Uğur konuşuyor


Demokrasilerde demokrasiye inanmış olanlar bir toplumda bir kişiye yapılan haksızlığın bütün topluma yapıldığına inanırlar.
Kim Dergisi 1967
Faşizm sermayeci azınlığın silah gücüyle egemenliğinin sağlandığı bir diktatörlük çeşididir. Faşizm ekonomik liberalizmin siyasal liberalizm ile tamanlanmadığı ülkelerde sözkonusudur. Yani, sermaye her türlü devlet olanağı ile desteklenecek, düşünceler devletin gücüyle kısılacak. İşte burada faşizm başlar…
Yeni Ortam 1974
Yargıya karşı güvenin azalıp yok olduğu toplumlarda demokratik düzenin geleceği de şüpheye düşmüş demektir.
Yeni Ortam 1974
Hukuku egemen güçlerin bir baskı aracı yapmak isteyen iktidarlar her ülkede hukukçuların vicdanlarına ipotek koymak istemişlerdir. Böyle dönemlerde hukukun yerini yasadışı yargılar ve korkular almıştır.
Cumhuriyet 1975
Çağdaş demokrasilerde düşünce suçuna raslanmaz. Zararlı düşünce, tehlikeli düşünce yoktur, doğru düşünce-yanlış düşünce vardır. Düşüncelerin doğruluğu ya da yanlışlığı ancak özgür bir ortamda ölçülüp tartılır.
Cumhuriyet 1977
Türkiye’deki kavga Türk’le Kürt’ün, inananla inanmayanın, Sünni ile Alevinin kavgası değil, egemen sınıflarla emekçilerin kavgasıdır.
Cumhuriyet 1979
Biz bütün sınıflara sosyal tabakalara, toplumsal kesitlere söz ve örgütlenme hakkı istiyoruz. Demokrasi bu demektir.
Cumhuriyet 1982
Kürt sorunu azınlık şövenizmi, ayrımcılık ve terör ile değil, demokrasinin yerleştirilmesi ve insan haklarının Edirne’den Ardahan’a kadar her yerde uygulanmasıyla çözülür…
Cumhuriyet 1989
Bugün çağdaşlık konusunda elle tutulur ne kalmışsa hepsi Atatürk döneminin eseridir.
Cumhuriyet 1992

Çıkarın şapkaları…
Başbakanımız grup konuşmasında Fransız milletvekillerini düşünce özgürlüğü katliamı yapmakla suçladı… Anladık ki ülkemizde böyle katliamlar yapılması söz konusu değildir… Hem özgürlük vardır, hem tutarlılık…
Başbakanımız bu arada Fransız parlamenterleri Anayasa Konseyi’ne iptal başvurusu yapmaya davet etti… Aynı konuşmasında CHP’yi Anayasa Mahkemesi ve Danıştay müptelası olarak nitelendirdi… Tutarlılık… Şapka…

Küfür konusu…
Hukukçu Noyan Özkan, Hakan Şükür’ün Federasyon İkinci Başkanı Göksel Gümüşdağ’a küfürlerinden dolayı dava açmasını şöyle değerlendiriyor:
“Hakan Şükür’ün rahatsız olduğu küfürlü konuşmalar, taraflar arasında geçen ‘özel yaşamın gizliliği’ kapsamına giren kişisel iletişimdir.
Bu iletişimleri iddianame ekindeki klasörlere koyan ve kamuoyuna açıklanmasına neden olan Özel Yetkili Savcı hakkında, HSYK tarafından derhal soruşturma açılmalıdır. Hakan Şükür’ün de davayı Gümüşdağ yerine Adalet Bakanlığı aleyhinde açması daha uygun olurdu…”

Biz daha ileriyiz!
İngiltere’nin Daily Telegraph gazetesi Fransız Senatosu’nda kabul edilen Ermeni soykırımını inkâr edenlerin cezalandırılmasına ilişkin yasa teklifini başyazısında değerlendiriyor. Gazete, Türkiye’yi çifte standartlı davranmakla eleştiriyor ve şöyle diyor:
“Türkiye’nin görüşlerine sempatiyle bakıyoruz. Ne kadar nahoş olursa olsun bir fikrin dile getirilmesinin yasaklanması ifade özgürlüğüne aykırıdır. Ama bu konuda Türkiye de aynı derecede kusurludur. Türkiye, katliamlardan bahsettiği için Nobel ödüllü Orhan Pamuk’u Türklüğe hakaretten yargılamıştır. Bu yüzden aynı şeyi yaptığı için Fransa’yı kınayamaz.”
Türkiye’nin demokrasi notu iyi değildir… Hoşgörü ve tahammül çok alt düzeydedir. Ancak böyleyiz diye her söyleneni de kabul edemeyiz .
Orhan Pamuk’un “Bu ülkede 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü” sözü çok eleştirildi. Dava açıldı, ifadesi alındı. Ancak dava Adalet Bakanlığı izin vermediği için düştü. Orhan Pamuk yargılanmadı.
Ülkemizde “Ermeni soykırımı olmuştur” demek suç değildir.
Kendisine aydın sıfatı yakıştıran kalabalık bir grup yakın geçmişte soykırımın karşılığı olarak “Büyük Felaket” deyimini kullanarak 1915 olaylarından ötürü özür diledi. Soruşturma söz konusu olmadı. Sadece bazı kişisel tazminat davaları söz konusu oldu.
Soykırım iddiasındaki yazarların kitapları (Taner Akçam, Dadrian, Hovannisyan vb.) Türkiye’de serbestçe satılıyor.Yine yakın geçmişte Bilgi Üniversitesi’nde “Soykırım olmamıştır” diyenlerin alınmadığı bir konferans yapıldı. Tek taraflı görüşlerle bu konferans bir soykırım ayinine dönüştü ama sonuçta kimse yargılanmadı…
Türkiye bu açıdan Fransa’dan ilerdedir…

‘‘Uğur Mumcu’nun köşesinde bayrağını düşürmemeye çalışıyordum. Öldürülmeye hazırdım ama terörist ilan edilmeye değildim.’’
Mustafa Balbay

Türkler İngilizcede Avrupa sonuncusuymuş.
Olabilir…
Tarzanca’da kesin birinciyizdir!
Fahrettin Fidan

HSYK, Dink davasının hâkim ve savcıları için inceleme başlatmış.
İktidar çevreleri davadan çıkan kararı eleştirmese öyle bir şey olmazdı…
Haldun Ertem

Melih Aşık
Milliyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)