CHP’nin Koç’u!



Oslo’daki görüşmede Apo’ya ‘federasyon’, ‘özerklik’, ‘konfederasyon’ gibi sözler verdin mi?
Görevlendirdiğin yetkililer İmralı’dan Kandil’e kaç mektup gönderdi?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç önceki gün düzenlediği basın toplantısında Baş#bakan Erdoğan’a bu soruları sordu, ardından da ona şöyle seslendi:
“Sorularıma sinirlenmeden, dolandırmadan yanıt bekliyoruz. Oslo müzakereleri sonrasında koordinatör devlet İngiltere’nin imzaladığı bilinen protokolleri ve mutabakat metinlerini ekleriyle beraber açıklama cesaretin var mı, yok mu?”
Dün Haluk Koç’u aradık ve sormaya başladık.
- Sorularınızdan Oslo görüşmeleriyle ilgili şimdiye kadar kamuoyuna yansımamış bilgilere, belgelere de sahip olduğunuz gibi bir sonuç çıkıyor.
- Öyle olup olmadığını Başbakan’ın tavrı gösterecek. Ben sorularıma yanıt bekliyorum. Örneğin federasyon, özerklikle ilgili sorularım. Ya, evet bu sözleri verdik diyecek, tabii o zaman bunun hesabını önce kamuoyuna ve ardından yargıya verecek... Ya da, yok böyle birşey, yalan söylüyorsun diyecek.
- İkincisini derse?
- Yüreği yetiyorsa çıksın desin. O zaman biz de gereğini yapar, kimin yalan söylediğini kanıtlarız.
- Sessiz kalırsa?
- Yine elimizden kurtulamaz. O zaman da konuyu önce Meclis’e ardından yargıya taşırız.
- Bir de İmralı’dan Kandil’e giden mektuplar meselesi var. Elinizde o mektupların kopyaları mı var?
- Mektuplar sadece Türkiye ile ilgili değil, Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme niyetleri de var. Örneğin mektuplardan birinde Apo, “Misak -ı Milli’den kalan sorunları da halledelim” diyor.
Verdiğim bu bilgi sanırım sorunuza da yanıttır aynı zamanda.



Libya sonbaharı
ABD’nin Libya Büyükelçisi ve üç diplomatı feci şekilde öldürüldü... İnançlara saygısız bir filmi kınamak olağan sayılabilir ama bu yüzden bir cinayetin savunulur yanı yoktur.
Filmin parçaları YouTube sitesinde görülebiliyor. Gayrı ciddi bir film. Film demeye de bin şahit lazım. Olaylara yol açmasa izleyici de bulamazdı.
ABD Arap baharı adı altında Ortadoğu’da Pandora’nın kutusunu açtı. Kutudan cehaletin ve şiddetin bin türlüsü çıkacaktır.
Diktatörler yönetiminde belli bir dengede duran bu ülkeler o denge bozulunca doğal olarak sarsıntıya giriyor.
Diktatörleri ortadan kaldırmak otomatik olarak demokrasiyi getirmiyor. Tam tersine bu ülkelerin dış güçlerin etkisine açılması iç güçler arasındaki çatışmayı körüklüyor. Gerici güçler ön plana çıkıyor.
ABD müdahalesi Irak’a hayır getirmediği gibi.. Libya ve diğer ülkelerde de çok muhtemelen bölünme ve iç savaşı getirecektir. Suriye’de Beşar Esat devrilirse bir Alevi katliamı yaşanacağı, oradaki türbülansın Türkiye’yi derinliğine etkileyeceği şimdiden belli... Bir de Kürt oluşumu var Türkiye’yi etkileyecek olan...
CIA Başkanı ardından ABD Genelkurmay Başkanı Ankara’da... Bu kişiler Türkiye’ye bir şey vermek için gelmezler. Almak için gelirler.
ABD adına görev vermek için gelirler...
Bundan sonra sahneye hangi oyunlar konacak bilmiyoruz...
Kendisine değil, ABD’ye güvenerek bu maceraya giren Ankara’nın bu serüvenden Türkiye’nin lehine bir sonuç çıkarması beklenebilir mi?



Futbol
Bizim futbol ilerlemez... Olduğu yerde sayar...
Sebebi mi? Fenerbahçe ve Milli Takım’daki dalgalanmalara bakın anlarsınız...
Kulüp Aykut Kocaman’ı Teknik Direktör olarak takımın başına getiriyor. Aykut bir maçta Alex’i oynatmıyor. Vaaaay sen misin oynatmayan...
O zaman bırakın takımı Alex yapsın... Ya da bırakın kimi oynatacağına Aykut Kocaman karar versin...
Milli Takım’da aynı mavra... Abdullah Avcı, Selçuk’u oynatmamış... Yer yerinden oynuyor... Karar yanlış olabilir.. Ancak madem yetkiyi ona verdin bırak takımı o yapsın...
Tabii ki teknik direktörler eleştirilebilir. Kararlar tartışılabilir.
Ancak bizde eleştiriler linç etmeye hatta imha etmeye varıyor.
Bu iklimde teknik direktörler takımlarda disiplini sağlayamaz.
Oysa hem Kocaman hem Avcı.. Türk futbolu için büyük şans ikisi de...
Yeter ki sağlıklı düşünmelerine yardımcı olalım...



AKP yeni anayasada “devletin düzeninin dini esaslara dayandırılamayacağı” hükmünü istemiyormuş.
“Laikliğe karşı eylemlerin odağı” bir partiden beklenen de odur zaten...
* * *
ABD, Libya’ya iki savaş gemisi göndermiş.
Daha geçenlerde “demokrasi ve özgürlük” göndermişti, şimdi savaş gemisi gönderiyor...
Haldun Ertem



Şükür
Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sitesine eklenmiş olan yeni dönem tanıtım filmlerinde gençler ek derslere özendirilirken: “İsterseniz bir Hakan Şükür, bir Hidayet Türkoğlu, bir Naim Süleymanoğlu olabilirsiniz” diyor...
Habertürk’te Rahşan Gülşan diyor ki:
“Belli ki film çekilirken ülkemizin gururu kadın atletlerimizin olimpiyat başarılarından haberi yoktu MEB’in. Ya da basketbolun Işıl Alben’i, voleybolun Neslihan Demirel’i filan da onlara Türk sporcu gibi gelmedi. Belki de kimbilir kız öğrencilerin spor yapmasına karşı bir anlayışı savunuyordur MEB bilemeyiz...”



Türkiye’nin basın özgürlüğü AB’nin büyütecindeymiş.
Aman ne güzel.
Bir şey görebilirlerse
bize de haber
versinler!
Fahrettin Fidan

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)