Yağlı kazık hukuku!


Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu’na üye yapılan ama bundan sonra bile Atatürkçülük (yani Atatürk’e sevgi ve saygı duymak, onu unutmamak ve unutturmamak) hakkında demediğini bırakmayan, tepkiler üzerine kısa süre sonra istifa eden (veya istifa etmek zorunda kalan) Mümtazer Türköne bu kez Kazıklı Voyvoda tekniği olarak tarihe geçmiş olan “yağlı kazık hukuku” getirilmesini istemiş.

Bir panelde yaptığı konuşmada “Darbeciler için idam cezası geri getirilsin istiyorum. Darbe yapan veya yapmak isteyenler bunu bilerek yapsınlar. Hatta bana sorarsanız idam yerine eskiden olduğu gibi ‘yağlı kazıklara oturtularak cezalandırılması’ taraftarıyım(...) Çünkü biz bu ülkede hukuk çerçevesinde yaşamak istiyoruz” demiş. Ve bunu söyleyen kişi bir “Prof Dr”... Darbelerin “silahlı gasp eylemi” olduğunu söylüyor, doğru... Demokrasiyi silah gücüyle kesme eylemine ağır cezalar verilmeli, eğer “idam etme”, can alma da gerçekleşmişse aynı cezanın darbecilere uygulanması istenebilir bu da doğru...

‘ADALET’ İLE ‘VAHŞET’ ARASINDAKİ FARK!

Mesela çocuk tecavüzcüleri, ensest ilişki suçluları (kendi çocuğuna, akrabasına tecavüz eden caniler), kadın katilleri, planlı cinayet işleyenler için de “idam cezası”nın geri gelmesi gerekir aslında... Bir çocuğun ve ailesinin hayatını mahvetmenin, insanların hayatına son vermenin adil karşılığı ancak bu olabilir, birçok insan da böyle hissedebilir. Ama idamın kalkmasının en önemli nedenlerinden biri “can alma”nın hukuken olsa bile “meşru bir eylem” haline getirilmemesidir. ABD’nin bazı eyaletlerinde devam eden idam cezasında “damar yoluyla ilaç” yöntemi kullanılıyor ki bu en az acı veren yöntem olduğu için tercih ediliyor.

Suçlu hayatından oluyor ama “vahşi ve ilkel” bir şekilde değil, öyle olsa bu ceza yasasını yapanların, cezayı veren hakimlerin ve uygulayanların “en canice eylemleri kılı kıpırdamadan gerçekleştiren suçlular”la arasında ne fark kalırdı?

ORTAÇAĞ HUKUK ÇERÇEVESİ

“Eskiden olduğu gibi” yağlı kazığa oturtarak cezayı ise medeni bir ülkede bırakın bir profesörü, hiçbir insandan duyamazsınız. Çünkü “eskiden olduğu gibi” dediğiniz şey bir “Ortaçağ işkence yöntemi”dir ve yüzyıllar öncesinde kalmıştır, bugün ise ancak “en korkunç işkence” tanımına örnek gösterilebilir, en ilkel toplumlarda bile rastlandığını sanmıyorum.

O nedenle bu “yağlı kazık hukuku”nu istedikten sonra arkasından “Çünkü biz bu ülkede hukuk çerçevesinde yaşamak istiyoruz” demek kadar büyük çelişki olamaz. Hangi “hukuk çerçevesi” diye sorarlar, “Ortaçağ hukuku çerçevesi”nde mi yaşayacağız? Doğrusu çok enteresan, bizde profesör olmuş kişiler bile “en anormal” lafları ederek (Öcalan’ın paşa yapılmasını da önermişti hatırlayın) kendinden söz ettirirken aldığı bilimsel eğitimi de hiçe sayabiliyor.

Ruhat Mengi
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)