Cenaze marşı


Ertuğrul Günay’ı biz “sol kesim”de tanıdık, Ecevit’in CHP’sinde sol kanattaydı, “12 Eylül” oldu, partiler açıldı kapandı, Günay bazen SHP’de, bazen CHP’de, bazen DSP’deydi. Eğer yanılmıyorsak bunlardan birinin Genel Sekreterliği’ni de yapmıştı.
Arada sırada telefonlaşırdık, şikâyetçiydi, zaten o günlerde, şikâyetçi olmayan var mıydı?
* * *
Sonra bir sabah gazeteye baktık, Ertuğrul Günay AK PARTİ’ye girivermiş, partiye girmekle yetinmemiş, Tayyip Erdoğan onu bakan da yapmış...
Şaşırmadık, yadırgamadık, “öyle gerekiyormuş ki öyle olmuş”, dedik.
Biz politikacının nesini görmedik ki!
* * *
Lakin Allah bilir ya, perşembe akşamı televizyonda görünce, yakıştıramadık. “Bu kadar da olmaz” dedik.
Görüntü şu...
Bir şehit cenazesi, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, elbette en önde yürüyor, birden telaşlanıyor, “Susturun şunu!” diye adeta çırpınıyor.
Nedir, ne oluyor?
* * *
Televizyon spikeri anlatıyor:
“Şırnak’ın Uludere ilçesinde minibüsün şarampole yuvarlanması nedeniyle şehit olan 9 askerden Jandarma Uzman Çavuş Osman Çelik’in cenazesi, memleketi olan Finike’nin Yazır köyünde toprağa veriliyor.”
Peki bakanın telaşı ne oluyor?
Askeri yetkililer cenaze törenine birlik bandosunu getirmişler, görevli gelmişler. Top arabası hareket eder etmez, bando Chopin’in ünlü cenaze marşını çalmaya başlar, işte bakanın telaşı da bundandır, ya şehit cenazesinde “Chopin gavurunun marşını çaldırdılar” derlerse...
Zaten bandoyu neden susturmak için çırpınmak istediğini de yanındakilere açıklıyordu:
“Tekbir getirecekler, tekbir getirecekler!”
Bando iki dakika sonra parçayı bitiriyor, tekbir başlıyor...
Sanki Chopin’in cenaze marşı değil, kilise ilahisi...
Bilmeyenler öğrensin, Chopin’in 2. Piyano Sonatı’nın 3. bölümü...
Ertuğrul Günay’a yakıştıramadık; sıradan bir Kültür Bakan’ı olsaydı neyse...

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)