Terörist başı!


Başbuğ’un başına gelenler, bu ülkede hiç kimsenin yarınından emin olmaması gerektiğini akla getiriyor.

Emekli genelkurmay başkanı, 12 saat süren bir işlemler dizisi sonunda Silivri’deki hapishaneye kapatıldı.

İnternet andıcı davasının bazı sanıkları onu işaret ettikleri için Emekli Orgeneral İlker Başbuğ ifadeye davet edilmişti.

Perşembe öğle saatlerinde başlayan sorgu, ağır bir suçlama eşliğinde komutanın mahkemeye sevkedilmesi yönünde gelişti.

İki suçlama yöneltildi:

1. Silâhlı terör örgütü kurmak ve yönetmek.

2. Cebir ve şiddet kullanarak T.C. Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs..

Hangi terör örgütü, hangi teşebbüs?

Bazı sözler kurşundan daha delici, daha öldürücü olur.

Eski Genelkurmay Başkanı çıkarıldığı mahkemede bu suçlamanın taşıdığı trajikomik çelişkiye işaret eden dokunaklı bir savunma yaptı:

“Ben Genelkurmay Başkanı olarak TSK’nın komutanıyım ki bu TSK dünyanın sayılı en güçlü ordularından biridir. Böyle bir orduya komuta eden birisinin silâhlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanmasına gerçekten trajikomik diyebiliriz.”

Takdir milletindir...

Sonra bütün yüksek görevlere bu iktidar döneminde getirildiğini hatırlatarak şu çelişkiye dikkat çekti:

Devletin istihbarat olanakları var. Bunca yıl en yüksek sorumluluk mevkilerinde görev yapmayı sürdürmesi, Başbuğ’un üzerine atılan suçlarla ilişiğinin bulunmadığını gösterir.

Eski Genelkurmay Başkanı, şerefi ile hizmet vermiş bir komutan olarak “Bu iddianın bu şekilde dile getirilmesi bile benim için en ağır cezadır. Bundan sonra ne ceza verilirse bu beni daha fazla üzmez” diye konuştu.

Göğüslerini terörist kurşunlarına siper etmenin karşılığını terörle suçlanarak alma bahtsızlığına uğrayan başka bir ordu yoktur herhalde.

İlker Başbuğ’un mahkeme çıkışı yaptığı kısa açıklama, umutsuz bir isyanın ifadesi oldu:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmaktan ve yönetmekten tutuklandı. Takdir yüce Türk milletinindir!”

Başbuğ, hükümete yönelik kara propaganda amacıyla kurulu internet siteleri nedeniyle suçlanıyor. O da kendi döneminde var olanların kapatıldığını, suçlama nedeni olan son dört sitenin de hiç aktif hale gelmediğini anlattı mahkemede.

Memnuniyet vericiymiş!

“Birkaç internet sitesi haberiyle hükümeti yıkmakla itham ediliyorsam bu acıdır. Benim böyle kötü bir amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları da olabilirdi.”

Bu akla yatan savunmalar mahkemenin kararını değiştirmemiştir.

Sanki sabahtan itibaren her şeyi tutuklanan bir Genelkurmay Başkanı’nın hapse atıldığını görmek isteyen bir güç kontrol ediyordu.

Bu olayı Türkiye’de demokratikleşmenin memnuniyet verici bir göstergesi diye pazarlayanlar, adil ve bağımsız yargı düzenine sahip bulunmayan bir ülkede demokrasi olamayacağını unutan veya kasten saklayan insanlardır.

Başbuğ’a yöneltilen terör ve darbe suçlamalarını kamu vicdanı haklı bulmayacaktır.

Genelkurmay başkanının bile tutuklanması, ülkedeki adalet ve eşitliğin değil, herkese gözdağı vermek uğruna bir genelkurmay başkanının bile kolayca harcanabileceğinin delilidir.

Gerekiyorsa yargılansın; ama niçin ille tutuklama?


Güngör Mengi
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)