Mehmetlere yine pusu kurulmuş, kimin umrunda!



Onun derdi devletin tepesine oturmak!
Onun derdi kendi ümmetini yaratmak!
Onun derdi kendi medyasına, kendi MİT’ine, kendi TSK’sına erişmek!
Onun derdi İmam Hatip’lileri, Türkiye yönetiminde topyekün egemen kılmak!
Onun derdi devletin değerleri ile hesaplaşmak!
Onun derdi rövanş alıp siyasal İslamı ilelebet payidar kılmak!
Onun derdi bütün bunlar için küresel patrona iman derecesinde biad etmek!
Soruyorum, böyle birine “Mehmetlere, Tunceli’de yine pusu kuruldu” deseniz bir anlamı olur mu?
Sahi, bir gram olsun yaş düşer mi onun göz pınarlarından!
Öyle ya  toprağa düşen bu ülkenin bıyığı bile terlememiş gencecik fidanları!
“Vatan borcu, namus borcu” deyip asker ocağına koşanlar!
Söyleyin, kahrolmaz mı insan böyle bir tablodan!
Sahi, Hamas için ağıtlar yakıp Hikmetyar’ın önünde iki büklüm olanlar, bu vatanın çocuklarına neden bu kadar kayıtsız?
Yoksa Dar-ül Harp döneminin yani Kafir Devletin askerleri diye mi?
Eğer öyle ise düşünmez mi kendisi hangi konumda?
“Yok efendim, üzülüyordur” diyorsanız nedir bu yaptıkları?
Şehitlerimizin şehadetini gizlemek adına yaptırdığı o sansürleri göz önüne getirin!
“Siyaseten zarar görmeyeyim” diye cenaze namazlarına bile müdahalelelerini hatırlayın!
Bu ülkenin şehitleri, onun siyasi hesap ve ikbalinden daha mı değersiz?
Dahası, söyleyin neredeyse her gün bölükler halinde toprağa düşen bu gencecik çocukların  tertemiz şehadetleri, Türkiye’nin uçuruma sürüklenişini bütün çıplaklığıyla haykırmıyor mu? 
Bak! O Mehmetlerin çürük raporu alacak ya da dövizle askerlik imkanlarını yaratacak nüfuzlu aileleri yoktu. Ama onlar mağdur ve mahsun olsa da bu ülke için ölmeyi görev ve şeref  addettiler.
Alınlarındaki kan ise namus lekesi değil, kahramanlık nişanesidir!
Görüyorsunuz, Türkiye’de Türk olmak artık zillete dönüştürüldü.
Ve siz, bütün bu olanları sürü psikozu ile seyreden kalabalıklar; bugün tepki vermeyecekseniz, biliniz ki siz de devşirilmiş mankurt sürüsüsünüz!
Tayyip’ten talimat: Önkibar’ı tutuklayın!

Telefonda Aydınlık Gazetesi avukatlarından Sevgili Mehmet Aytekin var:
- Sabahattin Bey, Tayyip Erdoğan size sadece üç ayrı tazminat davası açmadı aynı zamanda üç yazınıza da ceza davası açtı.
Şaşırdım, zira Tayyip Erdoğan bana Yeniçağ’da da çok sayıda dava açmış lakin bunların tamamı tazminat davasıydı, oysa şimdi ilk kez ceza davası açıyor ki, düşünün bugünkü iklimde Başbakan’ın açtığı ceza davalarını reddedecek yargıç pek az!
Peki bu olanlar beni ürküttü mü?
Öyle olsa yukarıda sunduğum yazıyı yazabilir miydim?
Basit ifadeyle söyliyeyim, demirden korksam trene binmem. Tersine açılan bu davalar beni daha fazla bilemiştir.
Bunu okurlarımla paylaşmamın nedeni ise Tayyip’e muhalefet etmenin ne denli zorlaştığını göstermek içindir.
Evet, Öcalan’ı salıvermek için İmralı’ya MİT Müsteşarını gönderen, PKK’lılara af üstüne af çıkaran, ajan gazetecileri bildiği halde deşifre etmeyen Tayyip Erdoğan, sadece eleştiri yaptığımız yazımızı bahane edip bizi hapisle tehdit ediyor.
Varsın  etsin... Durmak yok, AKP  faşizmi ile mücadeleye devam!
Başbakan Medya’daki ajanları niye açıklamıyor?
Hatırlayın! Başbakan geçen gün Medya’daki ajanları bildiğini ve bunları ileride yazacağı kitapta açıklayabileceğini ima eden şeyler söyledi.
İyi de açıklama neden şimdi değil de ilerideki meçhul zamanda?
Çünkü Medya’daki o uluslararası ajanların tamamı bugün Tayyip Erdoğan’a hizmet ediyor da ondan!
Tersi olsaydı yani kendine muhalif birileri ajanlık ya da ona yorumlanacak zerre bir faaliyet içinde olsa, bildiğimiz Erdoğan kıyametleri kopartarak bunu büyük bir şovla ilan eder ve  siyasi prim peşinde olurdu.
Bir başka şey, dış talimatlarla yayın yapmak yani ajanlık suç değil mi, öyle ise Başbakan buna nasıl kayıtsız kalıyor ve hadiseyi anılara havale ediyor?
Görüyorsunuz, “yabancı ajan bile olsa benden ise sorun yok” anlayışı egemendir. Tayyip Erdoğan aslında ettiği o laflarla bu durumu deklare etmiştir.
Yalan yine yalan, yine yalan!
Bir ara her hafta Başbakan’a suikast haberleri manşetlerdeydi.
Evet, gündem değiştirme ve biraz da psikolojik ortam hazırlama adına yıllar yılı bu masal hep gündemde tutuldu.
Oysa şu gün itibarı ile Başbakan’a  güya yapılan onlarca suikast bağlamında bir kişi bile tutuklu ya da hükümlü değil.
Aynı şey mesela petrol ve doğalgaz bulundu iddiaları için de geçerli.
AKP, ülkede her şey çök kötü giderken bir balon uçuruyor ve müjdeler vererek petrol ile doğalgaz bulunduğunu ilan ediyor.
İşin ilginci bizzat Enerji Bakanları da bu dezenformasyona alet oluyor.
Bugüne kadar çıkan haberler doğru olsaydı Karadeniz doğalgaz cenneti olur ve biz Rusya’ya doğalgaz satar durumda olurduk.
Daha bir hafta önce Bakan Taner’in bile gülücüklerle  müjdelediği ve medyanın manşetlerle selamladığı Istranca’da doğalgaz bulunduğu hikayesinin kof çıktığı dün resmen açıklandı.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)