Kürdüm ama Kürtlüğümle gurur duymuyorum


Mehmet Metiner: Ergenekoncu-ulusalcı zevatın PKK/BDP ile aynı hatta buluşması manidardır.

AK Parti Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, bugün Star gazetesinin Açık Görüş ekinde bugün gündeme ilişkin bir yazı kaleme aldı. Gaziantep'teki hain bombaya PKK ve BDP'nin tavrına değindi. "Gaziantep olaylarının müsebbibi olarak Türkiye'nin hatalı(!) Suriye politikasına göndermede bulunan bu Ergenekoncu-ulusalcı zevatın PKK/BDP ile aynı hatta buluşuyor olmaları da manidardır." diyen Metiner, "Sizi gidi Türk ve Kürt Baasçıları sizi! Yok birbirinizden farkınız, sadece adlarınız ayrı sizin!" diyerek bitirdi yazısını..

AKL ZİYAN İDDİALAR

Gaziantep olayından sonra yapılan bir kısım yorumlar utanç verici. AK Parti'ye düşmanlıklarıyla temayüz etmiş kimi yazarlar, açıkça ve zımnen artan terör eylemlerinin müsebbibi olarak AK Parti hükümetini göstermekten kaçınmıyorlar. Akla ziyan iddialarıyla boy gösteren bu müzmin Türk Baasçısı yazarların Türkiye'yi Suriye rejiminin bir benzeri gibi tasvir etmeleri veya Türkiye ile Suriye'yi terörle mücadele konusunda çarpık bir mantıkla mukayeseye tabi tutmaları kabul edilemez. Özetle dedikleri şu: "Türkiye benzer bir olayda aynı şeyi yapardı". Öyle mi? Ama o iddialara geçmeden önce gazetesinin en tepesinde "Türkiye Türklerindir" ibaresi bulunan bir başka köşe yazarının, çok yanlış ve tehlikeli bulduğum bir sözüne değinmekte yarar görüyorum.

PKK BU SORUNDAN BESLENİP BAŞIMIZA BELA OLDU

Ertuğrul Özkök, "Baba tarafım Makedonyalı, anne tarafım Kırım göçmeni. Ben Türk'üm. Türklüğümle gurur duyuyorum" diyor. (Hürriyet, 23 Ağustos 2012) Özkök'ün bu sözleri Türkiye'de herkesin "Türk" olmadığı sonucuna götürüyor bizi. Elhak doğrudur: Türkiye'de herkes ırken Türk değildir. "Türk" tanımı ırksal bir tanımlamadır, çoklarının sandığı gibi herkesi kuşatan anayasal bir vatandaşlık ifadesi değildir. "Anayasal vatandaşlık" ifadesi, zorlama bir ifadedir. Devletçi-Cumhuriyetçi seçkinlerin "ulus" tanımlamaları Osmanlıdaki "millet" tanımlamasının tamamen dışındadır ve dibine kadar ırkçılık kokan bir homojenite projesidir. Zaten bu yüzdendir ki "Kürt sorunu" ortaya çıkmıştır ve bu sorundan beslenen PKK başımıza bela olmuştur.

TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR IRKÇI BİR İFADE

"Türkiye Türklerindir" ifadesi, bu ırkçı-ulusalcı zihniyetin bir tezahürüdür. Türkiye'de ırksal anlamda Türk olmayan vatandaşlarımızı dışlayan ve ötekileştiren bir anlayışın ifadesidir. Türkiye'nin Türk olmayan unsurların ülkesi olmadığı ifadesi etnik-ırksal temelde nasıl bir ötekileştirme projesini içkinse, aslında Türkiye'de Türk olanların da yeterince ülkesi olmadığı gerçekliği de bir başka ötekileştirme anlayışının ifadesidir. Daha açık bir ifadeyle belirtmek gerekirse, "Türkiye Türklerindir" ibaresi, Türkiye'nin haddizatında bütün Türklerin ülkesi olduğu anlamına gelmiyor pratik uygulamalara bakıldığında. Çünkü bu ülkede Türklerin de inancı, değerleri, kültürü ve yaşam tarzı "iç tehdit" kapsamında değiştirilmiştir. Cumhuriyetçi-seçkincilerin gözünde başını örten bir Kürt ile bir Türk arasında hiçbir fark yoktur. Cumhuriyetçi seçkinler "makbul Türk" yaratmak istemişlerdir, yani her Türk'ü kendinden bilmemişlerdir, hatta dindar Türklerin kaffesini irticanın temsilcisi olarak görüp dışlamışlardır. Bu açıdan bakıldığında "Türkiye Türklerindir" ibaresi sadece bir retorikten ibarettir.

