Öcalan’a muhtaç hale gelmek!


Abramowitz’in birkaç gün önce söylediklerinden mini bir hatırlatma : -Kürt sorunu Tayyip Erdoğan’ın sonunu getirecek önemde bir mesele ve Erdoğan bu konuda çözümsüz.

Başbakan önceki akşam Kanal 7′de , Abramowitz’i adeta doğruladı.
Önce ”PKK mes’elesinin üstesinden gelmek kolay değil ” dedi, akabinde 90′lı yıllardaki olay ve şehit sayısını bugünle kıyaslayarak, ”o günlerden iyiyiz”
demek istedi ve finalde İmralı yani Öcalan’la görüşebileceğini duyurdu.
Düşünün, neredeyse iki günde bir bölükler halinde şehit cenazelerinin kaldırıldığı bir iklimde Başbakan bunu söylüyorsa bunun adı çok ama çok bir durumda olduğudur.
Çok değil iki hafta önce ”Kürt mes’elesi diye bir şeyi artık kabul etmiyoruz” deyip ”PKK silah bırakmadan asla görüşme söz konusu olnaz” diyeceksiniz ,
öbür yanda CHP’nin terör konulu Meclis toplantı çağrısına ”PKK’yı cesaretlendirmeyelim ”diye katılmayacaksınız ama hemen ertesinde adeta ” başka çıkar yol yok”
derecesine Öcalan ile yeniden müzakereye oturacağınızı ilan edeceksiniz!
Söyleyin bunun adı ”Öcalan’a muhtaç ya da mahkum olmak” değil midir?
Öyle ya PKK’yı, ”İmralı ile müzakere edebiliriz” beyanı kadar ne sevindirebilir?
Peki , Tayyip Erdoğan böyle birşeyi niye mi yapıyor?
Bizim bilmediğimiz şeyleri biliyor yani Abramowitz’in ifadesi ile PKK’nın kendi siyasi sonunu getirecek bir azgınlık ve de dış destekle olduğunu görüyor.
İyi de bu tabloyu Öcalan ile ardındaki küresel irade okumuyor mu ona göre talep listeleri hazırlamayacak mı?
İmralı’ya yeni bir davetiye , ” bazı önkoşulları müzakere etmeksizin kabul anlamını taşır ki bunlardan ikisi Öcalan’ın serbest bırakılması özerlikliktir.
Şimdi imralı’nın yerinde olsaydınız, kapınıza dayanan ve adeta ”İmdat” denilen birilerine ”önce benim özgürlüğümüm” ve ”özerklik” demez misiniz !
Lafı uzatmıcam PKK olayında maalesef akıl almaz bir süreçteyiz ve bu tablonun yaratıcısı olan AKP kadroları, biraz da önümüzdeki üç büyük seçimi düşünerek büyük kumar oynar durumdadır.
AKP , ” seçimi kaybetmeyeyim ” diye ülkeye kaydettirecek, ona yanarım!
Suriye hüsranının bedeli yok mu?
Tablo net , Suriye’de Türkiye, pardon AKP iktidarı adına büyük bir hüsran var.
” Yarın gidiyor ”, ” öbür gün gidiyor” denilen Beşar Esad, tam bir buçuk yıldır ayakta ve gitmek bir yana her geçen gün ülke birliğini pekiştiriyor.
Bu durum artık AKP tarafından kabullenilmiş olsa gerektir ki artık Suriye hiçbir AKP’linin ağzında değil

Keza Hatay gibi sınır illerinden yaptıkları terörist ihracında da eski heyecanlarının kalmadığı görülüyor.
Peki bugün itibarı ile sonuç ya da kaybedilenlerin bilançosu mu? En başta onurunu yani itibarı ile caydırıcılığını kaybetti Türkiye!
Peki sıra? Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye’de de yeni bir Kürt kurtarılmış bölgesi inşa edildi!
Yetmedi, yanlış , Suriye politikası ile içerde PKK azgınlaştırıldı.

İlaveten on küsür milyar dolarlık ekonomik kayıp!
Şimdi soralım , o Suriye politikası ve kayıplar neden ?
Bilerinin bunun hesabını vermesi ve de bedelini ödemesi gerekmiyor mu ?
CIA’cı Abramowitz haklı , TBMM ‘de bu soruları soracak muhalefet mi var!
Gül- Erdoğan arasındaki anket savaşının perde arkası
Metropoll’dan bir araştırma :

Buna göre ” Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olsun ‘‘diyenlerin oranı yüzde 51 iken , ” Tayyip Erdoğan olsun ” diyenler yüzde 23‘te kalıyor.
Araştırma , Taraf Gazetesi’nde yayınlandı ki bu gazetenin Gül’cü ve Cemaatçi olduğu malum.
Başbakan’ın önceki akşam ”düzmece” dediği bu araştırma sonucunu niye önemsemediğimize gelince :

Birincisi bu anketin haftasonu yapılacak olan AKP Büyük Kongresi öncesinde yayınlanması manidardır ve birilerine özellikle de Tayyip Erdoğan’a mesaj niteliğindedir.

Evet bu anket ve yayınlanan sonuç ile Erdoğan pazarlığa çağrılıyor ve ” sen Çankaya’ya çık , Başbakanlığı Abdullah Gül’e bırak , partiyi ona göre dizayn et” deniliyor.
Peki, ”Erdoğan bunu dikkate alır mı?” diye sorarsanız cevabım ”hayır” olacak!
Sonrasını ise konjonkür belirleyecek !
İşte siparişle atılan manşetin belgesi
Dünkü Hürriyet Gazetesi’nin birinci sayfasının üçte ikisinde ”Şemdinli’de 11 gün süre Şafak Operasyonunun öyküsü ” üst başlığı ve ” O Tepelerde Neler Oldu ”
ana başlığıyla verilen bir haber vardı ve Şemdinli’de 2 bin asker ve özel harekatçı ile bizzat Genelkurmay Başkanının yönettiği F-16 destekli malum operasyon
destansı bir sunumla anlatılıyordu.
Haberi okuyunca şaşırdım .
Niye mi?
Yahu bu Hürriyet Gazetesi kendi Genel Yayın Müdürünü yalanlıyor da ondan!

Hatırlayan Enis Berberoğlu , Şemdinli tepesine çıkıp bütün Türkiye’ye , ‘‘İşte halkım , bölgedeki huzur fotoğrafı ” deyip malum kahve içme resimlerini çektirip ertesi
gün sürmanşetten yayınlamadı mı?
Çekti ve yayınlandı ise dünkü haber onun tekzibi yani alenen yalanlanması degil mi?

Dahası , Enis’in atığı huzur manşetinin aslında sipariş üzerine dezenformasyon adına yapıldığı iddialarını gündeme getirmez mi?

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)