Ahmet Bey’in ilginç öyküsü!


Ahmet Kahraman, AKP iktidarları için çok ama çok önemli bir isimdi.

Adalet Bakanlığı Müsteşarı’ydı...

Anayasa değişikliğinden önceki günlerde; yani hükümetin Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu’yla soğuk savaş politikası izlediği dönemde, hâkim ve savcı atamalarının görüşüleceği toplantılara girmeyerek Kurul’u kilitleyen...

Adalet Bakanlığı bürokratlarının çoğunluğa geçtiği yeni HSYK’nın oluşumuna öncülük eden...

Ve yeni üyeleri neredeyse tek tek belirleyen kişiydi.

Seçim döneminde geçici Adalet Bakanı olarak görev bile yapmıştı. Kısacası iktidarın en güvendiği bürokrattı...

***


Sonra ne olduysa; 17 Kasım 2011’de “bir gecede” emekliye ayrıldı.

O, emekliliğine gerekçe olarak, “Özellikle bakanlık yapıp müsteşarlığa döndükten sonra gücümüzü aşan beklentiler oluşmaya başladı. Teşkilattan, karşılayamayacağım beklentiler gelmeye başlamıştı, yorulmuştum. Bu nedenle ayrılıyorum” dedi ama... Bu açıklama hiç kimseyi tatmin etmedi...

Ve ilginçtir ki daha o günlerdeki gazete haberlerinde bu beyefendinin Halk Bankası Yönetim Kurulu’na gireceği yazıldı...

***


Aradan sekiz aya yakın bir süre geçti...

İktidarın, böylesine stratejik konumdaki bir bürokrattan aniden vazgeçmesinin üzerinde kimse durmadı... (Belki de duramadı!)

Gerçi kulislerde birçok iddia öne sürüldü ama bunlar yüksek sesle dile getirilemedi...

Özellikle ikisi “özel hayat”ına yönelikti ki; zaten detaylarını veremeyeceğim bu iddialar yüzünden emekliliğe zorlandığı öne sürülüyordu.

Emekli olduktan çok kısa bir süre sonra; eşinden boşandı. Hem de ikisinin de ikamet etmediği; hatta belki de o güne kadar yollarının bile düşmediği Ege’nin küçük bir ilçesindeki Aile Mahkemesi’nde...

Sonra eski eşi, Yargıtay üyesi oldu.

Ama o iddialar hâlâ Ankara kulislerinin en çok konuşulan konuları arasından çıkmadı.

***


Ya sonra?

Daha emekliye ayrıldığı gün gazetelere yansıyan, “Halk Bankası’na Yönetim Kurulu Üyesi olacak” iddiası gerçekleşti...

Beyefendi, 18 Nisan 2012 tarihinde Halk Bankası Yönetim Kurulu’na üye ve Başkan Vekili olarak girdi.

Merak ettim; bu kararın yayınlandığı Ticaret Sicili Gazetesi’ne baktım; beyefendinin “mesleği”yle ilgili bölümde, “bankacı” olduğu yazılı...

Sonra hayat hikâyesini araştırmaya koyuldum:

***


Ahmet Kahraman, eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden okul arkadaşıymış...

Hâkim yardımcılığı, savcılık ve hâkimlik görevlerinde bulunmuş...

Adalet Bakanlığı’nda Personel Genel Müdür Yardımcılığı yapmış...

Ankara’da 25. Asliye Hukuk Mahkemesi yargıçlığı görevinde bulunduğu dönemde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açtığı tazminat davalarına da bakmış... Selanik’teki Atatürk Evi’nde bulunan şeref defterine yazdığı ifadelerle Başbakan Erdoğan’ı eleştiren Fethi Dördüncü isimli şahsı 10 bin YTL tazminata mahkzm etmiş...

Ya “bankacılık?”

İşte onun nereden, nasıl çıktığı belli değil!

Ve işin ilginci, hayatında bir gün bile “mudi” olmak dışında banka kapısından içeri girmemiş bir kişi olarak; mesleğinin “bankacı” olduğunu söylüyor ve Türkiye’nin en büyük kamu bankalarından birinin “ikinci adamı” olmayı başarıyor!

***


Şimdi kendisine soruyorum:

1) Müsteşarlık görevinden bir gecede emekliye ayrılmanızla ilgili olarak Ankara kulislerinde dile getirilen iddiaları duymamış olmanız mümkün değil... Bu iddialar hakkında ne düşünüyorsunuz?

2) Nasıl oluyor da gazeteler daha o günden, sizin Halk Bankası’na yönetim kurulu üyesi olacağınızı bilebiliyor?

3) Bu garantiyi zat-ı âlinize; kim, hangi yetkiyle verdi?

4) Hayatınızda bir gün bile bankacılık yapmadığınız halde, Ticaret Sicili Gazetesi’nde, mesleğinizle ilgili hanede neden “bankacı” olduğunuz yazılı?

5) Bu yeni görevleriniz karşılığında maaş, harcırah ve tazminat olarak bir yılda kaç lira kazanacaksınız?

***


Sayın Kahraman...

Bu sorulara vereceğiniz yanıtları sadece ben değil, siyaset ve bürokrasi dünyası da merakla bekliyor...

*****


GÜNÜN SORUSU

1990’lı yıllarda domuz bağı yöntemiyle işlenen cinayetlere imza atan terör örgütü Hizbullah, Diyarbakır’da iki ayrı parti birden kurmaya çalışıyormuş... Sorum o partileri kurmaya çalışanlara:

Acaba partilerinizin sembolleri ne olacak?

*****


Sevda’nın köy izlenimleri (5)

Türkiye Gençlik Birliği üyesi Sevda Gül Tuncer, Malatya’da kayısı toplayan köylülerle birlikte... İzlenimlerini yayınlamaya devam ediyorum:

5. GÜN

“Burada Şeker Fabrikası vardı kapattılar, TEKEL’i kapattılar, Sümerbank’ı kapattılar. Bir kayısı kaldı. Ondan da ırgatın parasını çıkarabilirsek iyi. Tütün ekmeye izin verilirken 5 dönüm tütünle bir ev yaptırmıştım kendime. Şimdi 400-500 kök kayısım var; borçlarımı nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum. HİÇ İYİ DEĞİL BU İŞİN SONU, HİÇ...”

“Kayısı Birlik köylünün tüm kayısısını alırdı. Köylü bilirdi ki kayısısı telef olmayacak, ırgatının parasını verecek, kendisine de para kalacak. Birlik hasada göre fiyatı belirler kimse mağdur olmazdı. Ama kapattılar Birliği. Şimdi 4 tane tüccarın eline kaldık. Beş kuruş para için kölesi olduk bu adamların...”

İşte; beş gündür birlikte çalıştığımız köylülerin bize anlattıklarından bazıları...

Bir dokunuyorsunuz bin ah işitiyorsunuz.

Görünen köy de kılavuz istemiyor:

Tarım ve hayvancılık bitiyor!

DEVAM EDECEK

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)