IRKLA GURURLANMAK CAHİLİYE ADETİDİR

Özkök'ün gurur anlayışı bu aziz milletin değer sistematiğiyle de, çağdaş dünyanın demokratik normlarıyla da uyumlu değil. Kahir ekseriyetiyle aziz milletimiz ırkıyla övünen ve gurur duyan bir anlayışı cahiliye anlayışı olarak kabul etmektedir. Çünkü milletimizin samimiyetle benimsediği İslam akidesi, ademoğlunun kendi ırkıyla gururlanmasını haram kabul etmektedir. Çünkü insan kendi ırkını seçerek dünyaya gelmez. Dolayısıyla ırksal tanımlamalar, insanların sadece ve yalnızca birbirlerini tanımaları için gerekli olan bir olgunun adıdır. Şu veya bu ırka mensubiyet, inancımıza göre sahibine ne bir üstünlük sağlar, ne de bir değer. Hiç kimse ırkından dolayı ne değerlidir, ne de değersizdir. Irk üzerinden bir değer ideolojisi yaratmak, düpedüz bir ırkçılıktır.

BÜTÜN İNANANLAR TEK BİR MİLLETTİR

Bu bir insanlık suçudur. İnsanların içine doğdukları aidiyetler üzerinden birbirlerine üstünlük taslamaları veya bir diğerini aşağılamaya kalkışması İslam inancına göre tam bir cahiliye anlayışıdır. Peygamberin arkadaşlarından birinin bir diğerine söylediği, "Ey siyahînin oğlu!" hitabı bile Peygamber tarafından hiddetle karşılanmıştır. İnsanları renklerine, derilerine, dillerine ve ırklarına göre ayrı bir değerler sistematiğine tabi tutmak, inanan herkesi bir tarağın dişleri gibi müsavi gören İslam akidesine zıt bir anlayışın ifadesidir. İslam akidesine göre, ırkları ne olursa olsun bütün inananlar tek bir millettir. Bu milletin adı ırksal tanımlamalara kurban edilemeyecek kadar değer yüklü bir yüceliğe sahiptir.

TÜRK DE KÜRT DE O HAKLARA SAHİPTİR

O milletin mensupları da temel hak ve hürriyetlerde müsavidir. Bir Arap hangi haklara sahipse, bir Türk de, bir Kürt de o haklara sahiptir. Hiçbiri bir diğerinden daha fazla veya daha az haklara sahip olamaz. Irklar arasında bir hiyerarşik düzen kurulamaz. İmtiyaz, ırksal temelde değil, akideye bağlılık temelinde ortaya çıkar.

KÜRDÜM AMA KÜRTLÜĞÜMLE GURUR DUYMUYORUM

O yüzden kendi ırkıyla gurur duymayı salık veren bir yaklaşım, farklı ırklardan bir araya gelmiş aynı milletin mensupları arasında onları bir arada tutan kardeşlik anlayışını paramparça etmeyi özünde barındıran bir anlayışın ifadesidir. O yüzden diyorum ki, ben bir Kürdüm, ama asla Kürtlüğümle gurur duymuyorum. Biliyorum, Türkiye'de Türklüğüyle gurur duyanlar olduğu gibi Kürtlüğüyle gurur duyanlar da var. Gene biliyorum ki, Türklüğüyle ve Kürtlüğüyle gurur duyduğunu söyleyenler, gerçekte kendisi gibi inanmayan ve yaşamayan Türkleri de Kürtleri de asla sevmezler. Kendilerine benzemeyen Türk'ü ve Kürd'ü yeri geldiğinde imha edilmesi gereken bir öteki olarak görürler. Bu durumda onların gurur duydukları Türklük veya Kürtlük anlayışının ne anlam ifade ettiğini de varın siz düşününüz.

KARDEŞLİĞE VURULAN DARBE

Etnik milliyetçiliği tetikleyen her anlayış, kardeşliğimize vurulan bir darbedir. Türkiye'nin birliğini ve devletin bekasını etnikçi-ırkçı bakış açılarında arayanlar Türkiye'ye asıl en büyük kötülüğü yapanlardır. Bizi bir ve beraber yapan anlam dünyasını yeniden ihya etmeliyiz.

ÇÖZÜM BİRLİKÇİ ANLAYIŞTA

Çözüm ayrılıkçı anlayışlarda değil, birlikçi anlayışlardadır. Türkiye hepimizin ülkesidir ve hepimize ait olduğunu gösteren bir devlet anlayışına ihtiyaç vardır. Herkesin kendini özgürce ifade edebildiği bir demokratik cumhuriyetin inşası işte bu anlam dünyası üzerine oturursa Türkiye bütün sorunlarını çözerek tekrar hem en güçlü, hem de bölgesinde düzen kurucu bir ülke haline gelebilir. AK Parti'nin tam da yaptığı şeyin bu olduğuna inanıyorum. Cumhuriyetçi seçkinlerin ve bilumum ulusalcı çevrelerin Başbakan Erdoğan'a duydukları derin nefret, Erdoğan'ın temsil ettiği bu anlam dünyasına duydukları nefretin bir dışavurumudur sadece.

