'Güneydoğu'ya Avrupa Birliği valileri atıyoruz!' dediler. Çünkü orada 'Kürt sorunu var!' buyurdular. 'Kürt açılımı yapıyoruz!' diye nutuklar attılar. Bu arada da Türkiye Cumhuriyeti'ni kötülediler. Habur'a seyyar mahkeme yollayıp 'Bizi Öcalan gönderdi!' diyenleri davul zurna ile içeri aldılar.
Oslo şehrinde İngilizlerin gözetiminde PKK'lılarla pazarlık yaptılar. Onları ürkütmemek için, şehirlere bomba yığan teröristlere bile dokunmadılar. PKK'nın istemediği yöneticileri Güneydoğu'ya yollamadılar.
Irak'ın kuzeyinde Kürdistan'ın kurulmasına yardımcı oldular. PKK'nın Kürdistan hayalinin ilk ayağını orada teşkil ettirdiler.
Yetmedi; Suriye Lideri Beşşar Esad ile kavga çıkartıp Kuzey Suriye'yi de PKK'nın denetimine sokturdular.
Şimdi bizzat bizim devlet eliyle bu kadar güçlendirilen PKK bu devletin askerini-polisini katlediyor. Kimse de bunun hesabını soramıyor.
ERGENEKON TERÖRİST YA
Yakalamışlar PKK'yı karşı olanları... Yakalamışlar ABD'ye kafa tutanları... Onları terörist diye yargılıyorlar.
Üstlerinden tırnak çakısı bile çıkmayan... Kimsenin burnunu kanatmayan... Hiçbir terör olayının içinde yer almayan insanları; sen teröristsin diye yıllardır sürüm sürüm süründürüyorlar.
Bu çok çok özel mahkeme Doğu Perinçek'i daha şimdiden mahkeme düzenine aykırılıktan bilmem ne kadar hapis cezasına çarptırmış. Son karar şu: Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve Erkan Önsel'i tam 16 duruşmaya gelmekten men edildi. Yani gıyabında yargılayacak; mahkum edecek.
Allah aşkına ne yaptı bu insanlar da azılı katiller gibi özel hücrelere tıktınız?
1 ŞİKE 1 ODA TV KARARI
Şimdi, iktidarı ve Amerika'yı eleştirenlerin terörist diye içeri tıkılıp belinin kırıldığı şu süreci görmezden gelenler var ya... Yetmez ama evet, diyerek adaletin AKP'ye teslim edilmesine destek verenler var ya... Onlara bir örnek verelim.
Kamuoyunda Şike Davası diye bilinen yargılama sonucunda bu mahkeme şüphelilerden Göksel Gümüşdağ'ı beraat ettirdi. Beraat ettirirken de dedi ki (Bakınız: Gerekçeli Şike Davası Kararı, 616. sayfa): 'yüklenen suçlardan cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı kanıtlara ulaşılamadığı' için beraatine...
Doğru bir karar... Eğer suçlamanın belgeleri her türlü şüpheden uzak değil ise, bu şüphe sanık lehine kullanılır.
Peki gelin aynı yargıcın (Mehmet Ekinci) Oda TV davasındaki tavrına bakın. Orada; sanıkların suçlanmasında kullanılan bilgisayar yazıları için süpheliler diyor ki: Bunlar bizim bilgisayarımıza virüsle bulaştırıldı.
Mahkeme; bu konuda devlet kuruluşundan teknik rapor istiyor. Kuruluş (TÜBİTAK) raporunda bu kişilerin bilgisayarında virüs olduğunu kabul ediyor. Ama mahkeme bu kuvvetli şüpheyi yok farz ederek; Oda TV'de beraat kararı vermiyor. Eğer Soner Yalçın'a ve bu davanın diğer şüphelilerirne Göksel Gümüşdağ'a yapılan doğru uygulama yapılsa idi onların beraat ettirilmesi gerekirdi.
Şimdi ben; Göksel Gümüşdağ'ın arkasında çok güçlü bir siyasetçi bulunduğu için o beraat ettirildi der isem, yanlış mı olur doğru mu?
YA AYTAÇ DURAK?
Bir de Adana Belediye Başkanı Aytaç Durak'ın başına gelenler var. Onu geçici diyerek görevden aldılar. 33'ü mülkiye başmüfettişi olmak üzere 81 müfettiş 2,5 yıldır Aytaç Durak'ın işlerini inceliyor. Bula bula ne bulmuşlar:
*İki şahsa ait 3 adet korsan bilboarddan para alınmayarak kamu zararına sebep olmak. *Bir şahsın kaldırımda yürürken görüntüsünün çekilmesinden doğan 'özel hayatın gizliliğini ihlal etmek'. *'Ruhsatsız birkaç mermi bulundurmak...'
Başkan Durak; bu kıytırık suçlamaların bile hukuki cevabını vermiş bulunuyor. Lakin kendisini çete üyesi gösterip özel yetkili mahkemeye vermişler.
Gerçek çeteler Türkiye'yi kan ve ateşe boğuyor; adalet çete diye kimlerle uğraşıyor görüyorsunuz.
Rıza Zelyut