Zaten Balyoz’du, İrtica Eylem Planı’ydı, Fuga, Ayışığı vs baştan beri hepsini birbirine karıştırıyorum o başka ama “tutuklanan profili” de anlaşılır gibi değil.
Ergenekon meselesi Tuncay Güney isimli bir hahamla başladı, adam haftalarca gündemden inmedi sonra bir anda ABD’de ortadan kayboldu, tamamen silindi.. Arkadan “Özden Örnek’in Anıları” çıktı, haftalarca konuşuldu, tutuklamalar, olaylar sürerken o konu da gündemden düştü.. Bir ara her yerden, hatta denizin içinden bile silah ve belge fışkırıyordu, suikast iddiaları vardı, sonra birden bıçakla kesilmiş gibi bunlar da bitti.
PARASIZ EĞİTİM VE TERÖR
Emekli-muvazzaf askerler, generaller, gazeteciler, emniyet müdürleri, bilim adamları, hayatında birbirini hiç görmemiş, duymamış, tanımamış insanlar tutuklandı.. Hepsi “Ergenekon” adı verilen aynı terör örgütünün üyesi olmakla suçlandı.. Sonra “parasız eğitim” isteyen öğrenciler, protesto gösterilerine katılan öğrenciler tutuklandı ve onlar da “terörist” olmakla suçlandı ki bütün bunların AB ile dünya medyasının dikkatini çektiği de ortada..
TSK BAŞKANI ÖRGÜT LİDERİ İSE..
Olayın tümüne bakınca bu tutuklananların hepsi aynı örgütten mi, yoksa ayrı ayrı terör örgütleri hep aynı amaca mı hizmet etmişler diye merak ediyor insan.. Mesela şu soruyu soranlar da var; “Başkanı ‘terör örgütü lideri’ olduğuna göre TSK da terör örgütü olmalıdır. Bu durumda Genelkurmay Başkanı Özel de bu örgüte üye mi, o da orada değil miydi?”.. Buyrun şimdi, ne cevap verilecek böyle bir soruya?
Bu soruşturmada bazı davalar 4 yıldır sürüyor, bazı tutukluların özgürlüğünden, milletin huzurundan tam 4 yıl çalınmış durumda. Yargı artık böylesine önemli bir soruşturmada “çok dosyamız var, binlerce sayfamız var” şikayetini bir yana bıraksa da bitirse soruşturmayı.. Millet de neyin ne olduğunu öğrense..
Hukuk fakültelerini bitirirken sınavlarda binlerce sayfalık kitapları yutmak mümkün de, dava dosyalarına bitirmek neden bu kadar zor “anlaşılmaz” bir nokta da budur.
***
Herkes tutukluluğa karşıysa neden bitmiyor?
Bülent Arınç daha önce de söylemişti, son olarak “lamı cimi yok, milletin oy verdiği insanları içerde tutamazsınız” dedi. O tutuklu milletvekilleri için söylüyor ama tüm hukukçular diğer tutukluların da yıllarca içerde duruşma süreci beklemesinin insan hakları ihlali olduğunu söylüyor.
Artık dünya buna itiraz ediyor. Peki “Parlamento çözüm bulacaktır” deyip beklemek ve dön baba dönelim aynı konuşmaları tekrarlamak yerine parlamento neden hemen harekete geçip gerekli düzenlemeyi yaparak bu çözümü üretmiyor? Hukuka saygıyı yeniden tesis etmiyor?
Ben anlamıyorum, ayıp değil ya!
***
‘Milli’ olan her şey kaldırılsın!
Aslında sevgili dostlar, bu 19 Mayıs ve 23 Nisan törenlerinin kaldırılması uzun zamandır “kafaya takılmış” bir konuydu. Hatırlayın, son yıllarda bazı köşelerde her törenden sonra ya “Ne gerek var”dan başlayıp alaya varan eleştiriler, “çocukların, gençlerin ne kadar üşüdüğü”nden giydikleri kıyafetlere kadar vurgular görülüyordu. Katılanların bunu “gönüllü” olarak değil, “zoraki” yaptığı bile yazılıp çiziliyordu.
Aynen birilerinin “Atatürk sevgisi”ne taktığı, kafayı bununla bozduğu gibi.. Sanki bir milletin gurur duyduğu kahramanları, gurur duyduğu bir tarihi olamazmış, bütün milli duyguları törpülenmeli ve dahi “sökülüp atılmalı”ymış gibi.. Sanki geçmişini, tarihini yaşatmak isteyenler bundan utanç duymalıymış gibi, yeni kuşaklara bu duygular giderek tümüyle unutturulmalıymış gibi..
İş öyle bir hale geldi ki neredeyse “Türküm” veya “Türk milleti” demekten bile çekinir olduk. Atatürk rozeti, kolyesi takanların çoğu vazgeçti, bu duruma öfke duyan bir kısmı inatla takmayı sürdürdü. Peki nedir bu “milli duygu” fobisi veya nefreti? Bu ne komplekstir ki senede bir kez törenle kutlanan milli bayramlar bile beylere, hanımlara batıyor.. Yoksa bütün milli duygular ortadan kalkarsa bazı şeylerin gerçekleşmesi daha kolay mı olur?
Her neyse artık bu gidiş kararlaştırılmış besbelli..
TARİHTEN DE SİLELİM
Bu yıl Cumhuriyet Bayramı kutlanmadı, şimdi Milli Eğitim Bakanlığı 19 Mayıs’ların da gösterilerle, renkli, kıyafet ve senaryolarla değil sadece okullarda kutlanması için Milli Eğitim müdürlüklerine yazı göndermiş.
Bence artık 23 Nisan’lar da, 30 Ağustos’lar da kutlanmamalı (!), milli bayramlarımızı toptan kaldıralım, hatta mümkünse tarihten de silelim olsun bitsin. Gerçekten neredeyse tarihimizden utanır hale geleceğiz farkında mısınız?

Ruhat Mengi
Vatan

Yorum Gönder

1Yorumlar
Yorum Gönder