Şimdi geliyorum o akla ziyan iddialara...
Deniliyor ki, Türkiye Suriye'nin içişlerine karışmasaydı, hadi daha açık bir ifadeyle belirteyim, AK Parti hükümeti Suriyeli teröristlere arka çıkmamış olsaydı Suriye rejimi PKK'yı Türkiye'ye karşı kullanmazdı. Sahiden öyle mi? Bir yalanın bu kadar pervasızca gözlerimizin içine baka baka söylenebiliyor olması utanç verici değil de nedir? Bilmeyen de sanır ki Suriye PKK'yı üstümüze biz onların içişlerine karıştıktan sonra salıverdi!

AK PARTİ DÜŞMANLIĞI YAPAYIM DERKEN

Oysa gerçek şu ki, biz Suriye'nin içişlerine karışmayı aklımızın ucundan dahi geçirmediğimiz bir dönemde baba Esad, yani Hafız Esad, PKK'yı bir terör organizasyonu olarak Türkiye'ye karşı kullandı. Kendi kontrolündeki Bekaa vadisini PKK'ya açtı. Orada PKK'lıların askeri eğitim görmelerini sağladı. Abdullah Öcalan'a Şam'da yer verdi. Öcalan'ı orada krallar gibi ağırladı.
PKK'nın hamiliğini ve destekçiliğini yaptı. Bir süre sonra da PKK'yı Türkiye'nin üstüne saldı. Suriye'nin bunu hangi nedenlerle yaptığını o Baasçı-ulusalcı yazarlar çok iyi bilirler. Hatta bugün Suriye'ye müdahaleye şiddetle ve hiddetle karşı çıkan o yazarlar o günlerde Suriye'nin üstüne üstüne yürümemiz gerektiğini salık verirlerdi. İnsan az biraz kendisiyle tutarlı olar değil mi? AK Parti düşmanlığı yapayım derken kendi ülkesinin ayağına Baasçıların ağzıyla kurşun sıkanların yurtseverlik anlayışları sahiden de ibretlik. Deniliyor ki, PKK Şemdinli'yi ele geçirmiş olsaydı ve orada sivil evlere sığınarak savaşım sürdürseydi Türkiye tıpkı Suriye gibi o evleri havadan ve karadan bombalardı! Utanç verici bir anlayışın ifadesidir bu.

BAASÇI ZİHNİYETİN SUİ-KASTLARI

Suriye'deki eli kanlı rejimin eylemlerini meşrulaştırmak için verilen bu örnek aynı zamanda Türkiye ile Suriye'yi aynı kefeye koyan bir anlayışı içkin olduğu için utanç vericidir. Türkiye AK Parti iktidarıyla birlikte terörle mücadele anlayışını demokrasi ve hukuk zeminine oturtarak sürdüren bir ülkedir. Bu iddianın sahipleri tipik bir Baasçı anlayışa sahip oldukları ve dahası kendi zihniyetlerinin egemen olduğu dönemlerde benzer uygulamalar sıkça yapıldığı için olsa gerek AK Parti iktidarı döneminde aynı şeyin yapılabileceğine inanmaktadır. Şayet onların iddia ettiği gibi bir olay gerçekleşmiş olsaydı AK Parti iktidarı asla Şemdinli'nin Halep olmasına izin vermezdi. Çünkü Başbakanın inancına göre bir tek sivilin ölümüyle sonuçlanan bir savaş, bütün bir insanlığın ölümü anlamına gelen kirli bir savaştır. Sivil evlere sığınan terörist unsurları içindekilerle beraber yok etmeyi amaçlayan bir terörle mücadele anlayışı o Baasçı yazarların özlem duydukları "eski Türkiye"de kaldı artık. İnsan az biraz utanır bu lafları ederken. Kendi ülkesini bu kadar kötü gösterirken yurtseverlik anlayışını da sorgular.

ULUSALCI ZEVATIN BDP İLE AYNI SAFTA OLMALARI MANİDARDIR

Gaziantep olaylarının müsebbibi olarak Türkiye'nin hatalı(!) Suriye politikasına göndermede bulunan bu Ergenekoncu-ulusalcı zevatın PKK/BDP ile aynı hatta buluşuyor olmaları da manidardır. Çünkü aynı iddiayı PKK/BDP canibi de yapmaktadır. AK Parti'ye düşmanlık noktasında buluşan Türk ve Kürt orjinli Ergenekoncu-ulusalcı unsurların yorumları da birebir aynı. Belki bazen kelimeleri farklılaşıyor olabilir, ama özde söyledikleri birbirinin tıpkısının aynısı. Ve hepsi de Suriyesever kesildiler başımıza. Rahmetli Erbakan'ın deyimiyle konuşmak gerekirse, sizi gidi Türk ve Kürt Baasçıları sizi! Yok birbirinizden farkınız, sadece adlarınız ayrı sizin!

Haberedikkat
Tags

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)