Günaydın!



“AKP eskiden diyordu ki, ‘Biz kimsenin başörtüsüne karışmayız. Herkes istediği hayat tarzını yaşayacaktır.’

Bugün karışmaya başladılar.

Sen kadının nasıl doğum yapacağına karışırsan, yarın başına da karışırsın. Ve bir kulp bulursun, dersin ki; ‘Bunlar kışın grip oluyor, bunun devletimize maliyeti oluyor. İyisi mi başlarını örtsünler!’

En tehlikeli despotluk özele karışma...

Bence başladılar karışmaya...

Karısı başörtülü olmayan işe giremiyor.

4+4+4 radikal bir değişimdir.

Bu kadar tepeden inmeci rejimi, sultanlık dönemlerinde bile çok az görüyoruz. O zaman bile daha yavaş oluyor geçişler. Biraz daha süzgeçten geçiyor, daha danışılıyor, vezirlerin sözü daha çok geçiyor.

Dış politikada, iç politikada, hukuk sisteminde; siyasi sistem değişmiş durumda.

Türkiye bugün bir devrim yaşıyor. Bu, muhafazakar bir İslami devrim. Kadroları İslami. Ama ne yazık ki hakiki Müslüman da değil.

Bu, dünyanın aksine, terse gitmektir.

Asyalaşmaktır.

Halbuki benim tarihim, Osmanlı’dan başlayarak Batı’ya yönelmektir. Fatih Sultan Mehmet’ten beri biz Batı’ya gidiyoruz. Biz Batılıyız. Bugünse geriye gidiyoruz.

Sağlık Bakanı diyor ki, ‘Kürtaj izni 4 haftaya kadar olacak... Yahu, bir kadın, 4 haftaya kadar hamile kalıp kalmadığını bile bilmiyor...”

***


Bu sözler ana muhalefet lideri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ya da benim gibi “muhalifliğiyle” bilinen bir yazara ait değil...

Evet; Kılıçdaroğlu da diğer birçok aydın da binlerce kez yaptı bu saptamaları...

Ne ilginçtir ki yukarıdaki sözlerin sahibi; bu kaygıları toplumla paylaştığımız günlerde bizi “muhafazakârlıkla” hatta “laik yobaz” olmakla suçlayan ve son referandumda “yetmez ama diyen” kesimden...

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve dünyaca ünlü Sosyoloji Profesörü Faruk Birtek, arkadaşımız Mine Şenocaklı‘yla sohbetinde dile getiriyor bu kaygıları...

Üstelik AKP‘nin devlet yönetme ve hayat tarzına müdahalesi konusunda kaygıları artan tek “yetmez ama evet”çi o değil...

Onun gibi düşünüp ve yakın zamana kadar AKP‘ye kol kanat gerip, “bıçağın kemiğe dayandığını” görünce ağız değiştirmek zorunda kalan o kadar çok “aydın” var ki...

Ya Birtek Hoca‘nın dediği gibi, “asla THY İdare Heyeti’ne danışman yapılmayacaklarını” gördükleri için artık gerçekleri söylüyorlar ya da gerçekten kaygılanıyorlar...

Konuştukça da gazetelerindeki köşelerinden kovuluyorlar, üniversitelerdeki görevlerinden atılıyorlar...

Yani; onlar da on yıldır bu ülkede gerçekleri söyleyen her aydının ödediği bedeli; gecikmeli de olsa ödüyorlar...

***


Sözüm; dünyaca ünlü bir sosyolog olduğu halde (Mine öyle yazmış), sokakta gezen herkesin gördüğünü ancak on yıl sonra gören ve nihayet lütfedip konuşan Birtek Hoca‘ya değil...

Yaptıkları açıklamalarla ve iktidarı destekleyen duruşlarıyla ülkedeki “karşı devrim süreci”nin hızlanmasına hizmet edip de; akılları on yıl sonra başlarına gelen herkese:

Geç kaldınız beyler!

Son düzlüğe girdik bir kez; bugün istediğiniz kadar depar atın, bu ülkenin yıllardır “bedel ödeyen” aydınlarının yanında anılmayacak isimleriniz!

Maratonda sona geldik ve siz bu son yüz metreye kadar yan gelip yattınız!

Şimdi her şeyin uçmakta olduğunu kanaat getirip, “Nasıl olsa THY İdare Heyeti’ne danışman bile yapmadılar” düşüncesinin de yarattığı kızgınlıkla, “kahraman olmaya” soyunuyorsunuz ama... Boşuna!

İyisi mi biz sıradan ölümlülerin yanına bile yaklaşamayacağımız o “meşhur sıfatlarınızı” kolunuzun altına koyup, geldiğiniz yere dönün!

Hiçbirinizin geç kalmış muhalifliğine, “yönetim kurulu danışmanlıklarına tahvil edilmiş” sahte aydınlığınıza ihtiyacımız kalmadı artık!

Madem kendi değerlerinize ihanet edip başka amaçlara alkış tuttunuz bugüne kadar; yine bildiğinizi yapın...

Tamam; bundan sonra da THY İdare Heyeti‘ne danışman falan yapmazlar hiçbirinizi... Ama en azından hayali bir örgüte üye gösterilerek içeri tıkılmaktan kurtulursunuz!

***


Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve dünyaca ünlü (!) sosyolog Profesör Faruk Birtek, Mine‘ye verdiği röportajın dünkü bölümünü, “Kolay gelsin Türkiye” diye bitirmiş...

Ben de kendisine “Günaydın” demek istiyorum!

*****


AKMAN!

Deniz Feneri davasının sanıklarından eski RTÜK Başkanı Zahid Akman, birlikte yargılandığı diğer sanıklardan Zekeriya Karaman‘ın sahibi olduğu Kanal 7 Televizyonu‘nun Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirilmiş...

Hayırlı, uğurlu, bol kazançlı olsun...

Allah yanlışa, üç kâğıda, fitneye, fesada yönelmekten korusun...

Gazetecilik damarları açılsın, hepimize haberler atlatsın!

Peki; Deniz Feneri Davası ne mi olacak?

Ne olsun canım; savcılar sanık oldu ya...

Yetmez mi?

*****


GÜNÜN SORUSU

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Ergenekon, Balyoz, gibi davalara bakmakta olan Özel Yetkili Mahkemeler hakkında konuşmuş ve “Bunlar, hukuk devletlerinde olmaması gereken mahkemelerdir. Gereken yapılıyor, yapılacak” demiş...

Kendisine iki sorum var:

Bu durumda kendisinin Başbakan Yardımcılığı yaptığı Türkiye, bugün bir “hukuk devleti” değil mi? Ve... Bu açıklama, adı geçen mahkemelerin bugüne kadar verdiği tüm kararlara, yaptığı yargılamalara gölge düşürmüyor mu?


Mustafa Mutlu
Vatan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)