Hukuk ‘Çuval’layınca...


Tam 17 iddianame birleştirildi ve Ergenekon davaları yığını ortaya çıktı.

Birkaç ay önce “Şile kazıları” davasının 2. Ergenekon davasıyla birleştirilmesine ilişkin talep gündeme geldi. 12. Ağır

Ceza Mahkemesi’nin bu talebi, Ergenekon’a bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce reddedildi.

Gerekçesi de şöyle kayda geçti:

“2. Ergenekon davasının gelmiş olduğu aşama dikkate alınarak...”

Bu gerekçeden sanıklar da şu çıkarımı yaptı:

“Demek ki, mevcut davada önemli bir yol alındığı düşünülüyor. Demek ki, bu dava kendi içinde ayrıca sonuçlandırılacak.”

Nisan ayında yeni kararlar alındı:

- İnternet Andıcı davasının İkinci Ergenekon ile birleştirilmesine...

- Birini Ergenekon’un ikincisi ile birleştirilmesine...

Böylece 16 iddianame bir torbaya konmuş oldu. Hangi dava hangisinin içine girdi diye düşünürken 7 Mayıs’ta bir karar daha açıklandı:

- Daha önce İkinci Ergenekon’la birleştirilmemesine karar verilen Şile kazıları davasının da aynı çuvala konmasına...

Etti 17 iddianame...

***

Bu çuvaldan her şey çıkar, hukuk çıkmaz. Çıksa çıksa, hukukun canı çıkar.

İkinci dava için arada bir okurla paylaştığım basit bir hesap vardı. Türkiye’deki ağır ceza mahkemeleri bir dava için yılda ortalama 4 duruşma yapıyorlar. İkinci davadaki 175 duruşma, bu hesapla 40 yıllık yargılamaya karşılık geliyordu.

İddianameler birleşince daha önce hangi dava için kaç duruşma yapıldığını hesaplamaya çalıştık. İşin içinden çıkmak çok zor oldu.

Kesin olmayan hesaplamayla bir çuvala konan 17 iddianame ile ilgili 500’e yakın duruşma yapıldı.

Geleneksel yargı sistemimize göre 120 yılı aşan bir yargılamaya karşılık geliyor.

17 davanın hiçbirinde “esas hakkında mütalaa” aşamasına gelinmedi. O noktaya ulaşılınca 17 davanın 260 sanığının tek tek son savunması alınacak. Ardından delillerin değerlendirilmesine geçilecek. Ya da tersi olacak. Zira “usulü” mahkemenin kendisi belirliyor. Kendi oluşturduğu usulü de isterse değiştirebiliyor.

17 davanın sadece iddianame sayfası 7 bini aşıyor. Delillerin toplamının milyon sayfayı geçtiği kesin. Her duruşmada ek dosyalar istendiği dikkate alınırsa bu rakam ikiye katlanabilir.

Dahası var...

Davaları aynı çuvala koyma mantığına bakıldığında, buna yeni iddianameler eklenebilir. Zira, sanıklar kendi arasında hiç konuşmasa bile cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesi “bağlantı” sayılıyor.

***

7 Mayıs’ta başlayan birleştirilmiş davanın sanıkları ilk kez bir araya geldiği için ilginç görüntüler vardı. Her iddianamenin sanıkları kendi aralarında kümelenmiş, ötekilere bakıyordu. Çoğunlukla her biri kendisini ötekinden çok farklı görüyordu ama, kaderleri ortaktı!

İnternet Andıcı sanıkları daha kendi davalarının sırrını çözemeden onlarca yeni sanıkla yan yana olmanın tedirginliğini yaşıyordu.

Adı doğrudan ya da dolaylı olarak Danıştay cinayetine ve Cumhuriyet’in bombalanmasına karışmış olan sanıklar, ortadaki karmaşayı bana anlatmaya çalışıyordu. Büyük çoğunluğunun ifadesi birkaç kez değişmiş. Her değişiklik sadece kendisini değil, onunla birlikte yargılananları da bağlıyor. Aralarında tutuklanan, serbest bırakılan, sonra yeniden tutuklananlar var.

Muvazzaf subaylardan biri daha önce yabancı ülke temsilcileriyle ilişkilerden sorumlu makamlarda görev yapmış. “Kendimi bir an farklı ülkelerden insanların katıldığı bir toplantıda hissettim. Öylesine farklı insanlar bir araya getirilmiş” diyor.

İddianamelerin içeriği birbirine sanıklardan daha yabancı. Sanıkların çoğu, iddialardaki gerçeği aramadan önce kendini arıyor; neredeyim diye.

Görünümün özeti şu:

İddiaların tümü bir çuvala konmuş ve hukuk çuvallamış durumda...


Mustafa Balbay
Cumhuriyet

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)