Bir elinde ahize; konuşup durur, seçilmiş geveze!


Tarih 28 Şubat 2010: Ankara’da geçirdiği bir trafik kazası sonucu felç ve kör olan 61 yaşındaki Dursun Erselligil, ASKİ’ye ödeyemediği 45 liralık su faturası yüzünden hapse atıldı.

Tarih 2 Ağustos 2012: Balıkesir’de eşinden ayrıldıktan bir süre sonra kalp krizi geçirerek vefat eden 42 yaşındaki Serdar Ali Makas’ın bir bankaya olan 2 bin 700 liralık kredi kartı borcu yüzünden 14 yaşındaki oğlu 3 ay hapis cezasına çarptırıldı...

Maliye Bakanı, çoğu 1 lira ile 100 lira arasında değişen miktarlarda vergi borcu olan yüz binlerce kişiye mektup gönderdi ve bu kişilerin borçlarını ödememeleri hâlinde haciz uygulamasına gideceklerini bildirdi.

Bu örneklerden daha on binlercesini verebilirim... Bu ülkede “millet”, üç beş kuruş için ölüyor, öldürüyor, hapse giriyor; evine, eşyasına haciz geliyor...

***


Peki; “millet”ten böyle “zorla ve insafsızca” tahsil edilen paralar nereye gidiyor?

“Vekiller”e...

Meclis Başkanvekili, bir soru önergesi üzerine açıklamak zorunda kalmış:

AKP Sivas Milletvekili Nursuna Memecan bir yılda tam 26 bin 698 liralık telefon görüşmesi yapmış, makam aracı ile 10 bin 941 liralık benzin kullanmış...

AKP Siirt milletvekili Afif Demirkıran makamından 7 bin 344 liralık, cep telefonundan da 6 bin 668 liralık görüşme yapmış, 2 bin 738 liralık da telgraf çekmiş...

AKP Milletvekili Zeynep Armağan Uslu ayda 11 depo benzin kullanmış ve aracının bir yıllık yakıtı, 30 bin 887 lira olmuş... Uslu 11 bin 303 liralık da telefon görüşmesi yapmış...

***


Size “millet”ten ve “milletvekilleri”nden birkaç örnek verdim...

İşte; “ileri demokrasi” denilen şey bu:

“Seçilmişler sultası!”

Seçenlerden bağırta, bağırta...

Kanırta, kanırta...

Ağlata, ağlata al...

Seçilenlere sorgusuz, sualsiz dağıt...

***


Durmak yok sayın vekiller; yola devam!

Çeneniz kilitlenene kadar konuşun, oturma organınız bitlenene kadar makam araçlarınızla dolaşın...

Hem biz sıradan kulların nesine gerek para pul...

Yeter ki siz seçilmişler, “seçkin, seçkin” yaşayın!

*****


TALİMAT!

Polis, Birinci Meclis’in önünde Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayıp, Anıtkabir’e yürümek isteyen vatandaşları tazyikli suyla ıslattı, biber gazıyla dağıtmaya çalıştı. Baktı olmuyor ve kalabalık gittikçe büyüyor; Anıtkabir’e giden yollara koyduğu barikatları kaldırdı.

Başbakan da “Polisin barikatları kaldırması yanlış olmuştur” dedi.

İşte birileri günlerdir o barikatları kimin kaldırdığını tartışıp duruyor:

Yok o talimatı kim vermiş de neden vermiş de...

O barikatı halk yıktı beyler; kimse talimat falan vermedi!

Ha, bu gerçek size yetmiyorsa ille bir sorumlu arıyorsanız; itiraf ediyorum:

Ben verdim o talimatı... İçişleri Bakanı’nı aradım ve “Kaldır canım o barikatları” dedim...

Oldu mu? Rahatladınız mı?

*****


GÜNÜN SORUSU

Sorum, Cumhuriyet Bayramı’nı Cumhuriyet’in ilan edildiği Meclis binasının önünde kutlamak isteyen vatandaşları “bölücü” ilan eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye:

Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün yıldönümü olan 10 Kasım’da Anıtkabir’e gidecek vatandaşlar da size göre “bölücülük” etmiş olacak mı?

*****


‘De ki Akif Beki’, mahallenin Ayşenur Abla’sını çıldırtacak!

Ayşenur Arslan, 40’ıncı meslek yılına merdiven dayamış bir gazeteci...

Ali Kırca’nın, atv’de ve Star TV’de sunduğu başarılı haber bültenlerinin ardında hep onun imzası vardı. Ben de onunla gerek Star TV’de, gerekse bundan dört yıl önce bizim gazetenin Genel Yayın Koordinatörü olduğu günlerde birlikte çalışma şansı buldum.

Konuşmaya, “Şekerim”le başlayan dünyalar tatlısı, sakin ama “tuttuğunu koparan bir gazeteci” büyüğümüzdür o bizim...

Yani Medya Mahallesi’nin ablasıdır...

Her zaman objektif durmaya çalışır.

***


Ayşenur Arslan yıllardır CNN Türk’te Medya Mahallesi isimli bir program yapıyor ve gündemdeki konuları, gazeteci konuklarıyla tartışıyordu.

Bu program kısa bir sürede kanalın en çok izlenen programı hâline geldi. Ayşenur, çoğu zaman gözünü budaktan sakınmadan sert eleştirilerde bulundu.

İşte bu yüzden malum çevrelerin tepkisini çekti ve programı geçen sezon “erken tatil”e çıkarıldı.

CNN Türk yönetimi aslında onu ekranlara yeniden çıkarmayı hiç istemiyordu ama izleyici baskısından bunaldı ve programı devam ettirmeye karar verdi... Tek şartı vardı CNN Türk yöneticilerinin:

“eski Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki (De ki Akif Beki namıyla ünlüdür) seninle birlikte programı sunacak...”

Yönetimin bu “eyyamcı formülünü” çaresiz kabul etti Ayşenur Arslan...

***


Program bir aydır yeni formatıyla ekranlara geliyor... Ama her gün tekrarlanan bir işkenceye dönüştü!

Ayşenur ne zaman gündeme dair bir eleştiride bulunsa “De ki Akif Beki” iktidar sözcülüğüne devam edip kadıncağızı çileden çıkartıyor...

Dün izlerken, kalp krizi geçirecek diye aklım çıktı!

Yani o ekranda, biz ekran başında deliye dönüyoruz...

Bu arada De ki Akif Beki’nin kulağını bir hayli çınlatıyoruz...

Ama eminim ne dediğimiz onun umurunda bile değildir...

“Merkez medya”da ekran yüzü oldu ya; gerisi umurunda mı?

***


Medyanın düştüğü bu hâllerden bir medya mensubu olarak utanç duyuyorum.

Yorum Gönder

0Yorumlar
Yorum Gönder (0)